Paylaş
İmam Hatip Lisesi 6. Sınıf öğrencisi kız öğrencinin verdiği cevap kamuoyunda bir hayli yer aldı.
Muhabirin 'Büyüyünce ne olacaksın?' sorusunu 'Cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Muhtarlıktan başlayacağım, belediye başkanı, milletvekili, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı olacağım.' şeklinde cevaplayan öğrenci; 'Cumhurbaşkanı olunca ne yapacaksın?' sorusuna ise 'Anayasayı değiştireceğim, darbeciler yüzünden çok sıkıntı çektik. İdam getireceğim. Anayasa geriye dönük çalışmıyormuş ama ben yapacağım.' cevabını verdi.
Ben kamuoyunun tepkisinden ziyade küçük kızımızın ailesinin ne düşündüğünü merak ettim. Henüz 12 yaşında olan kızlarının, ‘büyüyünce Cumhurbaşkanı olup idamı getireceğini’ söylemesi onları mutlu etti mi mesela? Ya da ‘İdamı geriye dönük olarak çalıştırma’ söylemini, kariyer planlaması konusunda ne kadar detaycı olduğunun bir yansıması olarak mı gördüler?
Şahsi düşüncem; ailenin, çocuklarının bu açıklamalarından mutlu olduğu yönünde (Bu iddiam hususunda ailenin herhangi bir itirazı olursa buradan paylaşırım). Neden böyle düşündüğüme açıklık getirmek istiyorum.
Sol veya sağ fark etmez, bazı aileler çocuklarını kendi inanışları çerçevesinde radikal olarak yetiştiriyor. İdeolojik kaygılarıyla çocuklarının geleceğine ipotek koyuyorlar adeta. Bir anlamda çocuğunun geleceğinin yükünü, yine çocuğun kendi omuzlarına yüklemek gibi bir şey...
Elbette ki, her ebeveyn kendi çocuğunu istediği gibi yetiştirme hususunda özgürdür. Ama bunu çocuğunun çocukluğunu alarak yapmak yanlıştır. 12 yaşındaki bir çocuğun gelecek hayali, bugünün siyasetinin söylemi olmamalı. Cumhurbaşkanı olma isteğinin gerekçeleri, ülkesi için idamı getirmek olmamalı.
“Darbe girişimi başarılı olsaydı…” ile başlayan cümlelerle çocuklarımıza yaptığımız kötülüğün farkına varmamız için bu kız çocuğu bir örnektir. Yazık değil mi? Onlara bunu yapmaya hakkımız var mı?
Şahsen aynı siyasi veya dünya görüşünde olsam dahi, keskin çizgilerle büyütülen çocukların yetiştiği bir ülkenin geleceğinden endişe ediyorum.
Radikalliğin Ortadoğu’yu ne hâle getirdiği ortada. Türkiye’nin bunun dışında kalması şans eseri değildir. Bizleri büyüten ailelerin sağduyularıdır…
Ben sağcı, solcu, milliyetçi ve hatta siyasetle hiç ilgisi olmayan ailelerin yaşadığı karma bir mahallede doğup büyüdüm. Çoğu anne-baba ilkokul mezunuydu ama inanın bugünün üniversite mezunu anne-babalarına değiştirmem.
Lütfen! Geleceğimizin teminatı olan çocukları birbiriyle anlaşmaya kapalı bireyler olarak yetiştirmeyelim. Korkuyla büyümesinler. Çünkü bunun ne dine, ne laikliğe ne de ülkemize faydası var.
Paylaş