Paylaş
Dile kolay! 47 yıldır mesleğinizi tanıtmaya çalışıyorsunuz. Ama “PR-Public Relations” yani “Halkla İlişkiler” hala tam olarak anlaşılabilmiş değil. Ben de sana Türkiye Halkla ilişkiler Derneği Başkanı olarak soruyorum… Neden?
-Bence en önemli neden, halkla ilişkilerin yıllarca “medya iletişimi” ve “etkinlik yönetimi” olarak algılanması ve uygulanması...
Peki sana “Halkla ilişkiler nedir?” diye sorulduğunda, ne diyorsun?
-“Kitleleri etkileyebilen bir güç” diyorum. “Kurumların pusulası, yön göstericisi, gelecek tasarımcısı!” diyorum. “Markaların temel iletişim omurgasını kurgulayan baş aktörlerden biri!” diyorum. Sürdürülebilir ve istikrarlı bir süreç yönetimi gerektirdiğini vurgulamakta da fayda görüyorum. 10 sene önce hayatımızda “sosyal medya” yoktu. İletişim mecraları farklıydı. Ama artık öyle değil, çok yönlü dinamik iletişime geçtik. Hayatımıza yeni kanallar, yeni iletişim modelleri girdi. Halkla ilişkilerin önemi hiç olmadığı kadar arttı. Bizim mesleğimiz bugün; dünyayı, çok yakından takip edip çalıştığımız kurum ya da markaların hep bir adım önünde olmamızı gerektiren bir uzmanlık alanı...
Türkiye’de pek çok üniversitede “Halka İlişkiler” bölümleri var ama PR şirketlerinde çalışanların çoğu eski gazeteciler. Niye… Niçin tüm ajans sahipleri, eski gazeteci ya da televizyoncuların peşinde?
-Doğru, medya iletişimi faaliyetlerinde, geçmişinde gazetecilik yapmış profesyonellerle çalışıyoruz. Ama yanlış anlaşılmasın, finansal iletişim, sürdürülebilirlik, içerik yönetimi, kriz yönetimi, dijital iletişim konularında da uzman meslektaşlarımız bizim için aynı derecede değerli.
Bütün halkla ilişkilercilerin, meslek ilkelerini tam olarak uyguladığını düşünüyor musun?
-Her meslek grubunda olduğu gibi, meslek ilkelerine sonuna kadar bağlı olanlar var. Ama ilkeleri esneten, farklı anlayışta çalışan istisnalar da var. Ama büyük bir gururla söylemek isterim ki, TÜHID, İDA, KİD gibi meslek örgütlerimize üye olarak bu konuda dünya standartlarını uygulayan meslektaşlarımız çoğunluğu oluşturuyor. Kurumsallaşmış hiçbir yapıda bu ilkelerin uygulanmaması söz konusu olamaz. İletişim mesleğinin diğer meslek örgütleriyle -ki buna Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve diğer gazetecilik örgütleri de dahil- birlikte kamuoyunun doğru bilgi ve habere ulaşması için hazırladığımız daha kaspamlı bir deklarasyonumuz da var.
Uzun süre “Medya evriliyor, dijitalleşiyor, şekil değiştiriyor!” diyorduk. Şimdi ise medya dışı mecralar, medya görevi yapar duruma geldi! Bir youtuber, herhangi bir TV’den daha fazla insana ulaşabiliyor. Bu dijital dünya karakterlerine, halkla İlişkiler ajansları nasıl yaklaşıyor?
-Eskiden “dijital iletişim” diye bir tanımlama vardı. Ben artık böyle bir tanımlamanın anlamsız kaldığını düşünüyorum. Çünkü iletişim bir bütün. “Konvansiyonel” ya da “dijital” olarak kategorize edilemez. Mesajlarımızı, hedef kitlelere -ki bu tanım da çok ama çok değişti son dönemde- hangi mecrada, hangi uygun içerikle yansıtacağımıza bütünsel olarak hakim olmak zorundayız. Senin de söylediğin gibi etkin bir “influencer” , “youtuber”, bazen en yüksek tirajlı yayından daha etkileşim yaratabiliyor. Yeter ki etkileşim, hedeflenen yönde olsun! Ve tabii kurumun itibarını göz etmesi şartıyla…
HEM YENİ TRENDLERE HAKİM OLMAK ZORUNDASINIZ HEM DE DENEYİM SAHİBİ OLMALISINIZ
Mesleğinizde genç ve enerjik olmak mı önemli, yoksa yaşını başını almış ama deneyimli olmak mı?
