◊ İlk sorum çok basit: Ejderhalar mı, Chewbacca mı?
- Chewbacca’nın daha iyi huylu olduğunu kabul etmeliyim.
◊ “Star Wars”ta bu sefer Han Solo’nun hikayesini izledik. Sizin canlandırdığınız karakter Qi’ra hiçbir durumda “zavallı ben” demeyen güçlü bir kadın. Siz neler söylemek istersiniz Qi’ra hakkında?
- Qi’ra’ya geçmeden Han ile ilgili söylemek istediğim birkaç şey var. Han yeraltı dünyasının bir parçası... Belirsiz bir kişilik.Eğer ne olduğunu anlamak için derine inersek, yasa dışı bir dolandırıcı ama aynı zamanda da sevimli, çok sempatik bir adam olduğunu görüyoruz.İçinde iyilik var ama karanlık bir dünyanın parçası olduğundan farklı davranmak zorunda. Bu açıklamalardan sonra Qi’ra’ya dönersem...Qi’ra “Vah benim başıma gelenler, zavallı ben” demek yerine savaşarak hayatta kalmayı seçen bir kadın. Çünkü öyle davranmadığı takdirde o dünyada kendisine yer yok.
◊ Emilia’ya ait bazı tavırları Qi’ra’da da gördünüz mü?
- Kendi kişiliğimin aslında var olan ama günlük hayatta kullanmadığım bir parçasını oynadığım karakterlerde yaşamak, keşfetmek güzel... Mesela “Hayır”ı cevap olarak kabul etmemek gibi. Öte yandan Qi’ra Emilia’dan çok daha kavgacı...
◊ “Game of Thrones” ve “Star Wars”ta rol alan bir oyuncusunuz. Bu ikisi için “Var olan en iyi setler” demek yanlış olmaz herhalde...
- Bence de olmaz...
◊ “Book Club”da Hollywood’un en önemli 4 kadın oyuncusu başrolde...
- Biliyor musun, böyle bir ekibe dahil olunca endişeleniyorsun.
◊ Neden?
- Çünkü birden fazla diva bir arada ve itiraf etmeliyim ki biz oyuncular bazen çok zor insanlar olabiliriz. Böyle burnu havada oyuncularla çalışmak zorunda kalmak bela bir durumdur. Ama bizim sette isimler çok büyük olsa da kimse diva değildi.Aksine hepimiz sıradan insanlardık. Çekim aralarında birlikte takılmayı seviyorduk. Çekim yaptığımız evin garajı bizim yeşil odamızdı, aralarda hepimiz orada toplanıp harika vakit geçiriyorduk.
◊ Hollywood’da bir uyanış mı başladı yoksa bana mı öyle geliyor?
- Ne açıdan?
◊ Filmin merkezinde olgun kadınlar ve erkekler var. Bu tür hikayeleri Hollywood’da izlemezdik...
- Yaşça büyük kadınlar dünyada büyüyen bir demografiye sahip. Erkeklerden ortalama 5 yıl daha fazla yaşadığımızı hesaba katarsak, bizim için sektörde pazar var.Kadın hareketleri sayesinde nihayet bizim hikayelerimizin denklemin dışında tutulduğunun farkına varıldı. Sanırım bundan sonra çok daha fazla kadın hikayesi izleyeceğiz.
“Tully”, üç çocuğuyla başa çıkmakta zorlanan Marlo’nun hikayesini konu alıyor. Sizin de iki çocuğunuz var. Onlarla başa çıkamadığınız zamanlar oluyor mu?
- Sürekli oluyor. Hiçbir şeye yetişemediğimi düşündüğüm zamanlar çok... Bunu sana ispat edecek tanığım bile var istersen. (Gülüyor)
İnanıyorum size... Peki çocuklarla sabah rutininiz nedir?
- Bizim sabahlarımız tam bir kaos! Büyük çocuğum okula servisle gitmeye başladı. Çok özgür bir çocuk. Ama bu özgürlüğün anlamı benim için sabah 7’ye 10 kala hazır olması anlamına geliyor.
Kaçta kalkıyorsunuz?
