YEKATERİNGBURG: SİBİRYA’YA İLK ADIM

Üçüncü günün durağı Yekaterinburg. Adını, Büyük Petro’nun karısı Çariçe Ekaterina’dan alıyor. Tıpkı İstanbul gibi Avrupa’yı Asya’ya bağlıyor bu şehir. Bu nedenle Sibirya’nın da kapısı. Urallar da burada başlıyor. Şehrin dışında, tayganın içinde anıtsal bir yer yapmışlar. Burada bir ayağınız Avrupa’dayken, diğeri Asya’da olabiliyor.

Haberin Devamı

Solum Avrupa sağım Asya kıtası

Sınır anıtına giderken yol üstünde bir başka anıttan, 4 bin kişilik bir anıt mezardan geçiyorsunuz. Stalin döneminde ortadan yok edilen 4 bin kişi, Stalin’in 1953’teki ölümü sonrası toplu bir mezarda bulununca, 1993’te Yeltsin döneminde bir anıt yaptırılmış. Pek çok yazar, şair, düşünür, bilim insanı politik düşünceleri nedeniyle burada yatıyor.

Dört bin kişilik anıt mezar

Haberin Devamı

Yekaterinburg, ölüleriyle ünlü. Şehrin merkezindeki Kanlı Kilise, Çar II. Nikolai Romanof ile ailesinin ve çalışanlarının katledildiği evin yerinde yükseliyor. Katliamdan sonra, Çar ve ailesi kahramanlaştırılmasın diye ev tamamen yıkılmış, cesetler ormandaki bir mağaraya götürülüp yakılmış sonra da gömülmüş. Ancak bugün son Romanoflar, kilisede azizlerle bir tutuluyor. Mezarları ise St. Petersburg’da.

Romanoflar'ın anıtının da bulunduğu Kanlı Kilise

Yekateringburg ile Sibirya’ya geldiğinizi hemen anlıyorsunuz. Birden bire sokaklar daha bakımsız, binalar daha köhne, otobüsler daha eski ve kirli…

Lenin Caddesi

Kıtalararası geçiş noktasında, turistler için folklorik dans ve müzik gösterisi yapan bir grup

Yazarın Tüm Yazıları