Paylaş
Esed kaçtı, rejim düştü ama Suriye kaosa sürüklenmedi. Kısa süre içinde Geçici Yönetim kuruldu. Bu da gösteriyor ki Esed’in devrilmesini organize eden irade, Esed’den sonrasını da planlamış. Bu Colani’nin yapabileceği bir iş değil.
KRİTİK NOKTALAR
Bizim açımızdan 4 nokta çok önemli.
1. Esed’in devrilmesi ve Baas rejiminin sona ermesi.
2. Suriye’nin iç savaş ve kaosa sürüklenmeden geçiş sürecinin başarıyla sağlanması.
3. Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşü.
4. PKK’nın Suriye’den söküp atılması ve sınırımızdaki terör koridorunun güvenlik koridoruna çevrilmesi.
Şimdi bu hedeflere adım adım ilerleniyor. “En büyük zafer savaşılmadan kazanılan zaferdir” denilir. Bu operasyonlar gerçekleştirilirken tek bir Mehmetçik’in burnu kanamadı.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
Sahada Suriye Milli Ordusu savaşıyor. Şehitler veriyorlar. Salı günü PKK-YPG’yi Karakozak’tan temizlerken Süleyman Şah Türbesi’ne çok yaklaştılar. Amaçları Süleyman Şah’a Türk bayrağını çekmekti ancak ABD’nin İHA’ları bir tehdit oluşturdu. Bunun üzerine taktik bir geri çekilme yapıldı. Ama dün itibarıyla operasyon tekrar başladı. Karakozak Köprüsü’nü tutan PKK’lılar imha edildi.
PKK-YPG, Tel Rıfat’tan, Menbiç’ten, Deyrizor’dan çıkarıldı. Sırada Rakka ve Ayn el Arab var. Deyrizor’da Suriye Milli Ordusu’yla birlikte Arap aşiretleri de PKK’ya karşı mücadele etti. Aynı işbirliği Rakka’da da yapılıyor. PKK, Rakka’dan da atılacak.
TERÖR KORİDORU ÇÖKÜYOR
PKK, Ayn el Arab’da ise sıkıştı. Kamışlı’ya kaçmaya başladılar. Ayn el Arab, PKK’dan temizlendikten sonra sıra Kamışlı’ya gelecek. PKK’nın sınırlarımızdan atılması için düğmeye basıldı. İş sadece zaman meselesi. ABD’nin kurduğu PKK-terör koridoru çöküyor.
ABD’YE GÜVENDİLER
PKK sırtını Esed rejimine ve ABD’ye dayamıştı. Ama görüldü ki Esed rejimi de ABD de kendisini kurtaramıyor. PKK, Türkiye’ye karşı hep dış güçlerle işbirliği yaptı. Ama her defasında hüsranı yaşadı. Kandil tercihini hep ABD’den yana yaptı. Öyle ki çözüm sürecinde Öcalan mektup gönderdiğinde Kandil, “Suriye’de tarihi kazanımlar peşindeyiz. Bu süreçte Türkiye ile çözüm olmamalı” diye karşılık vermişti. Savaşı tercih ettiler. Beklediler ki ABD kendilerine Suriye’de devlet kurduracak. ABD de bunun için çalıştı. Ama Türkiye büyük ülke. Erdoğan büyük lider.
BLINKEN’IN GELİŞİ
Bunları yazarken Suriye’deki PKK tehdidinin tamamen ortadan kalktığını savunmuyorum. Sadece moral üstünlük ve saha gücü artık bizde. PKK-YPG çok ağır bir darbe yedi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın apar topar gelmesinin nedeni bu. Gazze’deki katliamı durdurmak yerine “İsrail’e bir Yahudi olarak geldim” diyen, iflas etmiş birisi. Seçimi kaybetmiş bir yönetimin Dışişleri Bakanı. Blinken, 39 gün sonra yok. ABD adına vereceği sözlerin bir kıymeti var mı? ABD şimdiye kadar verdiği sözleri tutmadı. Şimdi de Suriye’deki varlığını korumak ve PKK’yı kurtarmak için geliyorlar. Ama sahadaki üstünlük artık ABD’de değil bizde. ABD’nin yalanlarına karnımız tok.
HILLARY CLINTON-HAKAN FİDAN
Bu noktada tarihi bir anekdotu paylaşmak istiyorum.
2011 yılında, ‘Arap Baharı’nın etkisiyle Suriye’de rejime karşı muhalefetin başladığı günlerde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye’ye gelmişti.
ABD, Esed’i devirmek istiyor, Türkiye ise Suriye’nin kaosa sürüklenmemesi için yumuşak bir geçişi sağlamaya çalışıyordu. O nedenle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan sık sık Suriye’ye gidiyordu. Davutoğlu’nun son görüşmesi Amerikalıları kızdırmıştı. Ankara’ya “Biz Esed’i devirmek istiyoruz. Ama sizin görüşmeleriniz nedeniyle bu süreç uzuyor. Aradan çekilin” mesajını gönderiyorlardı. Böylesine acelesi olan ABD bir anda politika değiştirdi. ABD’nin politikalarında değişikliği Hillary Clinton’un Ankara ziyaretinde öğrenmiş olduk.
HILLARY’NİN SÖZLERİ
Hillary Clinton’un MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmesi sırasında şöyle bir diyalog yaşanmıştı.
Hillary Clinton- Suriye’de ne olacak?
Hakan Fidan- Suriye halkı ne isterse o olacak.
Hillary Clinton- Yani?
Hakan Fidan- Suriye halkı kimi seçerse o yönetecek
Hillary Clinton-Suriyeliler, Müslüman Kardeşleri seçer.
Hakan Fidan- Suriye halkının kimi seçeceğini bilemeyiz.
Hillary Clinton-O durumda Hıristiyanların durumu ne olacak?
Suriye’de 13 yıldır kan akıyorsa, Suriye’de DEAŞ ve PKK varlığı ortaya çıktıysa, Rusya, Suriye’ye davet edildiyse, Suriye bir dönem İran’a teslim edildiyse, sonuç itibarıyla Suriye’de 13 yıldır iç savaş yaşanıyorsa bunun tek sorumlusu ABD’dir.
DEAŞ’I KURDURDU
‘Suriye’de seçimler olursa halk Müslüman Kardeşleri seçer’ diyen Hillary Clinton kim biliyor musunuz? Müslüman olmayanları kesen DEAŞ’ın kurucularından biri. Bunu ben söylemiyorum. ABD Başkanı Trump söylüyor. Trump demedi mi “DEAŞ’ı Obama ve Hillary Clinton kurdurdu” diye.
Suriye halkının iradesiyle Müslüman Kardeşleri seçeceğini bir tehdit olarak gören Hillary Clinton, insanları diri diri yakan DEAŞ’ı kurdurmaktan ise geri durmuyordu.
ABD bu demektir. O nedenle Blinken’ın telaşla Ankara’ya gelmesi bizi aldatmamalı.
Sınırımızda PKK devleti kurdurtmaya çalışan ABD değil mi?
TARİHİ FIRSAT
Suriye’de tarihi bir konjonktür yakalandı. Tarihi bir fırsat penceresi ortaya çıktı. Bu konjonktürü iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Esed rejimi yok, İran yok, Rusya yok. ABD etkili değil. PKK’nın sırtını dayadığı zemin ortadan kalktı. Tarih yüzümüze gülüyor. Bu tür fırsatlar her zaman yakalanmaz. Bu konjonktürü değerlendirip PKK’yı Suriye topraklarından söküp atmamız gerekiyor. Böylece ABD’nin uydu devlet projesini de tarihin çöp sepetine atmış olacağız.
BAHÇELİ’NİN ALKIŞLARI
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, bütçe konuşmasında sorumlu bir siyasetçi profili çizdi. Türkiye’nin izleyeceği barışçıl politikalarla Ortadoğu’da örnek ülke olabileceğini söyledi. Kürtlerin Türkiye için bir tehdit olmadığının altını çizdi. Tuncer Bakırhan birçok insanın altına imzasını atabileceği bir konuşma yaptı.
Bahçeli de onu uzun uzun alkışladı. Bu demektir ‘DEM Parti sen Türkiye Partisi ol, ben de seni alkışlayayım’.
Bu tavrından dolayı ben de MHP Lideri Bahçeli’yi alkışlıyorum.
Paylaş