Paylaş
17 Ağustos'tan sonra yerbilimi keşfettik ve uzmanlara yarı-ilah muamelesi yaptık.
Onların da bizden olduğunu unuttuk. Aralarında şarlatanı, gerçek bilim adamı vardı, paraya düşkün olanı, olmayanı vardı.
Şimdi, bazılarının depremden önce, baskı altında ya da para karşılığı gerçeklere uymayan zemin raporları verdiğine ilişkin öyle çok dedikodu dolaşıyor ki ortalıkta! Bunların çoğu herhalde yalan ya da iftira. Ama gerçekten kötü niyet ya da ihmal olamaz mı?
Evet, olabilir.
Deprem riskini bütün toplum, 17 Ağustos'a kadar nasıl gözardı ettiyse, onlar da gözardı etmiş olamazlar mı?
Evet, olabilirler! Çünkü bu ‘‘bilmiyormuş gibi yapma'' tavrı, bilgi eksikliğinden değil, toplumsal bir psikolojiden kaynaklanıyor.
Marmara'da ciddi deprem ihtimalinin çok yüksek olduğunu teorik olarak gayet iyi bilen bir deprembilimci, 17 Ağustos'a kadar tipik bir Türk gibi davranmış olabilir.
Çünkü ne yazık ki bir Batılı mantığıyla bildiği bir tehlikeye karşı bütün vücuduyla reaksiyon gösterirken, bir Doğulu, mantığıyla bildiği bir tehlikeye karşı inanmayı reddeden kalbiyle reaksiyon gösterebiliyor.
17 Ağustos'dan önce, ‘‘Ne olacak canım! Bir şey olmaz nasılsa! Ben bu rapora imza atayım, paramı alayım'' diyerek kendini rahatlatan bir yerbilimci tipi, bana hiç de aykırı gelmiyor.
Beyoğlu Boğaz ilçesi
Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş Konfüçyus'un bir sözünü aktardı: ‘‘Yakın kolay, uzak zor idare edilir.''
Kadir Topbaş'ın ailesi İstiklal Caddesi'ndeki Saray Muhallebicisi'nin sahibi. Yani o bu ilçeden yetişmiş. Sorunlarını yakından biliyor.
Başkan, Beyoğlu'nun bir kıyı ilçesi olduğunu hatırlattı. Beyoğlu’nun sadece Haliç'e değil, Boğaz'a da kıyısı var. Ama halk, bölgesini bir Boğaziçi beldesi olarak düşünmüyor bile.
Çünkü Beyoğlu'nun Boğaz'a bakan bölgesinde yaşayanların denizle bağlantısı yok. Başkan şunları söylüyor:
‘‘Dolmabahçe'den Karaköy'e uzanan cadde bir transit yolu haline gelmiş, halkı sahilden koparmış. Bu bölgede deniz kenarı depo ve antrepolarla dolu, halka kapalı. Turizm bölgesi ilan edilen bu bölgede rıhtım görevini yapsın, ama depolar otele dönüştürülmesin. Deniz kenarı halka açılsın.''
Beyoğlu halkının Boğaz'dan yararlanmaya hakkı var.
Paylaş