O tarihlerde, bu işi dünyada sadece 4 kadın yapıyormuş. Aynı yıl, o dönem Hürriyet Gazetesi’nin sahibi olan Erol Simavi vasıtasıyla Petro Şenol’la tanışmış ve bir yıl sonra evlenmiş. Türkiye’de giyim konusunda o dönem en büyük eksikliğin büyük beden kıyafetlerin bulunamaması, sevgili Christine’yi bu işe yöneltmiş. Christine Şenol, 1987 yılında kurduğu büyük beden giyim markası Christine Cotton Club-C.C.C. ile büyük beden denilince akla ilk gelen isimlerden biri haline geldi. Günümüz dünyasının hızlı yaşam temposunda şıklığı ve rahatlığı aynı anda yaşamak isteyen, modayı ve stilini kendine özgü yorumlamayı seven kadınlara özel koleksiyonlar hazırlıyor. Markasını genç fikirlere devretmek isteyen Christine ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Türkiye’ye geldiğinizde moda yolculuğunuz nasıl başladı?
80’lerde hiç bir konfeksiyon yoktu, özelikle çocuklar için. Hobi olarak, bir atölyede oğluma eşofman, kendime de yazlık mont yaptırdım. Sonra arkadaşım gördü, bana kendi çocuklarına da yapmam için sipariş verdi. Ve başka arkadaşlarım, onların çocukları derken farklı model ve kumaşlara ilgim arttı. İstediğim joggingi bulamayınca haydi iş başına diyerek ilk önce kadife kumaşla başladım, onada ilgi çok olunca, herkese sordum, herkes istedi. Bu sefer kadife kumaşa yöneldim. Çok özel bir kadife örme firma ile anlaştım, sonunda ‘Christine kadife’ olarak bu işe giriştim. Ve Christine Cotton Club-CCC markamı kurdum. İstek üzerine büyük ve rahat bedenlere geçtim. 40 yılık bir yolculuktan sonra çok değerli bir marka oluşturdum. Ama, artık şimdi zamanı geldi, bu pırlanta markayı daha büyük noktaları taşıyabilecek profesyonel ellere teslim etmek istiyorum.
İstanbul sizin için ne ifade ediyor?
Tarih ve dünyanın tam ortası, her şey burada oldu ve geçti. 10 bin senelik zengin bir varlık. Cıvıl cıvıl yaşayan hayat dolu bir şehir, çok büyüyen bir dünya şehri. Trafik herkesi yorsa da vazgeçilmez bir şehir benim için.
Büyük beden ürünlerinizin çok ilgi gördüğünü biliyorum. Türkiye’de kadınlar bedenlerine göre giyiniyor mu?
STİL, SADECE DIŞ GÖRÜNÜŞ DEĞİL HAYATA BAKIŞLA DA İLGİLİ
Televizyon ekranlarının güler yüzlü, güzel sesli sunucusu. Hafta içi her gün TV 360’da “Ben Anneyim” adlı programı ile izleyici karşısına çıkıyor. Hayata bakışını, yüksek enerjisini kıyafetlerine de taşıyan biri. Programına konuk olduğumda, kendisi bana sorular sormuştu. Kuliste ise rolleri değiştirdik ve sevgili Selda Hasret Arslan’la “sitil ve moda” üzerine oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
1- Stili nasıl yorumlarsınız? Stil misiniz?
Stil sahibi kadını yüz metreden tanırım ama stil sahibi miyim bilmiyorum. Bir tarzım var elbet. Ama bir kadının etrafa yaydığı enerji ve giydikleri örtüştüğünde stil sahibi göründüğünü düşünüyorum. Dolayısı ile ruhen uyuşmadığım hiçbir şeyi giymek istemem. Stil, sadece dış görünüş değil hayata bakışla da ilgili bence.
Işıldayan parıldayan her şeye karşı olan ilgisi, onu takı tasarım yolculuğuna doğru çıkardı ve Ayshe Dia markasını kurdu. Üretim başladı... Ve Londra’ya ihraç etmeye başlanarak bugünlere geldi. Takıları gerçekten, takınca fark ediliyor. “Takı kadını tamamlar ve tanımlar. Ne taktığınız sizinle ilgili birçok bilgi verir” diyor Ayşe Bucak. Güzel sohbetimizi keyifle okumanız dileğiyle.
1-Sizin hikâyeniz nasıl oluştu?
Hikâyemin temelleri, annemin şık takı kutuları ve içlerindeki takılarına olan hayranlığımla başladı. Onlara bakmak, dokunmak ve annem onları taktığında hissettiğim olumlu duygular bugünlerin temeliymiş.
Takının kadını tamamlayan ve tanımlayan etkisini, çok erken yaşlarda fark etmiş olmamın etkisiyle, o zamanlardan beri öncelikli ilgi alanım ve alışveriş sebebim oldu.
Bir şeye bu kadar sevgiyle ve istikrarla meraklı olunca, zamanla kendinize özgü bir lezzet de geliştiriyorsunuz. Taktığım takılar mutlaka fark edilir, beğenilir ve sorulurdu. Bir gün Londra’da bir dostum, ‘Yeter ya bize de yap, biz de takalım bu güzelliklerden’ deyince başladı Ayshe Dia. Üretim başladı, markalaştık, Londra’ya ihraç etmeye başladık, bugünlere geldik.
2-Diğer tasarımlardan farkınız nedir?
Takı kadını tamamlar ve tanımlar. Ne taktığınız sizinle ilgili birçok bilgi verir. Bu seçim önemli bir seçimdir. Bundan hareketle benim tasarımlarım takana kendisini özel, iyi hissettiren, onu farklı bir ruh haline geçiren ve diğerleri tarafından da mutlaka fark edilen tasarımlardır. Benim koleksiyonumdan bir parçayı alın ve takın, göreceksiniz, mutlaka fark edenler, soranlar, yorum yapanlar, iltifat edenler olacaktır. Bizde işçilik ve malzeme de en kalitelisindendir çünkü her kadın bu kaliteyi hak eder. Bir de yaptığın işe sevgi katınca fark mutlaka hissedilir.
3-Bu yaz nasıl takılar trend?
Kısa bir süre gazetecilik yaptıktan sonra içindeki sese kulak verip modaya yönelen usta modacı, çok sevdiği Ankara’da da birbirinden güzel defilelere imza atmış biri.
Onu özel kılan özelliklerinden biri de, “sosyal sorumluluk proje aşığı” olması.
“Moda, insana yakışan değildir. İnsan, modasını vücudunu tanıyarak ona göre renk tonlamalarını bilerek yakıştırandır” diyen Mehmet Köymen’le, stil ve moda üzerine konuştuk.
1-Modayı nasıl yorumlarsınız?
Bir çok ünlü ismin üzerinde onun tasarımlarını görebilirsiniz. “Uzak Doğu seyahatinde gördüğüm çiçek, bana bir mont olarak dönebiliyor. Şehirli, güçlü, stil sahibi ve cesur bir kadın tasarlıyorum hep” diyor. Sevgili Esra Gürses ile keyifli bir sohbet oldu.
Esra Gürses modayı nasıl yorumlar?
Bence moda kitlesel beğenilerle şekillenen bir kavram olduğu için sosyolojik bir olay. Kültürel dinamikler üzerinden, genel trend eğilimlerini inceleyip, tasarım içgüdüme hitap eden başlığı seçerek odaklanıyorum. Bazen bir uzakdoğu seyahatinde gördüğüm çiçek, bana bir mont olarak dönebiliyor. Algımı tasarım anlamında besleyecek seyahatler, moda kültürünü yorumlamamda etkin rol oynuyor.
Moda yolculuğunuz nasıl başladı?
