Paylaş
ÖNCEKİ gün Gaziosmanpaşa'da bir düğünde meydana gelen ‘‘halayın başını kim çekecek?'' kavgası beni çok şaşırttı. Ortada tek bir kurşun bile yoktu! Taraflar düğünün ertesi günü taş, sopa ve yumrukla konuşmuşlardı!
Normalde o düğünde çeşitli otomatik silahlar, pompalı tüfekler bulunması ve düğünün ertesi günü mahalle halkının halay çekenlerin cenazesinde yeniden buluşarak ağlayıp dövünmesi gerekirdi.
Çünkü kız verme, asker uğurlama ve maç alma gibi olayların havaya şarjör boşaltma ile kutlanması örf ve adetlerimiz arasına girdi.
Bu yüzden, televizyon yorumcularının bir maç öncesinde ‘‘Lütfen sayın seyirciler, üzücü olaylar olmasın!'' şeklindeki kibar uyarıları beni güldürüyor. Açık açık ‘‘Sakın maçtan sonra havaya ateş açmayın!'' diyemiyorlar. Şarjör boşaltırken insanların ölmesi, mahrem bir konuymuş gibi ‘‘üzücü olay'' oluyor.
Bazı radikaller, asker uğurlama törenlerindeki kurşun yağmurunu eleştirmeye bile daha yeni yeni cesaret ediyor.
Bütün bunlar, havaya ateş açmanın örf ve adet olduğunu gösteriyor.
Örf ve adetleri eleştirmek kimin haddine düşmüş!
Onlar, ne olurlarsa olsunlar iyidirler ve korunmalıdırlar.
Bu yüzden halay kavgasına karışanları kınıyorum.
Paylaş