-Deneyimin önemini, hiçbir sektörde, hiçbir anlayış değiştiremez. Deneyimsiz bir halkla ilişkilerci; bilgi, eğitim ve diğer her türlü donanıma sahip olsa bile bir krizi yönetemez! Tıpkı çok deneyimli bir iletişimcinin, dinamiklerine hakim olmadığı bir başka mecrada çok başarısız olacağı gerçeği gibi. Trol nedir bilmezseniz, Twitter’da kendinizi içinden çıkılmayacak durumlara sokabilirsiniz. Yani hem yeni trendlere hakim olmak zorundasınız hem de deneyim sahibi olmalısınız. Birinden biri olmazsa strateji kuramazsınız!
Siyasetçilerin PR ajanslarıyla çalışmasına nasıl bakıyorsun?
-Bu da bizim meslekte bir uzmanlık alanı. Benim şahsen uzak olduğum bir alan. Ama gerekli. Ben her geçen gün gelişeceğini düşünüyorum.
KOLAY BİR MESLEK GİBİ ALGILANIYOR… AMA YANLIŞ!
Halkla ilişkiler, kolay bir bölüm, kolay bir meslek gibi algılanıyor. Yanılıyor muyum?
-Hayır, yanılmıyorsun. Bu da beni üzüyor…
Dil biliyorsan, sosyal bir tipsen, iletişim becerilerin varsa, kısacası “prezentablsan tamamdır” gibi… Öyle mi gerçekten?
-Tabii ki değil! Bu kolaycılık, mesleğimize büyük haksızlık. Toplum genelinde maalesef İletişim fakülteleri, kolay mezun olunacak bölümler olarak görülüyor. Ders verdiğim, ziyaret ettiğim onlarca iletişim fakültesinde bu nedenle halkla ilişkiler okumayı seçen ama hayal kırıklığına uğrayan öğrenci sayısı hayli yüksek. Ben hep şunu söylüyorum: “Her okuldan az veya çok öğrenerek mezun olabilirsiniz ama iletişime gönül vermediyseniz sakın ola kolay diye bu fakülteyi seçmeyi düşünmeyin!”
“Bu arada, İletişim Fakülteleri çok mezun veriyor ama iş bulmak zor!” diye konuşuluyor…
-Valla bizim sektörde kalifiye insan gücüne hiç bu kadar ihtiyaç duyulmadı! Ama yabancı dil öğrenmezseniz, mesleki hiçbir staj yapmazsanız, bir sivil toplum örgütüne girip tecrübe kazanmazsanız, iş bulmanız tabii ki güç olacaktır. Halkla ilişkiler, medya ilişkileri ve etkinlik değildir! O nedenle gençlere önerim, “Sosyal ve prezentablım, bu sektöre uygunum!” dememeleri. İyi bir halkla ilişkilerci olabilmek için, reklamcılık, dijital dünya, yatırımcı ilişkileri, sürdürülebilirlik, liderlik iletişimi, içerik, kriz ve gündem yönetimi gibi onlarca konuda derin bilgiye sahip olması gerekiyor. Ve son olarak, halkla ilişkilerin düşüşte olduğu gibi yüzeysel yaklaşımlara hiç prim vermesinler! İletişimin her gün başka bir yöne evrildiği, dijital olanakların her gün bizleri başka boyutlara taşıdığı bir dünyada, global trendleri ve gündemi takip eden halkla ilişkiler profesyonelleri her gün çok daha kıymetli olacak.
Nasıl kişiliklere asla uygun bir meslek değil?
-Kişisel gelişime önem vermeyen, gündem takip etmeyen, çalışmayı sevmeyen gençlere bu sektörden uzak durmalarını tavsiye edebilirim. 9-6 çalışmak isteyenler de arkalarına bakmadan kaçsınlar!
HAYATIMIZ HEP DİNAMİK, HEP ENERJİK
BU MESLEKTE MONOTONLUĞA HİÇ YER YOK!
Türkiye’deki en başarılı PR’cılardan birisin, 25 yıldır meslektesin. Bankacılıktan PR’cılığa geçtin. Neden?
-94 krizinde bir yatırım bankasında çalışıyordum. Kariyerimde gördüğüm bu ilk kriz ve aylar boyunca hiçbir şey yapamadan sadece piyasayı takip etmek beni fazlasıyla yordu. