Barbaros Tapan

Gözler yeniden bilime çevrildi

23 Ağustos 2020
İki Nobel ödülü aldı, iki kimyasal element keşfetti, radyoaktivite kavramını icat etti, radyoloji bilimini kurdu... Kendini bilime adayan Marie Curie’nin hikayesini anlatan “Radioactive” (Radyoaktif), seyirciyle buluştu. Filmin başrol oyuncusu Rosamund Pike ile görüntülü olarak konuştum. Pike, pandemi sebebiyle bilimin hayatımızın merkezine yerleştiği günlerde “bir şeyleri keşfetmenin dünya için büyük fayda sağlama potansiyeli” olduğunu vurguladı ve “Artık bilime karşı ekstra bir özen ve anlayış var” dedi.

Neredesiniz, Londra’da mı?

- Prag’dayım. Karantina başladığında burada çalışıyordum. Sonrasında kaldım.

Aileniz?

- Ailem de burada. Çocuklarım burada. Çek Cumhuriyeti pandeminin başından beri çok sıkı ve rahatlatıcı bir politika izledi. Kendimizi burada güvende hissettik.

Alıştınız mı Çek Cumhuriyeti’nde yaşamaya?

- Çek Cumhuriyeti harika parklar, sürprizler ve gizemlerle dolu bir ülke. Çekler açık hava macerasından hoşlanan bir millet. Buradayken özlediğim tek şey ailem. Annemle babamı görmek istiyorum. Seyahat yasakları kalktı. Artık gelebilirler. Sadece işe başlamadan güvenli bir şekilde gelmelerini istiyorum.

“The Wheel of Time”ın çekimleri için Prag’daydınız değil mi? Başladınız mı çekimlere yeniden?

- Hayır... Çekimi yapılan filmler var. Henüz büyük ölçekte başlayan bir prodüksiyon yok. Bizim dizimizin çekimleri başladığında tüm gözler üzerimizde olacak. Çünkü karantinadan sonra tekrar çalışmaya başlayacak en büyük yapım bizimki olacak.

Yazının Devamını Oku

Al Pacino’nun aşk ve ihtiras dolu oyunu

20 Ağustos 2020
Kral Herod’un üvey kızı Salome, Herod’un doğum günü kutlamaları için dans eder.


Kral, güzel prenses Salome’nin dansından etkilenir, ona ne dilerse dilesin vermeyi teklif eder...
Oscar Wilde’ın aşk, ihtiras ve trajedi dolu oyunu “Salome”yi 10 yıl önce Los Angeles’ta izledim.
Al Pacino’nun Kral Herod’u canlandırdığı oyunu, hikayenin kısmen geçtiği topraklarda oynaması izlediğim andan beri hayalim oldu...
Al Pacino ile oyunu Kapadokya’da oynaması için iki defa görüştüm.
Hatta verdiği tepki kayıt altında olsun diye kendisiyle televizyon röportajı yaparken “Oyunu (Salome’yi) Kapadokya’da oynamak ister misin” diye sordum.
Ben sorduktan sonraki ilk sözleri “Aman Allah’ım müthiş bir davet” oldu.

Yazının Devamını Oku

Andy GarcIa: Keşke akıl sağlığı hakkında daha çok film yapılsa

16 Ağustos 2020
21 Ağustos’ta gösterime girmesi beklenen “Words on Bathroom Walls” filminin başrol oyuncuları Andy Garcia ve Charlie Plummer ile görüntülü olarak konuştum. Filmin genç yıldızı Charlie Plummer şizofreni ile mücadele eden lise öğrencisine, usta oyuncu Andy Garcia ise genç delikanlıya yardım etmeye çalışan rahibe hayat veriyor.

Genç Adam’ın hastalığı sebebiyle yaşadığı dramın duygusal hikayesi, pandemiye rağmen vizyona girecek filmlerden...

Andy Garcia: Keşke akıl sağlığı hakkında daha çok film yapılsa. Bu film sadece akıl sağlığı hakkında değil, okul çağındaki bir gencin akıl sağlığı hakkında. Kimlik oluşumunda yaş, oldukça hassas bir konu. O yüzden filmi desteklemek istedim.Eğer hikaye beni teşvik ediyorsa, katkıda bulunmak istiyorum. Genç bireylerin akıl sağlıkları hakkında belirli bir farkındalık kazandırmak önemli.

Filmde rahibi oynuyorsunuz. Karakterinize nasıl adapte oldunuz?

- Hayatım boyunca Katolik olarak yetiştirildim. Kendi inancım, araştırmalarımın büyük bir parçasıydı. Ama en önemlisi karakterin hikayeye nasıl hizmet etmesi gerektiği... Senaryoyu okuduğumda desteklenmesi gereken bir hikaye olduğunu düşündüm. Akıl sağlığı gerçeği... Nasıl tedavi edilir... Hassas bir konu. Benim karakterime dönersem, modern bir rahip yaratmak istedim. Gerçek Katolik bir rahiple ilişkilendiremeyeceğimiz bir rahatlık ve ilginçlik kattım karaktere.

TERAPİ YAPAN BİR RAHİP

Psikiyatrist gibi de bir rahip. Genç adamın sorunlarına karşı izlediği yol çok güzeldi. Yaratırken herhangi bir kişiyi baz aldınız mı?

- Doğal çekiciliği olan rahiplerle tanıştım ama karakteri tanıdığım herhangi birine dayandırmadım. Senaryoda yazılı sayfalardan aldım, kendi hayal gücümü ve yorumumu kullandım. Kendini sadece dürüst bir şekilde dinine adayan ve yardım eden bir rahip değil, aynı zamanda terapi yapan bir yönü de var.

Yazının Devamını Oku

Dizi, sinema lokasyonları ve turizm

12 Ağustos 2020
Dizi ve film endüstrisinin turizme etkileri üzerine akademik yayınlar okumadım, lakin film lokasyonlarının bölgeleri, şehirleri nasıl popüler yaptığını ve ziyaretçi sayısını nasıl etkilediğini yaptığım röportajlarda birebir dinledim.

“İskoçya’ya gelen turist sayısı, ‘Outlander’dan sonra katlanarak arttı. İlk sezonu çektiğimiz Doune Castle’a ziyaretçi sayısı yüzde 800 artmış. Yüzde 800! Artık birçok tarihi yer ziyarete açılıyor.
Hepsinin sebebi ‘Outlander’.İskoç hükümeti başlarda bu durumu kavrayamadı ama şimdi olup bitenin farkındalar. Bu farkındalıkla İskoçya’nın turizm potansiyelini anladılar” demişti ocak ayında “Outlander”ın başarılı başrol oyuncusu Sam Heughan...
Sadece “Outlander” mı?
“Mamma Mia” filminin Yunanistan’ın Skopelos Adası’na getirisi... “Yüzüklerin Efendisi”nin çekimlerine tanık olabilmek için Yeni Zelanda’ya akın eden fanlar ve filmle birlikte ‘Hobbiton’un ülkenin en popüler ziyaretçi lokasyonu haline gelmesi...
Peki ya “Game of Thrones”un çekildiği yerlerin turist merkezi haline gelmesi...
Dizinin kurgu şehri Kings Landing’in yer aldığı Dubrovnik’e (Hırvatistan) gelen turist sayısının katlanarak artması...
Dünyaca ünlü şarkıcı Cardi B, Hürrem ve Kösem’i izledikten sonra Twitter’da 14 milyon takipçisine neredeyse

Yazının Devamını Oku

Çok şanslı, çok mutlu, çok heyecanlı

9 Ağustos 2020
İki büyük film serisinin (“Yüzüklerin Efendisi” ve “Karayip Korsanları”) yakışıklı aktörü Orlando Bloom, dijital olarak vizyona giren son filmi “Retaliation” ile seyirci karşısında. İkinci kez baba olmaya hazırlanan ünlü oyuncuyla görüntülü olarak konuştum. Taciz suçundan mahkum olan yapımcı Harvey Weinstein’in partisinde pop yıldızı Katy Perry ile aşklarının nasıl başladığını ve babalık heyecanını Kelebek okurları için anlattı.

“Retaliation” etkileyici bir hikaye... Filmin karanlık dünyasına girmeden önce heyecan durumunuzu sormak istiyorum. Bebeğinizin doğmasına çok az kaldı...

- Çok heyecanlıyım. Eşi görülmemiş bir zaman diliminden geçiyoruz. Herkes için düşünme zamanı. Neyin gerçekten önemli olduğunu düşünme zamanı... Yeniden baba olmak hem benim hem de Katy (Perry) için muhteşem bir his...

İş açısından nasıl etkiledi bu “eşi görülmemiş zaman dilimi” sizi?

- İki film yapmıştım. “The Outpost” önce dijital olarak, normalleşme döneminde de sinemada gösterime girdi. “Retaliation” ise 26 Temmuz’da dijital olarak seyirciyle buluştu. İzleyenlerin tepkileri beni çok mutlu etti.

SOSYAL MEDYA BİZİ MEŞGULTUTMAK İÇİN KURULMUŞ GİBİ

“Retaliation”da çocukken cinsel tacize uğramış bir adamı canlandırıyorsunuz. Karanlık bir hikaye... Akıl sağlığı, konunun ayrılmaz bir parçası.

- Akıl sağlığı zamanımızın en zorlayıcı konularından biri. Özellikle sosyal medya ve farklı platformlar bizi doğal olmayan yollardan meşgul tutmak için kurulmuş gibi. Benim kendimi meşgul tutma yolum, her gün ter dökmeye yönelik. Vücudumu mümkün olabilecek her şekilde aktif tutmak ve hareket etmek... Cihazlarla harcadığım süreyi sınırlandırmak ve ruhumu besleyecek uğraşlarla meşgul olmak... Kendi merkezimi bulmak için bana yardımcı olduğunu düşündüğüm birkaç yol var. Budizm bu yollardan biri. Doğayla iç içe olmak ise her zaman en iyi seçenek.

Yazının Devamını Oku

Suşi imparatoru NOBU

5 Ağustos 2020
Şef Nobu, 1949’da Tokyo’nun 30 dakika uzağındaki Saitama’da doğdu. 1973’de 24 yaşındayken Peru’ya taşındı ve bir ortakla ilk restoranını açtı. Umduğunu bulamayınca Alaska’ya taşındı ve kendi restoranını açtı.

Açılıştan iki hafta sonra gece yarısı restoranında yangın çıktı.

Restoranın neredeyse tamamı yandı, kendi ölümden döndü... Şef Nobu vazgeçmedi. Bu sefer istikameti Los Angeles’a çevirdi.

1977’de Los Angeles’a taşındı. İlk 10 yıl suşi restoranlarında çalıştıktan sonra 1987’de Batı Los Angeles’ta Matsuhisa’yı açtı.

Yarattığı lezzetleri Hollywood yıldızlarının keşfetmesi hızlı oldu.

Kısa zamanda Hollywood elitlerinin bile rezervasyon yapmakta zorlandığı Matsuhisa’ya 1988’de restoranın müdavimlerinden yönetmen Roland Joffe, aktör Robert De Niro’yu getirdi.

De Niro özellikle “Black Cod Miso” ve Japon sakesi “Hokusetsu”ya bayıldı. Yemek sonunda şefi birlikte bir şeyler içmek için masaya davet etti.

Karşılıklı ilk konuşma o gün o masada oldu.

New York’ta yaşayan De Niro ne zaman Los Angeles’a gelse Matsuhisa’ya gitmeye devam etti.

Yazının Devamını Oku

Ölenler, yas tutanlar acı çekenler... Her şeye tanık oldum

2 Ağustos 2020
Sean Penn’in hayat kurtarmanın etik bir zorunluluk olduğunu düşünerek başladığı aktivizm hareketi, bugün toplumların felaketler karşısında toparlanabilmeleri için çalışan dev bir organizasyon haline geldi. Amerika’da 1 milyonun üzerinde Covid-19 testi yapılmasını sağlayan CORE (The Community Organized Relief Effort) organizasyonu, dünyanın çeşitli yerlerinde de krizlerden ve felaketlerden etkilenen savunmasız insanlar için hizmet veriyor. Hollywood’un en etkili ve başarılı aktörlerinden Sean Penn ile görüntülü olarak konuştum. İki Oscar’lı oyuncu, hayatını adadığı yardım faaliyetlerini anlattı.

CORE hakkında konuşulacak çok şey var ama önce Covid-19 ile mücadelenizi soracağım. Nasıl başladı çalışmalarınız?

- Bir felaket yardım organizasyonu olarak sahip olduğumuz altyapıyı sunmalıydık. İşe başlamak için önce Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’a gittik. Vali, Los Angeles Belediye Başkanı Eric Garcetti’ye yönlendirdi. O zaman Los Angeles’ta birkaç büyük test alanı kurulmuştu ama genel olarak daha her şey gelişim aşamasındaydı.

