Tek kelime etmeden 24 saat

Bir günlük sessizlik deneyinin sonunda, aslında gereksiz ne kadar söz söylediğimizi fark ediyorum.

Haberin Devamı

Sanskritçede Vipassana, bir Budist geleneğinin adı. Varoluşun gerçek doğasını anlamak, sezmek için izlenen yöntemler bütününe verilen isim diyebiliriz. Aynı zamanda bir meditasyon türüne de bu ad veriliyor. Amaç, zihnin kirliliğinden kurtulmak ve en nihayetinde başarılabilirse özgürleşmek.
Benim bir günlük sessizliğim, böyle bir denemenin parçasıydı. Elbette tek günde olacak iş değil. Zaten bu amaçla düzenlenen kamplar genelde 10 günlük oluyor. Ancak bu kadarcık bir deneme bile -kısa ömürlü fakat şaşırtıcı- değişimler yaratabiliyor.
Oruç, sadece konuşmamaktan ibaret değil. Zihnin ve bedenin dinginliğini elde etmek, kendinle gerçekten baş başa kalmak için kitap okumak, televizyon izlemek, müzik dinlemek, bilgisayarda çalışmak ya da sosyal medyaya girmek, mesajlaşmak gibi eylemleri de bırakmak gerekiyor. Neticede tüm bu uyaranlar zihni meşgul eden şeyler.
Bir sessizlik deneyimini anlatmak tek cümleyle bitirilebilir. Sabah kalktım, evden hiç çıkmadım, hiç konuşmadım, akşam yattım. Fakat önemli olan o sessizliği neyle doldurduğunuz, zihinle bedenin o sırada neyi ya da kimi dinlediği.
Günlük yaşam rutini içinde olacak iş değil. Bunun için bir izin gününü ayırmak, mümkünse o güne dair mesuliyetleri azaltmak lazım. Sadece sizin bulunduğunuz bir mekâna kendinizi kapatmak yerine hayatın etrafınızda akmasına izin vermek, zihni kontrol altına alma becerisinde sınayıcı olabilir.
Meditasyon deneyimlerim bu yazının konusu değil. Ancak sessizlik sırasında yürüyüşe çıkmak, sessiz bir ortamda nefese odaklanarak hiçbir şey düşünmemeye çalışmak zihni boşaltmanın, düşünceyi berraklaştırmaya çalışmanın yöntemleri olabilir.
Ancak tek başına sessizlik içinde geçirilen bir gün bile, günlük hayatın yüksek hızında savrulduğunu hisseden bünyeye ilaç gibi geliyor. İşte son derece kişisel izlenimler:
* Sessizlik, modern dünya insanı için rahatsızlık verici olarak tanımlanan bir şey. Huzurlu bir mekân sessizliği değil bahsettiğim. Ama sessiz, konuşkan olmayan insanları rahatsızlık verici bulmaz mısınız? Hele de baş başa kaldıysanız. Sessiz insanların karşısındakiler o huzursuzluğu bozmak için kendini saçma sapan da olsa konuşmaya verir mesela. Sessizlik deneyinin sonunda, aslında gereksiz ne kadar söz söylediğimizi, belki de içimizde konuşan sesi bastırmak için gevezelik ettiğimizi fark ediyorum. Sessizlik huzursuzluk veren bir şey değil artık. Kelimeleri israf etmemek lazım.
* Günün ilk saatlerinden imkânsız gibi görünen şey, giderek yerini bir tür tatmin ve huzura bırakıyor.
* Sadece bir gün sürse de bittiğinde sesim eskisi kadar yüksek çıkmıyor. Kendimi duyurmak için bağırmak gereksiz geliyor. Duymak isteyen kulak aramak lazım belki de.
* İletişimin her türünden uzak durmak dinginlik getiriyor. Öyle bir soğukkanlılık ki, sanki hiçbir şey telaş yaratamaz. Elbette uzun sürmüyor.
* Gerekli iletişimi çevremdekilerle yazışarak kuruyorum. Sessiz kalmam gerektiğini gün içinde iki kez unutuyorum. İkisi de yanımdaki birini uyarmak için, anlık çıkıyor ağzımdan.
* Kesinlikle ayda bir kez denenmesi gereken bir şey olduğuna karar veriyorum ve şiddetle size de öneriyorum.


 

Yazarın Tüm Yazıları