Moda, sanat olmasa da bir içgüdü işi. İktisat alanında akademik eğitim alsam da, öğrencilik yıllarımdan itibaren hep modaya ilgi duyan biriydim. İlk olarak aksesuar tasarlayıp öğrenci harçlığımı çıkarıyordum. Sonrasında bu üretim yetmemeye başladı. O aksesuarı takan kadını giydirmek de istedim. Biraz idealist bir yapım olduğu için, teorik ve pratik bilgiye aynı anda hakim olmadan bir işe kalkışmayı göze alamadım. Özel bir moda okulundan aldığım eğitimler sonrası kendi adıma bir koleksiyon hazırladım. Önce yavaş yavaş başlayan yolculuk, bir showroom oluşturarak devam etmemi gerektirdi. Tasarımlar beğenilip rağbet görünce, markalaşma sürecim doğal seleksiyonda oluştu.
Sizin tasarımlarınızı ünlü isimlerden kimler giyiyor? Ve dünya yıldızlarından kimlerin giymesini istersiniz?
Markamın bilinirliğinde ünlü isimlerin tasarımlarımı kullanması bana çok destek olan bir durum. Ajda Pekkan, Deniz Akkaya, Dilan Çiçek Deniz, Özge Ulusoy, Damla Colbay gibi isimler kişisel gardıroplarında koleksiyonuma yer verirken, Bade İşçil, Şevval Sam, Aybüke Pusat, Demet Özdemir gibi isimler yer aldıkları projelerde sıklıkla tasarımlarımı kullandılar. Benim için ezberbozan celebrity çalışması, kişisel olarak da hayranlıkla takip ettiğim Mabel Matiz’le çalışmamdır. Erkek tasarımı yapmak, beni ilk etapta zorladı. Fakat ortak dil geliştirip, sanatçının duruşuna hakim olduğunuzda iş çözülüyor. Dünya klasmanında bir star düşününce beni en çok heyecanlandıran isim Lady Gaga ve Kendall Jenner. Umarım bir gün çalışma fırsatı yakalarız.
Tasarımlarınızın farkı nedir? Nasıl kumaşlar tercih ediyorsunuz?
Umay Villa... ‘Pilates ve detoks’ denince akla gelen ilk isimlerden biri.
Ve tabii, ünlülerin de ‘pilates ve detoks uzmanı.’
“Yağ oranınızı düşürüp, kas oranınızı artırın” dediği ‘5 GÜNDE -3 KG DETOKSLARI’ adlı kitabı çok ses getirdi.
Her şeyden önce çok başarılı ve disiplinli. Stil sahibi güzel de bir kadın.
Tüm bunlar bir yerde toplanınca, sevgili Umay Villa’ya “Acaba hangi 5 soruyu sorsam” diye bir hayli düşündüm.
Pilates, detoks, sağlıklı zayıflama derken stil ve modayı da konuştuk.
Sağlıklı beslenme, sağlıklı güzellik, sağlıklı fit görünüm... Tüm bunlar nasıl başarılır?
Peki yaz mevsiminde neler giyeceğiz. Stil sahibi ve etkileyici bir görünüm kazanmak için doğru kıyafetleri seçmek şart. Yaz sezonunda trend parçalarla taze ve havalı bir giyim tarzı benimseyebilirsiniz. Yaz mevsiminde hem şık hem rahat ve zarif görünmenizi sağlayacak detaylar önemli. Yaza 9 stil ipucuyla girmeye ne dersiniz?
1-Geniş ve uzun manşetler.
2-Omuz açıkta kalacak üstler.
3-Hacimli büyük kollar. (Kol uçlarında renkli fiyonklar)
4-Belde dekolte. (Vücuduna güvenenler için)
5-Pantolon paçalarında bağlama detayları veya paçalar lastikli.
6-Pantolon paçalarında önde yırtmaçlar. (Özellikle dar paçalar)
7- Rugan devam.
O, ‘halkla ilişkiler’ mesleğini Türkiye’ye getiren ve kabul ettiren...
Bu mesleğe profesyonellik ve saygınlık kazandıran...
Birçok uluslararası platformda Türkiye’nin adını duyuran...
Ve.
Kendini mesleğine adamış bir duayen.
O bir okul, o bir efsane, o bir yaşam, o bir tarih...
Kısacası.