Mevcut test sahalarında Los Angeles İtfaiye Teşkilatı’nın itfaiyecileri duruyordu. Biz önce işe alım ve eğitimlere başladık. Test sahalarındaki itfaiyecileri rahatlatacak bir grup oluşturduk. Testleri biz yapmaya başlayıp sahalarda yapılacak diğer görevleri öğrendik. İtfaiye Teşkilatı’nın irtibat ve lojistik görevlerine bizimle devam edip diğer departmanların normal görevlerine geri dönmelerini sağladık. Los Angeles’ta sonrasında Kaliforniya’da başlayan girişimimiz 8 eyalete daha yayıldı.

Toplum için bu kadar tutkulu ve enerji dolu çalışırken aktörlük için aynı tutku ve enerji kalıyor mu? Eskisi kadar film yapmıyorsunuz. Hollywood’dan bıktınız mı yoksa?

- Bıkmadım. Filmlere âşığım. Pandora’nın kutusunun kapanıp kapanmayacağını henüz bilmiyorum. Sinema deneyimi için talep olacak mı, sinemalar seri filmler dışında filmlerle devam edebilecek mi bilmiyoruz. İzleyici olarak her tür filmden zevk alıyorum, fakat sinemada gösterilen filmlerde denge görmek istiyorum. Sinema salonlarının Cirque du Soleil filmleri tarafından devralınmasına üzülüyorum. Aslında söylediğim adil bir tanımlama olmadı, çünkü sirkler olağanüstü sanat eserleridir. Özellikle Cirque du Soleil. İyi yapılmış seri filmlere (süper kahraman filmleri) yılda bir kere katlanabiliyorum... Benim âşık olduğum “kız”, yabancı insanlarla karanlık salona girip sonsuza kadar kalacak deneyimleri yaşamaktı. Gençlik yıllarımda defalarca yaşadım o hissi.

Bizim jenerasyondaki sinemaseverlerle tanıştığında, bir filmin adını söylersen bilirler. Filmi, oyuncuların kimler olduğunu, replikleri ve en etkili sahneleri bilirler. Bugün bu durum çok nadir oluyor. Çok fazla içerik var çünkü. İzleme yollarımız da çok çeşitli. Gerçi bu söylediklerim mevcut içeriklerin ya da teknolojinin iyi olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece benim âşık olduğum kız bu değil. Ve âşık olduğum kıza ihanet etmeyeceğim. Ben hâlâ sinemaya gitmek, sinemada farklı türleri ,çeşitleri ve teknikleri görmek istiyorum.

Yazının Devamını Oku

Kanye West başkanlık kampanyasını ağlayarak başlattı

28 Temmuz 2020
Dünyaca ünlü rap’çi Kanye West başkanlık adaylığını açıkladıktan sonraki pazar günü Charleston’da (South Carolina) seçim kampanyasının ilk mitingini yaptı. Kurşun geçirmez yelek ve kilise müzikleri eşliğinde çıktığı sahnede kürtaj, kadınlar ve kölelik hakkında konuştu.

Kanye neler söyledi?

Konuşmasına Amerika tarihinin en önemli figürlerinden Harriet Tubman’a karşı sözler ile başladı. Harriet Tubman kimdir?
Kölelik karşıtı aktivist, özgürlük savaşçısı “Binlerce köleyi özgürleştirdim, binlercesini de özgürleştirebilirdim eğer köle olduklarını fark etselerdi” sözünün sahibi.
Kanye seçim konuşmasında “Harriet Tubman köleleri hiçbir zaman özgürleştirmedi sadece beyaz insanlar için çalışmasını sağladı. NBA’de takımların sahibi beyaz, müzik sektöründe patronlar beyaz. Gerçek gücü biz görmüyoruz. Adidas’ın yönetim kurulunda değilim, GAP’in yönetim kurulunda değilim... Bu durum hemen değişmeli yoksa işbirliklerime son veririm” dedi.
Kürtaj hakkında konuşurken göz yaşlarına boğuldu, “Neredeyse kızımı öldürüyordum” dedi. Kim Kardashian’ın hamileliğine bir ara son vermeyi düşündüklerini söyledi.
“43 yıl önce annem benim hayatımı kurtardı. Babam doğmamı istememiş. Eğer annem babamı dinleseydi bugün Kanye West olmayabilirdi çünkü babam çok meşguldü” dedi.
“Karım beni bu konuşmalarımdan dolayı boşayabilir. Benim, North’ü istemediğim zamanlar olduğu halde Kim, kızım North’ü doğurdu” dedi.

Yazının Devamını Oku