Paylaş
Sema Pekdaş ile ilk röportajı, İzmir Barosu’nun ilk kadın başkanı olarak tarihe geçtiğinde yapmıştık. Pekdaş, İzmir’in siyasi ve hukuki anlamda en karışık ve en aktif dönemlerinden birinde, iki dönem baro başkanlığı yaptı diyebiliriz. Büyükşehir davası ve Gezi süreci; Baro’nun net tavır koyduğu dönemlerdi. Sema Pekdaş’ın CHP’den Konak Belediye Başkanlığı’na adaylığı da çok konuşuldu. Pekdaş ile bu kez de Konak’ın ilk kadın belediye başkanı olarak röportaj yapıyoruz.
Daha önceden de siyasete yakınlığınızı biliyoruz. Belediye başkanlığı düşüncesi nasıl oldu?
- Bu benim için yeni bir şey değil. 15 yıl öncesinden başlamışım. 1992-99 arasında meclis üyesiydim,1999’da da Balçova Belediye başkan aday adayıydım. Ön seçimde kazanamadım. Siyasetle hep ilgiliydim. Ben yaşamın kendisinin de siyaset olduğunu düşünüyorum. İnsanların doğumundan başlayıp, ölümden sonraki süreçlerinin de yerel yönetimleri çok ilgilendirdiğini ve siyasi kararlarla ilgili olduğunu düşünüyorum. İnsana ilişkin düşüncesi olan kişiler siyasetle, özellikle yerel yönetimlerle çok ilgilidir. İnsan kavramı, insan hakları, çevre, diğer insanlarla ilişkiler, genel ilişkiler... Sorumluluklarla hep ilgiliydim ve bunların da siyasetin ta kendisi olduğunu düşünüyorum.
Bu adaylık süreciniz nasıl gelişti? Size bir teklif geldi mi?
- Benim bir talebim olmadı. Hep düşünmemi istediler. Çok farklı, çeşit çeşit teklifler geliyordu. Ama ben baro başkanlığı yapıyordum ve gelen tekliflerle çok ilgilenmiyordum. Gezi sürecinde daha da ilgili oldum. Ekim ayı gibi daha da arttı görüşmeler. Partiden, genel merkezden, Aziz Kocaoğlu’ndan teklifler aldım. Hepsi bütünleşti. Ekim’de baronun genel kurulunda yeniden aday olmadım. Böyle bir şeye kalkışmaya karar verdim.
Sürpriz bir yere taşınıyorum
Konak’ta oturmadığınız da eleştirilmişti? Taşınıyor musunuz?
- Herkes biliyordu ki ben Balçova’da oturuyordum. Kiraladığım ev vardı, taşınmadım. Bu riyakârlık olurdu. “Ben hayatımda ikiyüzlü davranmadım bundan sonra da davranmayayım” dedim. Balçova’da oturuyorum ama Konak’ta yaşıyorum, çalışıyordum. Balçova’da sadece uyuyorum. Ama evet artık taşınıyorum. Kentin mahallelerine ilişkin değerlendirmeler yapıyorum. Arkadaşlar da birçok önerilerde bulunuyor. Sürpriz bir yer olacak.
Bir kadın olarak önemli koltuklara oturdunuz... Ne hissediyorsunuz?
- “Sorumluluğum ne kadar büyük” diye düşündüm. İlk baro başkanlığına oturduğumda da bunu hissetmiştim. “Bu işlerin hepsini kadınlar o kadar başarılı yapar ki; bunu göstermek zorundayım” dedim. Çalışmaktan hiç yılmadım, korkmadım. Hepimizin parmak izi farklı, hepimizin bir konuyu görme ve alma biçimi de farklıymış. Dolayısıyla katılımcı demokrasi önemli. Herkese ihtiyaç var. Ama biz kadınlar yokuz, yokluğu temsil ediyoruz. Bizim olmadığımız süreçler demokrasinin olmadığı süreçlerdir. Kadınlarımızı ön plana çıkartmam lazım. Temsil görevimi böyle yerine getirmeliyim. Sorumluluğumun ağır olduğunu biliyorum. Kadın dayanışmasını harekete geçirmek bizim görevimiz.
İddialarım var ama hırsım yok
Adaylık sürecinde CHP’de ilçeler konusunda karmaşa oldu...
