◊ Neredesiniz şu anda?
Luke Evans: Londra’dayım... 3 ay Florida’da kaldım. Uçuşlar açılınca Londra’ya geçtim.
◊ Nasıl geçti karantina Florida’da?
- Çalışmamanın ve sorumluluk olmadan yaşamanın tadını çıkarmaya çalıştım. Okumak ve düşünmek için zamanım oldu. Normal şartlarda setlerde meşgul olacak insanlarla evden zihinsel konuşmalar gerçekleştirdik.Her zaman birlikte çalışmak istediğim şarkı sözü yazarlarıyla birlikte söz yazdık, müzik yaptık. Zevkliydi aslında. Zorunlu aradan keyif aldım.Bu durumun olumlu yönlerini benimsemeye çalıştım. Dünyanın yaşadığı olumsuzlukları ve trajediyi unutmadım tabii.Asla unutamayacağım bir zaman dilimiydi.
◊ İçinde bulunduğumuz koşullarda Florida’dan Londra’ya uçmak nasıldı?
- Markette ve sahilde gördüğüm birkaç insan dışında neredeyse kimseyi görmemiştim. 3 ay eve kapandıktan sonra yeniden dünyaya karışıp farklı bir ortama girmek konusunda çok endişeliydim. Ama eve gitmek zorundaydım. 5 aydır evime gidememiştim.Söylenenleri yaptım, maskemi taktım. Naomi Campbell gibi donanımlı bir şekilde koruyucu kıyafetler giymedim. Onun tüm uçuşu o şekilde gerçekleştirmesinden etkilendim, o ayrı konu. İçinde pişmiş olmalı ama her neyse. Maskemi taktım, uçuş boyunca çıkarmadım.Miami Havaalanı’ndan ayrıldığımda sadece iki uluslararası uçuş vardı. Ertesi sabah Londra’ya indiğimde dört uçuş vardı. Çok garipti. Yüzlerce uçuşun olduğu havaalanları boştu. Alanlarda binlerce insanı, alt alta onlarca uçuşun yazdığı büyük panoları görmeye alışkınız. Hiçbir şey yoktu. Londra Heathrow Havaalanı’na indikten sonra arabamla en hızlı çıkışı yaptım. Çok tuhaf ve ürkütücüydü.
KARANTİNA SÜRECİNDE 4 PROJEYE İMZA ATTIM
◊ “İnsanlarla zihinsel konuşmalar yaptım” dediniz. Peki, fiziksel olarak işe dönmeye hazır mısınız?
Yıllardır kurduğum bir hayaldir. Venedik, Cannes, Taormina Festivalleri gibi sanat tatille birleşsin.
Los Angeles, Londra, Berlin, Paris’ten oyuncular, yönetmenler, stüdyo patronları, modeller Bodrum’a gelsin.
En şaşaalı kırmızı halı törenlerini yapalım.
Dünyanın en güzel yemeklerini yesinler. Muhteşem otellerimizde kalsınlar.
Masmavi denizde tekneyle açılsınlar.
Tüm dünya, festivali takip etsin.
Frankie kültürü
Kaya Demirer’in liderliğindeki ekip Frankie İstanbul’dan sonra Frankie Beach Club ve Malva Restaurant ile Bodrum Susona’da yerini almış. Frankie, Türk markası...
Dünyaca ünlü yabancı markalarda her detay üzerine kafa patlatılır ve sırandıktan uzak bir konsept yaratılır ya Kaya bey de Frankie Beach Club’da Ege’nin atmosferine uygun yerli dokunuşları global bakış açısıyla birleştirmiş. Türk markası olarak Bodrum’a yeni bir kültür getirmiş.
Frankie’nin doğal ve yerel ürünler kullanarak oluşturduğu menüsü, uzun öğle yemekleri yani ‘power lunch’ konseptine göre hazırlanmış.
Büyük balıklar, büyük etler, deniz mahsulleri, paylaşımlık tabaklar, sağlıklı sebzeler...
Amerika’da genellikle uzun iş toplantıları için tercih edilir “power lunch”... Cennet Bodrum’da yeni bir mekanda iş için değil de keyif için farklı lezzetleri paylaşmak, uzun uzun sohbet etmek büyük masalar, dostlar ve harika bir manzara...
Frankie Beach Club, pandemide rahatlamak için geri dönmek isteyeceğiniz mekanlar arasına girebilir...
◊ Merhabalar...
- Kauai’nin kuzey kıyısından merhaba. Eşim Keely ve oğullarım Dylan ve Paris’le Hawaii’deyiz.
◊ Hawaii ile başlayalım o zaman. Pandemi sürecini geçirecek daha güzel bir lokasyon düşünemiyorum.
- Dünyadaki cennet. Burası ve burada olmak çok güzel.
◊ Ne zaman gittiniz Hawaii’ye?
- Martta geldik. Londra’da Camilla Cabello ile “Cinderella”nın çekimlerindeydim. 13 Mart’ta prodüksiyon durdu, Kauai’ye geldik. O zamandan beri de buradayız. Kauai’de az vaka var ama yine de endişeliyim.
◊
◊ Merhaba, Los Angeles’ta mısınız?
- Mexico City’deyim. Meksika’daki evimize geldik. 3 aydır Los Angeles’ta karantinadaydık.
◊ Nasıl geçti son 3 ayınız?
