Paylaş
Bugünlerde en çok kullanılan, revaçta olan kelimelerin başında ‘keşfet’ kelimesi geliyor olsa gerek… ‘Keşif etmek’ten türeyen bir tanım veya kısaltma denebilir. İngilizce’de ‘Discover’ kelimesinin tam karşılığı sayılıyor. Çok sık duyuyordum... Sık duymak beni rahatsız etmedi... Ve hatta yeni neslin sıkça kullandığı ‘Aynen aynen, Yaniii, Zateeen, Günoo’ ve benzeri abuk sabuk vurgulu kelimelerin yerine; bir anlam ve sorgulama ifade eden ‘keşfet’ kelimesini işitmek rahatlatıyordu bile... ‘Keşfet’ anlamı ve çağrıştırdığı duygular açısından meraklı ve öğrenmeye meyilli insanların başvurduğu, duyana gizem hissi veren de bir kelime aslında. Geçenlerde yeni nesil gençlerin sohbetiyle, keşfet kelimesinin günümüzdeki önemini ben de keşfettim desem abes kaçmaz sanırım. ‘Yaaa inanamıyorum... Videom keşfet’e düşmüş...’ cümlesini duyduğumda sizin de tahmin ettiğiniz gibi sosyal medya ile alakalı bir durum olduğunu anladım haliyle... Sosyal medya uygulamalarının neredeyse hepsinde ‘keşfet’ diye videoların yayınlandığı herkese açık kamusal alan varmış... Sosyal medyaya yüklenen herhangi bir video, keşfet alanına girdiğinde sizi takip etmeyen kullanıcılar da video veya gönderinizi görebildiğinden, video izlenme rekorları kırıyormuş... Bu durumda sosyal medya uygulamalarının keşfet bölümlerine bakan biz kullanıcılar da ‘kaşif’ olma şerefine mi erişiyoruz? Bu da ayrı bir soru ya da sorun diyelim… Keşif kelimesini tarih dersinde ‘Kristof Kolomb Amerika’yı keşfetti’ cümlesiyle birlikte öğrendiğimi hatırlıyorum. ‘Keşfetmek’ çok güzel bir duygu… İki parmak hareketiyle ulaşabildiğiniz sanal bir uygulamaya sığdırılamayacak kadar gerçek bir eylem... Heba etmeyiniz... Önce aklınızı keşfedin! Gerisi gelir...
‘ÖZGÜN VE DOĞAL’ DANDELION... LUUM… KÜBRA...
“İşte bu benim için gerçek bir keşif...” dersem lütfen abarttığımı düşünmeyin. ‘Kübra Azer’e sosyal medyanın keşfet bölümünde rastlamadım... Tamamen doğal yollarla elde edilmiş bir keşif diyebilirim... Sevgili Kübra ile ilk tanıştığımda dışarıdan gayet sıradan bir kadın ve anne izlenimi oluşmuştu. Konuştukça dışarıdan gözüken normal kadının, içindeki kişiyle aynı olmadığının farkına varmak şaşırtmadı, çünkü yaptığı işler sıradan işler değildi. Sohbet ilerledikçe Kübra’nın içinden beklediğim gibi bambaşka bir kadın çıkıyordu... Cesur, özgüvenli, yaratıcı ve kendine has bu mimar kadının her yaptığı hayranlık uyandıran cinsten şeylerdi ve etkilenmemek mümkün değildi. Kübra’nın ilk markası, gelinlik ve gelin saçları için kendi elleriyle işlediği tasarım tokalarla, taçlar hazırladığı ‘Dandelion’u neredeyse tüm kadınlar ve gelin adayları biliyor. Bu alanda fenomen hale gelmiş Kübra ve markası ‘Dandelion’un Türkçesi ‘Karahindiba’yı, Egeliler ‘radika otu’ diye bilirler. Çocukluğunuzda kırlarda top şeklindeki çiçeklerine üfürdüğünüzde dağılan pamukçukları hatırlarlarsınız... İşte o kadar hassas bir Kübra…
LUUM VE LUUMONATA
Kübra Azer’in Meksika’daki ormanlarda sadece yürüyerek ulaşılabilen yoga ve meditasyon çadırı ‘Luum Tapınağı’ndan esinlenerek hazırladığı ‘Luum’u keşfedişim ve etkilenişim en az kafenin tarzı kadar doğaldı... Rutin yürüyüşlerimden birinde Nene Hatun Caddesi’nden aşağı salınırken sol tarafta saklanmamış ama saklı gibi duran bahçeye girmenin dayanılmaz isteği kapladı içimi. Yoldan aşağı inen tahta merdivenin başında durup küçücük bahçenin büyük hisler veren görüntüsüne bakarken büyülenmemek elde değildi. Cennet bahçelerine açılan Reyyan kapısındaydım adeta... Çok beklemedim ve indim tabii ki... Bahçede büyülenmiştim, içeriye girdiğimde de aynı duygunun sürmesine çok sevindim zira bahçe ve içerisinin birbirlerine uyumlu tarzları ferahlık vermeye devam ediyordu. Mekân şahaneydi... Çalışanlar, Dicle ile Hasan’ın güler yüzü iştah verici ve davetkârdı... Kahvesi en iyilerden ‘Spada ve Null’un kavurduğu çekirdeklerden yapılıyordu. “Tek porsiyonluk cheesecake’leri bir ablamız yapıyor” dediler; ‘elleri dert görmesin’ demekten başka çare yoktu zira nefisti. En beğendiğim ise yoğunlaştırılmış sütle hazırlanan Brezilya usulü ‘Luumonata’ oldu. Ankara’da başka yerde bulamayacağınız limonatanın içinde Kübra’nın hem sevgisi hem de yaratıcılığı var.
Paylaş