Paylaş
Yaşadığınız anların kıymetini bilememekten çoğalır keşkeler. Kıymet bilmediğiniz o anlar; uyanık bir uyku hali, ölümsüz hissetme sanrısıyla fevrilikten, egolardan beslenerek büyür ve “o anı” unuttururlar. Bir süre sonra uyanıp kendinize geldiğinizde doyasıya değerlendiremediğiniz o anlar dönüşür, “keşke” olurlar. Yürüdüğünüz hedefi kovalarken ardınızda bıraktığınız geçmişin “keşke” lerini de peşinizden sürüklersiniz. Ayaklarınıza dolanırlar çoğu zaman, hatta takılır düşersiniz bazen. Geçmişi sorgulamaya başlarsınız sonra da; o anların farkında olamadığınız için kendinizi suçlarsınız. Suçluluk duygusu ile geçmişe takılı kalır, depresyon haliyle çevrenize verdiğiniz ve vereceğiniz huzursuzluklar kol gezer, iyice yalnızlaşır ve yalnızlaştıkça hayattan uzaklaşırsınız. Gerek var mı bunlara? Hayatın sizi nereye götüreceğini kestiremezsiniz; ölümsüz olduğunuz hissine kapılarak yaşadığınız hayat hiç beklemediğiniz bir anda bitebilir. Yaşadığınız her anı duyumsayarak ve samimiyetle yaşamak; gelecekte muhtemel “keşke” kâbusunu azalttığı gibi “iyi ki” kelimesinin verdiği huzurun hayatınıza katacağı anlamın da farkına varacaksınız. Ne yazık ki, geçmişi geriye saramıyorsunuz, geleceği de göremeyeceğinize göre yapacağınız tek şey kalıyor, o da “şimdi”; sevdiğiniz şeylere ve sevdiklerinize sıkıca sarılmak. Paulo Coelho, Elif isimli kitabında sarılmayı şöyle anlatır; “İnsanlık kadar eski olan bu hareket, iki vücudun kavuşmasından çok daha fazlasını ifade eder. Sarılmanın anlamı şudur; sende bir tehlike sezmiyorum, yanında olmaktan korkmuyorum, rahatlayabilir, kendimi yuvamda hissedebilirim, beni koruyan ve anlayan birisi var. Bizde birine isteyerek her sarıldığımızda ömrümüzün bir gün uzadığına inanılır. Lütfen, şimdi sarıl bana.”
BANGLADEŞ YEMEK GÜNLERİ
Ankara HiltonSA’nın Pandemi dolayısıyla uzun zamandır ara verdiği, Ankara’da elçiliği bulunan ülkelerin geleneksel yemeklerini tanıtım günleri yeniden başladı. Benim de çok önem verdiğim bu etkinliğin yeniden hayata geçmesi, geleneksel yemeklerin yaşam alanı bulması anlamında şahane bir düşünce. Bangladeş’in ülke babası “Bangabandhu”nun yüzüncü doğum yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen bu yemek etkinliğinde; Büyükelçi Mosud Mannan’ın kullandığı “Bir kişinin kalbine giden yol midesinden geçer” deyiminin aslında evrensel bir deyim olduğunun de altı çiziliyor. Basmati pirinci, tavuk veya kuzu etiyle pişirilen bol baharatlı “Biryani” başta olmak üzere; nohut, yumurta ve patetesle hazırlanan “Chotpoti” ,patates, karnabahar, patlıcan gibi sebzelerin baharatlarla haşlanıp, hardal sosla zenginleştirildiği vegan yemek “Chorchori”, yoğurt ve çeşitli baharatların karışımından elde edilip, her yiyeceğin yanında mutlaka tüketilmesi gereken “Borhani” ile süt, peynir, kakule ve safranla pişirilen nefis süngerimsi tatlı “Rasmalai” mutlak tadılması gerekenler. Konuk şefler Mamun Mia ve Habib Mia’nın pişirdiği “Bengali Lezzetler” , Ankara HiltonSa’nın ev sahipliğinde 17-22 kasım arası 19.00-22.30 saatlerinde “Greenhause Restaurant”ta sizleri bekliyor olacak. Sevdiklerinizle gidin.
ANKARA’YA “KEBAP” GELDİ
Ankara’da en çok eksikliğini hissettiğim yiyeceklerin başındaydı “Kebap.” Kebap vardı aslında, iyisi ve güzeli de vardı belki ama doğrusu ve olması gerektiği gibi yapılanına pek rastlamamıştım. Geçtiğimiz ay Oran’daki “One Tower” da açılan Urfalı “Necip Özbek Restaurant”ın açılışına götüren eski dostum sevgili Serdar Ali Somuncu’ya teşekkür borçlanmış oldum. Normalde AVM’lerde açılan restoranlara mesafeli yaklaşırım ancak, Serdar’ın ısrarına yenik düşüşüm, gerçek kebabı da keşfetmeme sebep oluşuyla zafere dönüştü. Böylesini yemediğinizi biliyorum, kebabın Urfa’ya ait olduğuna en az çiğ köfteden emin olduğunuz kadar inanabilirsiniz. Tattığınızda şimdiye kadar kuşbaşı ve tavuk şiş de yemediğinizi varsayacaksınız. Ustabaşı sevgili Selçuk’un Urfa Siverek havasıyla yellediği kebapları yerken iliklerinize kadar lezzetleneceğinizi garanti ederim. Ağzınızı sulandırmak için bu seferlik bu kadar yeter, Necip Özbek’te tatmadığım daha bir sürü Urfa işi var; tattıkça yazmaya devam edip sizleri iştahlandıracağım. İyisi mi siz önce gidin. sevdiklerinizi de yanınıza almayı unutmayın...
“TEŞEKKÜR”
Yaklaşık bir ay önce sevgili kardeşim Metin’in ani bir kalp krizini atlatamayarak, aramızdan ayrılışıyla sarsıldığımız günlerde; bizleri yalnız bırakmayan değerli akraba ve dostlarımızla ayakta durabildik. Aile olarak yaşadığımız kayıpta yanımızda olan, telefonla arayarak, mesaj yollayarak acımıza ortak olan tüm güzel insanlara en derin sevgi, saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Lütfen sevdiklerinize sıkıca sarılın!
Paylaş