Paylaş
TÜRKİYE son zamanlarda artan çocuk kayıpları ve ölümleri ile sarsılırken, geçen hafta tartışma yaratan gelişmeler de yaşandı. Bunlardan biri bu suçlar için idam cezasının yeniden görüşülmesi, diğeri de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın, “Çocuğunuza çığlık atmayı öğretin” çağrısı oldu. Her iki öneri de tepki çekti. Özellikle hukukçularda sorunun bu önerilerle çözülmeyeceği düşüncesi hakim.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Altınbaş, şiddetin salgın hastalık gibi toplumda yayıldığı görüşünde. Aynı zamanda İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırma Merkezi Koordinatörü de olan Altınbaş, Baro’nun Çocuk Hakları Merkezi de bulunduğunu hatırlattı ve ellerindeki raporlardan ilginç örnekleri de aktardı.
Altınbaş, “Toplumda az değerli görülen kadın, çocuk, LBT, engelli ve yaşlılara yönelik şiddet arttı. Bunu önlemek için hakimden savcıya, öğretmenden polise, hekimlere herkes üzerine düşeni yapmalı. Olayların üstü örtülerek kapandığı sanılıyor ama altı pislikten geçilmiyor” dedi.
Haksız tahrik büyük sorun
Adalet sistemine de bu sorunların sirayet ettiğine dikkat çeken Ayşegül Altınbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haksız tahrik indirimleri yapılmasa yasalarda önleyici cezalar var, bunları karşılar. Adam öldürme suçunun cezası ağırlaştırılmış müebbet ancak bu, kadın, çocuk, LBT’li olduğu zaman o kadar çok tahrik indirimi veriliyor ki... Yok mini etekliydi, yok kırmızı ruj sürmüştü... Hakime 1/3 ile 1/4 arası tolerans tanınıyor. Cezalar çok düşüyor. Örneğin, ‘Erkekliğime küfretti’ deniyor indirim almak için. Delili olmasa bile haksız tahrik indirimi yapılıyor. Devletin, kadına ve çocuğa yönelik şiddete savaş açması gerekiyor.”
İdam ve çığlık çözüm değil
Son günlerde tartışılan idam ve çığlık gibi çözüm arayışlarının doğru olmadığını da kaydeden Altınbaş, şöyle devam etti: “Daha önce de idam vardı ama siz hiç kadın ya da çocuğu öldürdüğü için idam edilen birini duydunuz mu? İdam tasvip edilebilecek bir şey değil. Dünya Sağlık Örgütü, ‘Şiddet kadar bulaşıcı bir hastalık yoktur’ der. Zaten şiddet olaylarını gerçekleştirenlerin geçmişlerinde de şiddet gördükleri gibi örnekler var. Kimse üstünü kapatmaya çalışmasın. Çocuklarımıza kadar tırmanıyor. Bu iş idamla çözülür bir iş değil. Toplumsal kurallar açısından daha değersiz olarak görülen çocukların, kadınların ne değeri var ki diye bakılıyor. LBT cinayetlerini ne yapacağız? Erkekler bu toplumlarda kendilerini daha değerli gördüğü için bunu kendinde hak görüyor. Alt tarafı bir çocuk diye bakılıyor.”
YALANDIR DİYE DÜŞÜNÜLÜYOR
“Ağır Ceza’da bir dosyamız var. Bir kadın 28 yerinden bıçaklandı. 14’ünde nişanlandırılıp, 15’inde evlendirilmiş. Üç çocuğu var ve evlendiği günden bu yana şiddet görüyor. En son da bıçakla delik deşik edilmiş. Ancak üç sayfalık iddianamenin iki sayfası kadının ne kadar kötü olduğunu anlatıyor. Bu toplum içten çürümüş. Herkes yaşadığının, tanık olduğunun, sorumlu olduğunun üstünü kapamış. Ama örtülerin altı pislikten geçilmiyor. Sonra da ‘Çığlık atın’ diyorlar. 10 savcıdan 9’u, 10 polisten 9’u kadın ya da çocuğun ya da LBT’linin yalan söylediğini düşünüyor. Medyanın da önemli rolü var. Sorumsuzca yapılan yayınlar mahkemede karşımıza geliyor. Öğretmenden savcılara, polislerden hakimlere ve hekimlere kadar herkesin görevini yapması lazım. Herkes kendi değişimini yapacak önce. Zaten haksız tahrik indirimi verildiği sürece de benzer olayları çok görürüz. Yalnız unutmamak lazım ki üstünü kapadığımız sürece bir gün herkesin ya da herkesin çocuğunun başına gelebilir. Yanlış rapor düzenleyen hekimin de hakimin de savcının da polisin de...”
YÜREK BURKAN ÖRNEKLER
Önümüzdeki perşembe günü çocuk yaşta evlilikler ve çocuk suistimalleriyle ilgili Baro’nun ilgili birimleriyle açıklama yapacaklarını kaydeden Ayşegül Altınbaş, yürek burkan örneklerle karşılaştıklarını anlattı: “Bizdeki dosyalarda çok çarpıcı örnekler var. Bir adam var. Eşi öldükten sonra üç kızıyla yaşıyor ve çocukluktan itibaren kızlarını eşi gibi kullanmış. Kız yaşadıklarını anlatırken sosyologlar da, psikologlar da, biz de gözyaşlarımızı tutamadık. Adamın çevresi çok kuvvetliydi. Kızı korkuttular ve mahkemede yalan söyledi. Bize de tehditlerden dolayı yalan söylemekten başka bir çaresi olmadığını itiraf etti. Ama bu adam hala aramızda geziyor. Zaten çoğu zaman polis de, hakim de, savcı da bu mağdurların ifadelerine inanmıyor. ‘Olur mu öyle şey’ diye düşünüyorlar.
BU TELEFONU NOT EDİN!
Başınıza gelen herhangi bir şiddet, istismar gibi durumlarda Bayraklı Adliyesi 3. Kat 331 numaralı odadan Baro’ya ulaşabilirsiniz. Tel: (0232) 400 00 04
Paylaş