Tanrı’nın parçacığını ilk önce kim bulacak, Amerika mı Avrupa mı

Fizikçilerimizi kaybedeli yarın tam bir yıl olacak. Engin Hoca ve beş meslektaşı, geçen yıl Isparta’daki uçak kazasında aramızdan ayrıldıktan sonra, onların da dahil olduğu CERN’deki büyük çarpıştırma deneyi başladı.

Evreni oluşturan Higgs parçacığını arıyorlardı ama, arıza yüzünden deney durdu. Higgs parçacığı sadece orada aranmıyor. ABD’deki yüksek enerji laboratuvarı Fermi’deki parçacık fizikçileri de arıyor. Onların parçacık çarpıştırıcısının adı "Tevatron". Dünyadaki en yüksek enerjili proton-anti proton çarpıştırıcısı. Kısa adıyla Fermilab, ABD’nin yeni başkanı seçilen Barack Obama’nın, senatör olarak temsil ettiği Illinois’de bulunuyor. Bush yönetimi, bu yıl Fermilab’ın bütçesinden 22 milyon dolar kesmeye kalkışınca Obama çok mücadele etti ve federal ödenek kurtuldu. Şimdi Fermilab’daki fizikçilerin Higgs parçacığını bulma umutları tazelendi. Artık Obama sayesinde bütçe sıkıntısı çekmeyeceklerini düşünüyorlar. Bir de belgeselleri çekildi; Atom Smashers. Sadece fizikçi olarak değil insan yönleriyle tanıtılıyor Fermi fizikçileri. Aralarında rock grubunda çalanlar, yeni anne olanlar var.

Boğaziçi Üniversitesi parçacık fizikçisi Prof. Dr. Engin Arık, ölümünden sonra çok konuşuldu. Özellikle de komplo teorileri bağlamında.

Engin Hoca, CERN’deki büyük çarpıştırma projesinin ATLAS deneyi safhasında çalışıyordu.

Hocayla geçen yıl yaptığımız röportajda, Melekler ve Şeytanlar muhabbetine de girmiştik. CERN’deki deneyle başlayan entrika romanını sevmişti hoca. İnsanların bilime ilgi duymasına vesile olur diye.

Ayrıca Türkiye’deki bor madenlerinde büyük cevher yattığını da söylüyordu.

İşte komplo teorileri böyle beslendi ve Isparta’daki kaza, "esrarengiz uçak kazası" haline geldi.

Engin Hoca kamuoyunca ölümünden sonra tanındı. Bazı bilim insanları ise ölümünden önce tanınıyor.

Mesela, ABD’nin Illinois eyaletindeki Fermi Laboratuvarı’nın parçacık fizikçileri. Halk onları daha yakından tanısın diye belgeselleri çekildi. The Atom Smashers, yani Atomu Parçalayanlar adıyla. Film geçen hafta PBS kanalında gösterildi.

Filmin bütününü görmedim ama, parçalarını izledim. Atomların dünyasındaki fizikçileri yeryüzüne, gerçek hayata indiriyor. Tevatron çarpıştırıcı üzerinde son bir yıllık çalışmaları gösteriliyor. Onlar da Büyük Patlama’da evrendeki simetriyi oluşturduğu varsayılan Higgs parçacığını arıyorlar. Aynı İsviçre’deki CERN laboratuvarında olduğu gibi. CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) bu filmde sahne arkası karakter pozisyonunda. Fermilab’da dijital bir saat var. LHC deneyi için geri sayımı gösteriyor.

Biliyorsunuz LHC deneyi geçen eylülde büyük tantanayla başladı ve arıza nedeniyle yarıda kaldı. Bir kaza yüzünden LHC’nin dev mıknatısları hasar gördü. Deney seneye yeniden başlayacak.

Acaba Fermilab, Tanrı’nın parçacığını Avrupa’dan önce bulur mu? Ya ölümcül bir bütçe kısıntısı, yeraltındaki deneyi yeraltına gömerse? İşte filmin odak noktasında bu gerilim var.

