Paylaş
ANKARA Belediye Başkanı, Ankara'nın Hitit güneşi olan amblemini İstanbul'unkine benzer, üzerinde bir cami olan bir başka amblemle değiştirmek için uğraşıyor. Herkes bunu tartışıyor.
Doğan Hızlan, dün Hürriyet'teki yazısında camilerin İstanbul'un sembolü olduğunu, Ankara'nın bu konuda bizim şehirle yarışamayacağını belirtti.
(Bence Ankara'nın bizim şehirle yarışacak tek bir özelliği bile yok. Bu yüzden Hitit güneşi çok yerinde bir seçim. İlk anda başkentin Hitit güneşiyle olan ilgisini anlamak kolay değil. Önce Hititlerin, Sümerlerin ve diğerlerinin bizim atalarımız olduğunu iddia eden Türk Tarih Tezi devrinden kalma lise tarih kitaplarını çok iyi okuyun. Sonra da bu şehirde Hititler'den bu yana hiç bir olay olmadığını, kasabanın Şubbiluliuma ve Putuhepa'nın bıraktığı yerde otladığını kabul edin. Ankara'nın başka bir ambleme ihtiyaç duymadığını anlayacaksınız. Ama neyse. Girmeyelim biz Ankara'nın bu karışık işlerine, ince siyasetlerine!)
Doğan Hızlan'ın camilerle ilgili yazdıklarını ise biraz ‘‘demode’’ buldum. Doğan Bey İstanbul'un ne kadar değişken, hareketli ve çağdaş bir şehir olduğunu bir an için unutmuş.
Öyle bir şehir ki, bir yazar bir yazı yazana kadar siluet değiştiriyor.
Dinamik erkek, oynak kadın.
Belki eskiden, Salacak ya da Galata'dan tarihi yarımadadaki o zarif minareler ve kubbeler zincirine bakmak ve ‘‘İşte İstanbul!’’ demek mümkündü. Ya da Cihangir'den bir gurup vakti fakir Üsküdar'ın ışıklarını seyredebilirdiniz.
Ama geçti o günler.
Şimdi parıl parıl beş yıldızlı oteller, kuleler, ikileyen, üçleyen, dörtleyen köprüler devri.
İstanbul'un siluetine son zamanlarda öyle önemli katkılar var ki, bu şehrin ambleminin de değişme vakti çoktan geldi.
İçişleri Bakanı izin versin, grafik yarışması açılsın, referandum yapılsın.
Ve bu her 10 yılda bir tekrarlansın.
Paylaş