Algılarımızla oynamayın

"Çoğu insan erdemli olmak yerine, erdemli görünmekle yetinir.” (Cicero)

Haberin Devamı

Önceden insanoğlu kulaktan duyduklarına inanıyor, gözünde canlandırıyor ve hayal gücüne göre tek bir algıya kapılıyordu. Şimdilerde canlandırmasına gerek kalmadı; gözüyle görüp aldanabiliyor. Gösteren sanal algı yaratmakla görenin gözlerinin kamaşmasını istiyor... Oysaki artık ne gören gördüğünden ne de gösteren kendinin ne olduğundan emin olabiliyor. Hayatı algılara, sanrılara yükledik gidiyoruz. Şarkımız da hazır... “Kapıldım gidiyorum algımın rüzgârına...” Sosyal medyaya yansıttığımız sahte kişilikli sanal yaşamımızı artık güncel hayatımızdaki karakterimize de yansıtır olduk. Hangisi doğru, anlamak ve bundan gocunmak ne mümkün... Binbir surat vasfında hem kendimizi hem de çevremizi dolandırıyoruz. Sabah, evden çıkarken giyindiğimiz kombine göre bir kişiliğe bürünüyoruz. Ceket, gravat, kösele ayakkabı; ciddi, güvenilir havaya sokuyor, bir anda güven veren bir karakterimiz oluyor. Aynı günün akşamı, bohem, ikinci el ya da vintage kıyafetlerle görünümümüze entelektüel hava kazandırıp sabahki kendimize bile yabancılaşabiliyoruz. Kadınlar için de aşağı yukarı benzer kombinler ve muhtemelen aynı sonuçları sıralayabiliriz. Uzun uzadıya bir gönül bağı kuramamanın sıkıntısını yaşıyorum... İçim birilerine açılmak, dertleşmek istiyor, açılamıyorum. Çevremdeki herkes o kadar samimi gözüküyor ki aynısını gösterememekten ürküyorum... Etrafımdakiler öylesine içten ki, kendi içtenliğimden şüphe eder oldum... Size samimi bir soru sorsam aynı samimiyetle cevap verir misiniz emin değilim... Soru çok basit ancak kabullenmesi zor cinsten... Kaç kişisiniz? Ya da kaç kişiliksiniz? Lütfen algılarımızla oynamayın...

Haberin Devamı

BEYPAZARI ‘FİŞEK BAYRAMI’

Algılarımızla oynamayın

“Fişek” ya da “Torpil Bayramı”nın önceden söylentisini dahi duymamıştım... Biraz araştırınca bu durumun tamamen Beypazarı’na has lokal bir kutlama olduğunu öğrendim. “Namaz Bayramı” olarak da adlandırılıyor ve her yıl Recep ayının ilk cuma gecesi, üç ayların müjdecisi olduğu bilinen Regaip Kandili’nde kutlanıyor. Geleneksel kültür merakımı gidermek için Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ile Beypazarı Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği şenliğe katılmak için ABB’nin önündeki sevimli kedi heykellerinin yamacında bekleyen minibüse bindim. Belediyeden sevgili Aleyna eşliğinde Beypazarı’na geldik... Tarihi kentin sokaklarında gezinirken, soğuk hava nedeniyle kurulan ocaklardaki odun alevlerinin sıcak görüntüsü içimizi ısıtmaya yetmedi, haliyle ocaklara yanaştık... Tarhana çorbası, Beypazarı güveci, sarma ve 80 katlı baklava yedikten sonra meydana geldik.

Haberin Devamı

Algılarımızla oynamayın

Geldik gelmesine ama yerimizde durmak ne mümkün. Her yerden patlama sesleri geliyor. Eskiden, eski evlerin cümle ya da mahzen kapısı anahtarlarına barut doldurur gürültülü patlamalar yapar, yaktıkları “geven otu” ile ortama farklı bir görsellik katarlarmış. Şimdilerde havai fişek, çatapat, maytap, kız kaçıran vs., alışık olmayanların aklını kaçırmasına yetiyor. Neyse ki Mansur Başkan konuşmaya başladığında seslere ara verildi de rahatladık biraz. “Bu geleneksel şenliğin dünyada eşi benzeri yok” dedi Mansur Yavaş. Yüz küsur yıldır gelenekselleşen şenlikle ilgili UNESCO’nun Somut Olmayan Kültür Varlıkları Listesi için girişimlerde bulunulduğunu ilave etti. Hep birlikte Hıdırlık Tepesi’ne çıkıp şahane kent manzarası eşliğinde havai fişek gösterisini izledik. Bir dahakine sizi de bekleriz.

Haberin Devamı

MUTFAĞIN EDEBİYATÇISI ‘ELİFSU KUŞOĞLU’

Algılarımızla oynamayın

Algılarımızla oynamayın

Edebiyatın bir mutfağı olduğu gibi, elbette ki mutfağın da bir edebiyatı var. 4 Ocak Cumartesi kitabımın imza günü için gerçekleştirdiğimiz söyleşide deneyimli edebiyatçılar Adnan Özer ve Mehmet Can Doğan’la mutfağın edebiyatla ilişkisini enine boyuna konuşmuştuk. Çok leziz ve doyurucu bir söyleşi olduğunu söyleyebilirim. Tesadüf bu ya, bu hafta yazmak için planladığım Ayrancı, Güvenlik Caddesi’nde yeni açılan “Meze12” isimli dükkânın kurucusu ve sevgili şefi “Elifsu Kuşoğlu” da aslında Türk dili ve edebiyatı mezunu bir edebiyatçı. Bunu duyunca önce şaşırdım, sonra çok sevindim. Sevincimin sebebi edebiyatın yemekle hemhal olması ve ortaya çıkması muhtemel damak tadı ile nefis lezzetiydi. Edebiyat terbiyesi almış bir zihnin okuduğu ya da yazdığı bir metinde gözettiği dengenin aynısını yemek pişirirken de dikkat edeceği en önemli unsur olduğunu biliyorum. Tadına baktığım mezelerde bu dengeyi ve yaratıcılığı gördüm. Geçen yıl katıldığı Masterchef yarışmasında ilk turu geçtiği ve kendi yarattığı enginar, mango, çıtır badem ve basmati pirinçle hazırladığı salatası nefis bir uyumla damağınıza değiyor. Meksika fasulyesi, jalepeno ile midyenin birlikte harmanlandığı mezeyi de çok sevdim. Mezelere de mutfağın edebiyatçısı sevgili Elifsu’ya da bayıldım. Mutlaka gidin.

Yazarın Tüm Yazıları