Bütçe kesintisi korkusu boşuna değil. Bush Yönetimi, Fermi’nin bu yılki bütçesinde 2007’ye göre 22 milyon dolarlık kısıntıya gitme kararı aldı. Bunun üzerine Fermilab’da projeler durduruldu ve 200 kişinin işten çıkarılması için plan hazırlandı. İşte bu aşamada Illinois senatörleri Barack Obama ve Dick Durbin devreye girdi. Washington’da mücadele verip bütçeyi kurtardılar. Bush, geçen 30 Haziran’da yüksek enerji çalışmaları için 62.5 milyon dolarlık ek bütçeyi onayladı. Bu ek ödenekten gereken payı alan Fermilab’da projeler geri döndü ve bayram havası esti. Laboratuvar Direktörü Pier Oddone, "Üzerimizdeki kara bulutlar kalktı" dedi.

ROCK GRUBUNDA ÇALAN FİZİKÇİ

The Atom Smashers, fizik aleminden ibaret değil. Fizikçilerin birer insan olarak hayat hikayeleri de dramatik yapının bir parçası. İlginç karakterler var. Mesela, Drug Sniffing Dogs adlı rock grubunda çalan fizikçi Ben Kilminster. Ailesiyle laboratuvardaki çalışmaları arasında denge kurmaya çalışan Arjantin doğumlu teorik fizikçi Marcela Carena. Tanrı’nın Parçacığı kitabının yazarı Nobel Fizik Ödülü sahibi Leon Lederman. İlişkilerini uzaktan uzağa sürdürmeye çalışan fizikçi karı-koca John Conway ve Robin Erbacher. Erbacher geçen haziran ayında anne olmuş.

Filmin, Chicago’daki Bilim ve Endüstri Müzesi’nde yapılan prömiyerinden sonra Erbacher, "Benden hayatımda ilk kez imza istediler. Kendimi rock yıldızı gibi hissettim" diyor.

Fizikçilerin düş kırıklıkları, umutları ve korkuları da var filmde. Deneyin ters giden bir safhası, fizikçinin yüzündeki hayal kırıklığı şeklinde yansıyor ekrana-perdeye.

Kilminster, Conway ve Erbacer, LHC’deki parçacık deneylerinden birinde de çalışmışlar. Filmde sık sık "biz ve onlar" bahsi geçiyor. Burada "biz" Amerikalılar, "onlar" ise Avrupalılar oluyor. Higgs’i bulma yarışı apaçık görünüyor ama, aslında Avrupa’daki deneylerde çalışan çok sayıda Amerikalı ve Amerikan deneylerinde çalışan Avrupalı bilimciler var. LHC’de ortaya çıkan arıza, masanın iki yanında birden oynamanın önemini ortaya koyuyor.

LHC’deki deneyin ters gitmesi hain bir şekilde umutlarını artırmış. "Çoğumuz gelecek bir-iki yıllık planlarımızı yeniden gözden geçirmeye başladık. Çünkü o süre zarfında Higgs parçacığını bulma şansımız yüksek" diyor Kilminster. John Conway de CERN’deki kazanın "oyunun" gidişatını değiştirdiğini düşünüyor.

Fizikçilerin korkuları bütçe kesintisine odaklanıyor daima. Ancak şimdi Obama’nın başkan seçilmesi sayesinde umutları artmış. Filmin televizyonda gösterimi nedeniyle medya gündemine gelen Conway ve Erbacher, "Obama yönetiminin yüksek enerji deneylerinde bütçe kesintisi yapmayacağını düşünüyoruz" diyorlar.

Engin Hoca’nın hayal kırıklığı ve korkusu da bütçe olmamasıydı. Şöyle demişti röportajda:

"Türkiye CERN’e üye değil. Çünkü TÜBİTAK temel bilimle ilgili projeleri desteklemiyor. Türkiye bir Avrupa ülkesi olarak neden CERN’e üye olmasın? Bilimsel platformda olmak büyük prestij kazandırır. Türkiye’nin önüne hedefler koyması gerekir. Biz projeleri tartışıyor, sonra rafa kaldırıyoruz. Atılım yapsak, Türkiye 15 yılda bilim ülkesi olur."
Yazarın Tüm Yazıları