- Oğlum Santi henüz okula gitmediği için şanslıydım. Çocukları evden eğitim almak zorunda kalan tüm arkadaşlarım neredeyse deliriyordu! Oğlum tam sevilecek ve oynanacak yaşta. Günlerimizi oyun oynayarak geçiriyoruz. Diğer yandan kitap okuyorum, film senaryoları ve televizyon senaryoları okuyorum.
İzleme fırsatı bulamadığım birçok dizi ve filmi izledim bu süreçte. Zaman geçirmek için değil ama. Ödev olarak izliyorum sevdiğim yazarların ve yönetmenlerin işlerini. En büyük terapim ise yemek pişirmek. Sosyal medyada beni takip ediyorsan yemek pişirmeyi sevdiğimi görmüşsündür.
◊ Takip ediyorum. Oğlunuzun doğum gününü karantinada kutladığınızı gördüm.
- Zaten büyük bir doğum günü planlamıyordum. Birinci yaş günü büyüktü. Bu kez evde ailemle pasta kesmeyi planlıyordum, öyle de yaptım.
Kadın ve siyah üyelerinin sayılarını artırma hedefinden ödün vermeyen Akedemi’ye bu yıl 819 yeni üye kabul edildi...
Yeni üyelerin yüzde 49’u 68 farklı ülkeden katılan uluslararası üyeler.
Bu yıl davet edilen üyelerin yüzde 36’sı yeterince temsil hakkı olmayan etnik köklerden yani farklı ırk ve renge sahip sinemacılardan... Yüzde 45’ise kadın üye...
Hâlâ beyaz ve erkek üyeler çoğunlukta olsa da Akademi değişim ve çeşitlilik sözünün arkasında duruyor.
2015 yılında kadın üye sayısı sadece yüzde 25’e denk gelirken 2020’de yüzde 33’e çıktı.
Keza farklı renk ve ırktaki üyelerin oranı da yüzde 10’dan 19’a yükseldi.
Üyelik daveti nasıl geliyor
Akademi’nin farklı dalları her yıl aktif olarak üye olmaya uygun kişileri araştırıyor ancak davet gitmesi için son kararı yönetim kurulu veriyor.
◊ Profesyonel davranmam gerekiyor biliyorum ama The Beatles hayranı olduğumu gizleyemeyeceğim. Doğum gününüz kutlu olsun. 7 Temmuz’da 80 yaşına gireceksiniz...
- Teşekkürler. 70’li yaşlarım harikaydı.
◊ Geriye dönüp baktığınızda başarılarınızı, pişmanlıklarınızı, yaptıklarınızı, yapamadıklarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Sadece davul çalmayı seviyorum ve hâlâ çalıyorum. Şu anda bu yılın ilk turnesinde çalıyor olmalıydım. Doğum günüm için ara verip, eylül-ekim gibi yılın ikinci turnesine başlayacaktım.Çok özledim. Aslına bakarsan şimdilerde grubumla (All Star) hiç çalmadığım kadar çok çalıyorum.Yılda bir kere tura çıkıyorduk, şimdi yılda iki tur yapıyorum. Geriye dönersem... Sahip olduğum birçok nimet var. Ailem en büyük nimetim. Çocuklarım, sekiz torunum, bir de torunumun çocuğu var. Hepsi bana bahşedilen birer lütuf. Ve eşim Barbara... En büyük rüyam Houstan’da yaşamaktı. Lightnin’ Hopkins (müzisyen, blues şarkıcısı, gitarist, şarkı sözü yazarı) yüzünden.Eğer gidebilseydim Houston’a... Ya da Rory (The Beatles’tan önceki müzik grubu) ile kalsaydım ne olurdu acaba? Ama buradayım. Doğru seçimlerle yoluma devam etmişim.Düşündükçe aklımı kaçırıyorum. 13 yaşında hastanede yatıyordum. Hasta yatan tüberkülozlu çocukları meşgul tutmak için bir müzik öğretmeni hastaneye geldi. Bana minik bir davul hediye etti. O andan itibaren sadece davulcu olmak istedim. Bana bak... Hâlâ da çalışıyorum. Harika bir işe sahibim. Emekli olmak zorunda değilim. Devam edebildiğim sürece çalışacağım. Ve 80’den daha sonra da çalışmayı planlıyorum.
DAHA İYİ BİR BABA OLABİLİRDİM
◊ “Hayattaki en büyük nimetlerim çocuklarım ve torunlarım” dediniz. Neler öğrendiniz onlardan?
- Daha iyi bir baba olabilirdim. O günkü bildiklerime göre yapabildiğim en iyi babalığı yaptım. Büyükbaba olmayı çok seviyorum, çünkü çocuğu istediğin kadar sevip, sonra anne babasına geri verebilirsin! (Gülüyor)
Şahsen benim korona günlerimi Kanuni Sultan Süleyman’ın söylediği söz özetliyor: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...”
Sağlıktan kıymetli başka bir şey yokmuş...
Unutamayacağımız bir şekilde hatırlattı bu virüs....
Bu dönemde en çok özlediğim rutinim ise sinemada film izlemek oldu...
Düşünsenize filmler, diziler, kitaplar olmasaydı evde ne yapardık, karantina günlerini nasıl geçirirdik...
Her şeyden vazgeçip evlerimize kapandık.