◊ “Disobedience” başta iki kadın arasında yaşanan bir aşk hikayesi gibi görünse de hikayenin derinliği ve oyuncuların performansları son derece etkileyiciydi. Aynı zamanda yapımcısı olduğunuz bu filmdeki gizli aşkınız Esti için Rachel McAdams adını siz mi düşünmüştünüz?
- Yönetmenimiz Sebastian Lelio ile Esti rolü hakkında konuşurken, ikimizin de aklından geçen ilk isim Rachel McAdams oldu. Çok şanslıydık...
◊ Neden şanslı olduğunuzu düşünüyorsunuz?
- Hikayeyi yolladık, okudu ve âşık oldu. Kendisi Kanadalı bir Hıristiyan aslında, Musevi değil. Fakat senaryoyu okuduktan sonra beni aradı ve Esti için kalbinin kanadığını söyledi.
◊ McAdams’ın neden öyle söylediğini ben biliyorum fakat okuyucularımız için konuyu biraz açar mısınız?
- Esti filmde bir haham ile evli. Çok dindar bir çevrede büyümüş. Yetiştirilme tarzı ve mahalle baskısından dolayı kendisi de aşırı dindar. Kocasını insan olarak seviyor, işini seviyor ama kendisi eşcinsel ve bunu herkesten sır gibi saklıyor. Aslında hayatı boyunca gerçek anlamda kendisi olamadan yaşayan bir kadın. Rachel senaryoyu okuyunca aşırı dindar bir toplumda büyüyen bu kadının yaşadığı yalan hayatı fazlasıyla acıklı buldu.
BU BİR AŞK HİKAYESİ GİBİ
◊ Çok güzelsiniz, çekicisiniz, göz kamaştırıcısınız... Fakat hiç sıkılmıyor musunuz insanların sürekli aynı şeyleri söylemesinden?
- Kim sıkılır iltifat duymaktan?
◊ Güzelliğinizin farkına ilk ne zaman vardınız?
- Klişe olacak ama bizi güzel yapan nasıl hissettiğimiz ve sevgi... Sevgi dolu bir ailede, sevgi dolu bir anne baba ile büyüdüğüm için hep kendimi güzel hissettim. Durumu tersine çevirelim, mutsuz bir ailede, sevgisiz büyüseydim aynaya baktığımda gördüğüm, dünyanın en güzel kızı olsa da kendimi güzel hisseder miydim?
Bence hissetmezdim. Çocuklarıma da her zaman verdiğim öğüt, hayatı güzel evler, özel uçaklar, güzel kıyafetlerden ibaret zannetmemeleri gerektiği... Dünyanın en güzel evinde yaşayıp da mutsuz olabilirler. O yüzden çocuklarımın bilgisayar başında ya da tablette oynayarak büyümesini istemiyorum. Gerçek dünyayla, gerçek insanlarla hayatı paylaşarak büyüsünler istiyorum.
◊ Bu kadar güzel olmanın artıları ya da eksileri neler?
- Güzelliğimin yönetmenler tarafından kötülükleri ifade etmek için kullanıldığı roller oldu. Mesela “Malena” ya da “Irreversible”daki rollerim gibi...
Benim de vücudumu sadece nesne olarak kullandığım filmler oldu. O projelerde sanki bir insan vücudu değil de filmde olması gereken bir cisim ya da görevini yapması gereken bir enstrüman gibi yer aldım.
◊ Siz hiç yaşlanmayacak mısınız?
- Kendimden 18 yaş küçük şahane bir karım var, şikayet etmemesi için ona ayak uydurmak zorundayım (gülüyor). Bunu başarıyorum da bence çünkü evliliğimiz harika gidiyor. Mutluyuz... Ayrıca çocuklarıma da ayak uydurmak zorundayım. Küçük kızım Grace daha 17 yaşında.
◊ Ablası Dakota’ya benziyor mu?
- Huylarının alakası bile yok ama görüntü olarak çok benziyorlar. Grace de çok güzel ve çekici bir genç kız. Onların yanında iyi görünmem gerek. Her yaşta en iyisi olmamın sırrı da bende saklı kalsın. Gizli bir programım var, onu uyguluyorum.
◊ Son filminiz “Book Club” ağustosta gösterime girecek. Filmle ilgili neler söylemek istersiniz?
- Harika bir cast ile çalıştım; Diane Keaton, Jane Fonda, Candice Bergen, Andy Garcia... Çok sıcak bir komedi filmi oldu. “50 Shades” serisini okuyan olgun kadınların tamamen değişen hayatlarını görecek ve bol bol güleceksiniz.
ŞOV DÜNYASINI İMZA DAĞITMAKTAN İBARET SANANLAR ÇOK YANILIYOR
◊ İngiliz oyuncu ve yazar Julie Walters, tüm aktörlerin sinsi ve kötü insanlar olduğunu söylüyor, siz ne dersiniz?
- Evet, ne kadar da doğru söylemiş. Berbat insanlarız (gülüyor). Aktörler hakkında söyleyebileceğim tek bir pozitif şey bile yok. Bizde engellenemeyen oldukça yalın kendine karşı hayranlık duygusu var çünkü...
◊ Önümüzdeki aylarda mini diziniz “A Very English Scandal” yayınlanmaya başlayacak. Yeni jenerasyona İngiltere’nin en büyük politik skandallarından birini anlatacaksınız. O yapımla ilgili neler söylemek istersiniz?
- Çok şık ve zarif bir iş oldu. John Preston’ın aynı adlı kitabından televizyona uyarlandı. Kitap, skandalı hem doğru anlatıyor hem de olayın içindeki kara komediyi o kadar güzel gösteriyor ki... Zaten o yüzden uzun süre en çok satanlar listesinde kaldı.
◊ Skandal, bir Avam Kamarası üyesine karşı yapılan en ciddi suçlamayla ilgili. Detayları paylaşmak ister misiniz?
- Jeremy Thorpe hikayesini bilenler vardır eminim... Thorpe 60 ve 70’li yılların İngiltere’de öne çıkan liderlerinden biriydi. Ülkenin üç büyük partisinden biri olan Liberal Parti’nin başkanıydı. Çok iyi eğitim almış, iyi giyinen, karizmatik, hazır cevap, espri kabiliyeti yüksek, gizli homoseksüel bir politikacıydı. O yıllarda gay olmak suç olduğundan bunu gizli tutmak zorundaydı. Dizi, genç ve yakışıklı bir adamla yaşadığı gizli gönül ilişkisinden sonra Thorpe’un hayatındaki değişimleri anlatıyor.
ACEMİ KATİL GİZLİ SEVGİLİ YERİNE KÖPEĞİNİ VURDU
JAMES MARSDEN: BİRİ UÇAKTA GELİP “GERÇEK MİSİN?” DİYE SORDU
◊ “Westworld”ün ilk sezonu biteli bir yıldan fazla oldu. Bu arada fanlarının ikinci sezonla ilgili teorileri aldı başını gitti. Neler bekliyor bizi ikinci sezonda?
- Bu sezon çok daha görkemli bir “Westworld” geliyor. İlk sezonda dizinin temasını, mitolojisini ve karakterlerini oturttuk. İkinci sezonda daha büyük bir cast ile yola çıktık. Hayranlarımızın beklentilerini boşa çıkarmayacak bir sezon geliyor diyebilirim. İnanılmaz detaylarla dolu kocaman bir sette yarattığımız fantezi dünyası, ikinci sezonda daha da derinlere inecek. Ancak bu kadarını söyleyebilirim.
◊ Çekimlerden önce senaryo hakkında ne kadar bilgiye sahip oluyorsunuz?
- Karakterin gelişimi, gideceği yön ve yaşayacakları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. Beni asıl heyecanlandıran da bu bilinmezlik. Yazarlar sadece sahnelerimizde bilmemiz gerekenleri söylüyorlar. Evan (Rachel Wood) karakterini oynamıyor, yaşıyor sanki... İlk sezonda senaryo ile ilgili en iyi tahminleri Evan yaptı, olacakları tahmin edebildi. Çünkü kafasını sürekli senaryoya yoruyor. Bense tam tersi bilinmezliği seviyorum. Senaryo mail’ime gelince okuyup şaşırmak hoşuma gidiyor.
TEDDY’NİN ÖLÜP ÖLÜP DİRİLMESİ ONA OLAN SEMPATİYİ ARTIRIYOR
◊