Paylaş
Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede, yerbilim ve deprembilim alanında uzman insanların çok olması, bu mesleklerden iyi para kazanılması gayet normal değil mi?
Ancak son büyük depreme kadar durum hiç böyle değildi.
Marmara depreminden sonra toplumca bu bilim ve meslek dallarını keşfettik. Galiba onlar da kendi kendilerini keşfettiler.
Birden, örneğin jeoloji mühendisliği gibi bir dal aranır bir meslek haline geldi. Çünkü Bayındırlık Bakanlığı tarafından ‘‘orta hasar’’ tespiti yapılmış bütün binalar onarılacak, her bir bina için de bir zemin etüdü yapılacaktı. Bu jeoloji mühendislerine yeni bir alan açtı.
Diplomasını çekmeceye kaldırmış, başka işlerde çalışmak zorunda kalmış birçok jeoloji mühendisi tekrar mesleğe döndü.
Jeoloji Mühendisleri Odası da canlandı. Para kaynakları arttı.
Buna hiç bir itirazım yok. Ama arkadaşımız Sevinç Yavuz'un haberinde bir nokta dikkatimi çekti ve aklımı feci halde karıştırdı.
Binalar için yapılan zemin etüdlerine, Jeoloji Mühendisleri Odası'nın onay vermesi gerekiyormuş. Belediyeler böyle istiyormuş. Çok iyi.
Peki bu onay hangi yöntemle, kimler tarafından veriliyor?
Bunu anlayamadım. Çünkü Oda yönetiminde, kendisi de zemin etüdü yapan şirket sahibi jeoloji mühendisleri olabiliyor. Bunlar hem zemin etüdünü yapıp, hem de bu etüdlere onay mı veriyorlar?
Yoksa Oda tarafından verilen onay anlamsız bir formalite, bir mühürden mi ibaret?
Bir süre önce çıkarılan Yapı Denetim Yasası, Mimar ve Mühendis Odaları Birliği tarafından sert bir şekilde eleştirilmişti. Denetimin özel sektöre devredilmesinin çok kötü olduğu söylenmişti.
Ama Yapı Denetim Yasası'nda bile, hiç değilse, inşaat denetimi yapacak şirketlerin inşaat yapması yasaklanmış durumda.
Peki zemin etüdlerine onay veren Jeoloji Mühendisleri Odası'nda bu onayı verecek kişilerin aynı zamanda zemin etüdü yapan şirketlerin sahibi olmasında (olabilmesinde) acaba bir tuhaflık yok mu?
Meslek odaları, bu tür onay ve vize işlemlerinde nasıl bir yöntem izliyor? Jeoloji Mühendisleri Odası nasıl bir yöntem izliyor?
Dedim ya, aklım karıştı. Özel şirketlere güvenmeyelim, anladım da, odalara niye güvenelim?
Para ve insan bir noktada buluştuğunda, bu nokta ister oda, ister şirket olsun, ne farkeder? Suiistimali önleyecek mekanizmalar gerekir.
Paylaş