Paylaş
Kütüphaneye girmek için uzun süre kuyrukta bekledi. Onun gibi bekleyen epeyce kalabalık vardı. Nihayet sırası geldiğinde içeri girmeden önce dönüp arkasına baktı... Hedefe ulaşmış olmanın sevinciyle yüzüne oturttuğu gülümsemeyi insanlara nispet olur düşüncesiyle kimseye göstermek istemedi. Yüzünü ekşitip sevincini yutkundu. Birikmiş kalabalığa göz attı. Aralarda bekleyen kedi, köpek gibi evcil hayvanları görmeye alışkındı, sahibiyle gelmiştir diye garipsemedi. Kuyrukta tek başına sıra tutan ayıyı görünce telaşlandı. Ayının bir sahibi olamaz diye düşünse de evcilleşmiş ayıların varlığını duymuştu. Afrika savan fili ile arkasına dizilen boy boy yavrularının görünümleri sevimli olsa da bir kitapta fillerin yavrularının tehlikede olduğunu hissetmesiyle saldırganlaşabileceğini okuduğu geldi aklına. Eğitimli olduklarını düşünüp rahatlamak istedi. Sirklerde eğitimli yabani hayvanlar gördüğünü anımsadı. Yabani ya da evcil fark etmez bu hayvanların kütüphanede ne işleri olabilirdi ki? Okuma yazma bilmeleri mümkün olmadığına göre, “Bu kütüphane hayvan dostu olmalı” dedi kendine. Kuyruğa dikkatle bakınca neredeyse insan yoktu. Olsa olsa insan dostu kütüphane olabilirdi. Hem abuk bir durum da yoktu. Bu yabaniler, kütüphane kurallarına uygun davranıyor, sessizce ve kuyruğu bozmadan bekliyorlardı. Kucağında bebekle bekleyen şempanzeye eşlik eden gözlüklü eşeği de gördü. Robotlar, insanlar kadar ortama çok da aykırıymış gibi gelmedi. Maymun ile robotun birlikte saf tutmasına bir engel olmadığına göre, keyifli havaya kapıldı... “Hayallerine sınır kondurmamıştı.” Rahatladı.
LİMİTSİZ GÖKYÜZÜ SINIRSIZ HAYAL ‘PINAR GARİBAĞAOĞLU’
Mesaj kutuma Artsy’den bir mesaj düşünce heyecanlanıyorum, zira Artsy ve işletmecisi Ece Kaleli’nin etkinliklerine bayılıyorum. Mesajda “Poly: Sky is the limit” diye bir başlık vardı. Meraklanıp soluğu Artsy’de aldım. Giriş holünde seramik görünümlü ancak sonradan polyesterden döküldüğünü öğrendiğim sevimli “Poly” heykeller karşılayınca içim kıpır kıpır oldu. Sevgili Ece beni “Poly”nin yaratıcısı ile tanıştırınca; fillerin sevimliliğin yanına bir de “Zarafet”i eklemem gerektiğini anladım. Beş yıl önce kurumsal hayatı bırakıp sanata katılan Pınar Garibağaoğlu ile sohbete başladığımızda kendinden emin bir tavırla “Ben alaylıyım...” dedi. “Aslen sanatçı değilim, sanat eğitimi de almadım, ancak hayallerime sınır koymamayı öğrendim” derken öz güvenli duruşunu da sezdim. Cümle içinde “Öğrenmek” kelimesini kullanmıştı. “Eğitiminiz olmayabilir ama bir öğreticiniz var demek ki” sorusunu sormamak olmazdı. Cevabı sıra dışıydı... “Oğlum dürttü...” dedi. Oğlu Kuzey henüz beş yaşında olmasına rağmen sorduğu sorularla “Sınırsız hayal” kurabilmeyi öğretmiş annesine. “Çokluk ve bereket” simgeleyen sevimli “Poly” fillerini zihninde canlandırıp tasarlamaya başlamış Pınar Hanım. Poly’leri ben de çok sevdim, 18-28 Şubat arası Artsy Atakule’de izleyebilirsiniz. Gitmişken Poly için özel hazırlanan kokteyli denemeyi unutmayınız.
EN SEVDİĞİM UZAK DOĞULU ‘CHINA BLOOM’ İNCEK’TE
Ankara’da Uzak Doğu mutfağı dendiğinde akla ilk gelenlerin başında, benim de müptelası olduğum “China Bloom” var. Aslına bakarsanız benim ergen çocuklarım benden çok daha fazla müptela. China Bloom aklıma ayda bir geliyorsa, çocukların neredeyse hiç aklından çıkmadığı gibi her fırsatta gitmek istiyorlar. Her istediklerinde götüremesem de ödül niteliğinde götürdüğüm oluyor. İncek’te açılan yeni restoranı duyunca gidip denememek olmazdı tabi ki. “Mayra Çarşı”da açılan “China Bloom” İncek’in ilk Uzak Doğu restoranı olması itibarıyla şimdiden gönüllere yerleşmiş. “Sushi”lerini bayıla bayıla yediğim restoran’ın sushi ustası sevgili Mert ağırladı. Altın sarısı içeceğin yanına uyacak acılı ürün tavsiyesi istedim. Çin mutfağından, içeriğinde acı biber ve yeşil soğan kökü ile lezzetlendirilmiş “King pao” tavukla başladık. Karides tempura, acı hardallı Shangay soslu “Ebi Shangay roll” sushi nefisti. Kore mutfağına has sebze ağırlıklı harç ve kıyma ile hazırlanan mantı “Mandu”, haşlandıktan sonra “Tüil” yöntemiyle kızartılıyor. Kültür, istiridye ve kurutulmuş “Şitaki” mantarıyla hazırlanarak acı yağla lezzetlendirilen dilimlenmiş biftek efsaneydi. İncek’teyseniz şanslısınız. Müptelası olacaksınız.
BİR ANKARA KLASİĞİ ‘ARTANKARA’
Ankara’yla özdeşleşmesinin yanı sıra, Ankara’nın sanatın da başkenti olduğunu kanıtlayan ve 2015 yılından bu yana düzenlen 11. “ARTANKARA” Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı bugün başladı. Her sene yoğun ilgiyle Ankaralı sanatseverlerin akınına uğrayan fuara bu yıl rekor katılım sağlanmış ve fuarın stantları, aşırı ilgi sebebiyle aylar öncesinden tükenmişti. Sanatseverseniz, ATO Congresium’da düzenlenen fuara gitmenizi öneririm.
Paylaş