- Ben başvurumu Konak için yaptım. Konak için adaydım. Bunun dışında hiç bir teklif bana gelmedi. Gaziemir’e yönelik haberlerin çıktığında, partinin yetkili kurullarının haberi bile yoktu. Dolayısıyla bu haberler benim dışımda çıktı. Biraz da kamuoyunu belki de beni manipüle etmeye yönelik haberlerdi. Benim açımdan da hiç tartışılır değildi. Siyasette iddialarım vardır, ama hırsım yoktur.
İzmir’de en zorlu yarışlardan biri Konak’ta yaşandı... Sizin seçilmenizde sizce en etkili ne oldu?
- Herhalde benim insan yönüm ortaya çıktı diye düşünüyorum. İletişime açık bir insan olduğumdan dolayı olabilir diye düşünüyorum. Herkesin bana ulaşabileceği duygusuna sahip olması, benimle konuşabilir olması öne çıktı. Ben çok insanla merhabalaştım. Sohbet ettim, sorunları dinledim. Belki meslekten gelen bir özellik, iyi dinlerim ve çözüm bulmak için çalışırım. Pazarları gezdim, kahveleri gezdim, ev toplantıları yaptım, dernekleri gezdim, sendikalara gittim. Onlardan biri olduğuma inandılar, zaten onlardan biriyim.
- Hiç umutsuzluğa kapıldığınız oldu mu? Size yönelik çok eleştiri vardı... Özellikle de İzmir’in hassasiyetlerinden Atatürk...
- Ben seçim aşamasında hiç şüpheye düşmedim. “Bu seçimi ben kazanıyorum” dedim. Ben onların hepsinin yaptırılmış saldırılar, manifestolar olduğunu biliyordum. Bu benim ne kadar güçlü olduğumu gösteriyor. Saldırılar da sonuçsuz kaldı, çünkü doğru değildi. Ben 30 yıldır bu şehirde avukatlık yapıyorum. 30 yıla yakındır da siyasetin içindeyim. İnsanlar beni tanıyorlar. Yalana prim vermediklerini sandıkta gösterdiler. Beni oyaladılar, seçmenleri oyaladılar. Ben daha çok seçim çalışması yapabilirdim. Gidemediğim bazı mahalleler kaldı. Keşke bir haftalık daha zaman olsaydı, gidemediğim her yere gidebilirdim. Artık önümüzdeki 5 yıl onlarla birlikte yaşayacağım, onlarla birlikte yatıp kalkacağım. Konak’ı büyük bir aile haline getirmek için mücadele edeceğim. Seçilir seçilmez de personelimizle, ekibimizle toplantılar yaptım. Bütün birimlerimizle ziyaret ettim. Birlikte başarabileceğimize inanıyorum.
Aynı anda 5 iş 10 iş yapacağız
Konak’ın acil sorun nedir? İlk yapacağınız iş?
- Biz tek iş yapmayacağız. Aynı anda beş iş, on iş yapacağız. Birinciliğimi temizlik işini yeniden organize edeceğiz. İkinci olarak güzel bir yerimiz olsun istiyoruz. Konak Belediyesi’nin personelinin iyi olabilmesi için çalışma ortamının iyi olması lazım. Belediye binasını yeniden yapmak istiyoruz. Ben bir yönetim anlayışı açıkladım, çalışma programı hazırladım. Bununla ilgili meclisle beraber hareket etmeye çalışacağız. Önümüzdeki ilk ay belediye yapılanması yönetimin yeniden oturmasına yönelik geçecek. Sonra Kemeraltı esnafının, Kordon’un, Alsancak’ın, Kıbrıs Şehitleri’nin sorunları var. Bunlarla ilgili bir çok kurumun birlikte çalışmasını sağlayacak bir yapıyı harekete geçirmem lazım. Bundan böyle Büyükşehir’in zabıtasıyla, organlarıyla bizim organlarımız koordinasyon içinde çalışacak. Kaymakamımızı ziyaret ettim. Kaymakamımız müdürleriyle birlikte bizi ziyarete gelecek ve biz tüm bu sorunların halledilmesi için çalışacağız. Ama bu insanları mağdur edecek şekilde olmayacak. İnsanların evine ekmek götürmek için buldukları geçici çözümler var. Bunların da kalıcı çalışabileceği çözümler bulacağız. Bit pazarı var, ikinci el satış yerleri var. Onlara da yerler yapmak istiyoruz. Kaldırım işgalleri sorununu çözeceğiz ama temizlik en başta yapmamız gereken şey olacak. Ve spor. Daha çok işimiz var hepsini birden konuşacağız.
YARIN: CHP’li Denizli Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik
Paylaş