Paylaş
Önceki gün öğleden sonraydı. Gazete koridorlarında insanlar birbirlerine rastladıkça duruyor, birkaç saat önce aramızdan ayrılan Kemal Diyarbekir'i konuşuyordu.
Sonra birden, nasıl oldu bilmiyorum, o kahrolası mesleki refleks olsa gerek, İstihbarat Servisi'ndeki arkadaşlarımızla konuşurken akşam Beyoğlu Belediyesi'nde yapılacak olan toplantıyı hatırladık: Peki şimdi kim gidecek toplantıya, kim haberini yazacak, kim fotoğraflarını çekecek?
Bu bana o kadar kötü geldi ki...
Aramızdan birinin, omuzunda fotoğraf makinesiyle geçen yarım asırlık bir ömre o koşturmanın tam ortasında böyle aniden nokta koyması.
Gazetecilerin (diğer herkes gibi) kolaylıkla baştan çıktıkları bir ortamda neredeyse aykırı kaçan, katıksız dürüstlüğü.
Tesadüfen o son nefesini verdiği dakikalarda sayfaya yerleştirdiğimiz Ceneviz Kalesi'yle ilgili son haberi.
İşte bütün bunlar bana o kadar kötü geldi ki...
Allah rahmet eylesin. Allah, eşine, ikisi de henüz eğitimlerini sürdüren oğluyla kızına sabır, cesaret ve hayata devam etme gücü versin.
İstanbul gibi İstanbul
Geçen sonbaharda İçişleri Bakanlığı ile Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği bir protokol imzaladı. Bilim adamlarının ağırlıkta olduğu bir yönlendirme grubu, İstanbul için yeni bir yönetim modeli oluşturulması için harekete geçti.
O sıralarda medyada ‘‘Tantan'ın İstanbul projesi’’ olarak çok sözü edilen çalışma, aradan geçen aylar içinde ilerledi. İsmi ‘‘İstanbul Gibi İstanbul’’ oldu.
Yönlendirme Kurulu, bir yandan kendisi çalışarak, bir yandan da çeşitli kuruluşların, meslek gruplarının görüşlerini alarak belli bir aşamaya geldi. Yarın İTÜ'nün Ayazağa'daki kampüsünde geniş bir toplantı yaparak vardığı noktayı anlatacak ve katılanlara ilginç bir anket uygulayacak.
Toplantıya İstanbul milletvekilleri, siyasi partilerin il başkanları, belediye başkanları, çevre il valileri, kaymakamlar, emniyet ve jandarma yetkilileri, belediye meclisi ve il genel meclisi üyeleri, ilgili sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları, 960 muhtar, üniversite temsilcileri, eski belediye başkanları, Büyükşehir belediyesi yöneticileri ve teknik yöneticileri, İMKB ve SPK gibi kuruluşların temsilcileri davetli.
Bütün bu insanların tek bir ortak noktası var: Hiçbiri, karar verici ve uygulayıcı olarak içinde yer aldıkları bugünkü sistemden memnun değiller! Aralarından birinin bile çıkıp ‘‘şu anda İstanbul çok iyi yönetiliyor, hiçbir şey değiştirilmesin’’ diyeceğini sanmam.
Bu ortak noktanın, böyle bir proje için önemli bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. İstanbul'u yaşamamızı zorlaştıran değil kolaylaştıran, önümüzü tıkayan değil açan bir yönetim biçimine kavuşturmak da bize düşüyor.
Yoksa İstanbul gibi bir İstanbul'a hiç kavuşamayız.
Paylaş