Yaşamak... Ama nasıl?

“Belki, ‘neden yaşıyoruz?’ sorusunun yanıtından vazgeçebiliriz, fakat, ‘nasıl yaşayacağız?’ sorusunu ertelemek kolay değildir...” (Irvin Yalom)

Haberin Devamı

Yıllardır yazılarımı, sabahın yüzümü okşayan serin sessizliğinde kaleme alıyorum. Dünyanın en huzurlu anlarının tadını doyasıya çıkarmak adına, bazı sabahlar daha da derin bir sükûnet arıyorum. Öyle ki sessizliğin kendi gürültüsü bile olmasın istiyorum... Evet, evet, sessizliğin de bir gürültüsü var elbette... Esintiden kımıldayan yaprağın hışırtısı, kanat çırpan kuşun sesi, daldan dala zıplayan sincabın ayak sesleri... Toprağın altında ya da üstünde akan suyun mırıltısı... Hiç duymadım ama eğer uzayda bir sessizlik varsa, kendimi öylesine bir boşluğa bırakmak istiyorum. İnsan çoğu zaman bedenini boşlukla yoğurmak ve işlevini bilinenden daha farklı bir biçimde kullanmak istiyor. Ağırlaşan duygusal yoğunluğunu azaltmak için boşluğun dayanılmaz hafifliği ile nötrleşmek ve işlevsizleşmek belki de... Karşımda duran ağacı hayal etmiyorum; başımı kaldırıp onunla sohbet ediyorum. Bu bir hayal değil, yine ağacın dallarına tüneyen kuşların da dikkatini çektiğimi görüyorum. Onların can kulağıyla dinlediğini fark edince, daha da ilham alıp motive oluyorum. Havadaki diğer kuşların kanat çırpışları bile kesiliyor; sessizce süzülüyorlar. Kuşların ilgisini çekmiş olmak beni gururlandırıyor, içime tarifsiz bir haz veriyor. Bu özel anları korumak adına, her kelimeyi daha da özenle seçmek için ayrı bir çaba harcıyorum. Sabahın erken saatleri... Sokakta yürüyen insanları izliyorum. Kimi işe gidiyor, kimi uykulu bir çocuğun elinden tutmuş. Suratlarında yorgunluk, bazen umut, bazen alışkanlık. Her biri bir biçimde yaşıyor. Ama neden? Belki bunu kimse tam bilmiyor.

Haberin Devamı

KURDA KUŞA AŞA... ‘YAVAŞ DÜKKÂN’

Yaşamak... Ama nasıl

YAVAŞ Dükkân, Doğa Derneği ve Doğa Okulu’nu desteklemek amacıyla kuruldu. Dükkânda satılacak ürünlerin üretimini yapan çiftçilerin doğa dostu ve sevgiyle dolu yürekleri olmasını ön şart koşuyor. Doğayı ve bileşenlerini koruyan ürün kriterlerinden bir kısmını olduğu gibi alıntıladım. * Doğanın hakları gözetilerek Anadolu’nun “kurda kuşa aşa” prensibiyle üretilmesi. * Doğa dostu üretim yöntemlerinin kullanılması (Üretim yerinin hazırlanması ve üretim sırasında ekosistemlerin ve bitki örtüsünün bütünlüğünün korunması, alanda bulunan canlıların yaşam döngüsüne müdahale edilmemesi hatta destekliyor olması). * Bulunduğu coğrafyadaki biyolojik çeşitliliğin gelişimine yardımcı olması (Örneğin akbabaların yaşam döngüsünü, tiftik keçiciliği, sürüngenlere yuva sağlayan tarla duvarları, kuşlara yem ve yuva ortamı sağlayan tarla içi veya kenarında ağaç ve çalı bırakılması gibi). * Yerel ve köy çeşitleri olan, en az bir kuşaktır aktarılan tohumların kullanılması. * Tohum veya fidanlarda geleneksel ıslah yöntemlerinin kullanılması (GDO, hibritleşme, mutasyon ıslahı vs. kullanılmamış olması). * Ürünü yetiştirmek, büyütmek veya korumak için herhangi bir kimyasal madde (böcek zehiri, ot zehiri, sentetik gübre vs.) kullanılmaması.

Haberin Devamı

ARMOLA PEYNİRİ

Yaşamak... Ama nasıl

GEÇTİĞİMİZ cumartesi günü Doğa Derneği, Yavaş Dükkân ve atalık tohumlarla pişirdiği ekmeklerle gönülleri fetheden Sezgice Fırın, hep birlikte Ansera’da nefis bir tadım etkinliği yaptılar. Çoğunlukla Yavaş Dükkân’ın ürünlerinin kullanıldığı tadımlıkları sevgili Sezgi kendi elleriyle hazırladı. Anadolu’da “İş gücü” paylaşımı anlamına “Örfene” zeytinyağlarını mutlaka edinmelisiniz. Yerli susamın atalık lezzetini barındıran tahin... Marmaris’teki yangından sonra kısıtlı üretimi yapılan gerçek çam balı... Diyarbakır’daki Hevsel Bahçeleri’nden Karacadağ pirinç ile mercimek, Doğanşehir’den kuru fasulye ile daha sayamadığım birçok doğal ürün vardı. Benim en çok etkilendiğim ürün ise Seferihisar ve Karaburun civarında yerel keçi sütünden yapılmış beyaz peynir, süzme yoğurt ve lor peynirinin karıştırılarak hazırlandığı “Armola peyniri” oldu. Yunanca’da “katmak, karıştırmak” manasına gelen “Armolagos” kelimesinden türeyen “Armola” keçi derisinden tulumda fermente ediliyor. Kreme yakın kıvamı ile hem sürülebiliyor hem de yemeklere, salatalara katılabiliyor. Mutlaka denemelisiniz.

Haberin Devamı

EL AÇMASI ATALIK ‘KRUVASAN’

Yaşamak... Ama nasıl

SEZGİ’nin pişirdiği, hazırladığı her şey o kadar doğal ve sevgi dolu ki; lezzetin kaçınılmaz olduğunu fırıncı dükkânına girdiğiniz anda anlıyorsunuz. Armola peyniri ile birlikte, Yavaş Dükkân’ın tüm ürünlerinin de satıldığı Sezgice Fırın’ın havası ekmekle, emek kokuyor... Kruvasanı elle yapmanın ne denli zor ve meşakkatli olduğunu biliyorum. Sevgili Sezgi tamamen elle açtığını söyledi. Herkesin laminasyon makinesi alarak seri üretime geçtiği bir dönemde hem işine hem de hazırladığı ürüne saygı duymak, insanın lezzetinin bir göstergesi değil midir? Bence Armola peyniri ile Sezgi’nin kruvasanlarını birlikte deneyin, ikisini de seveceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları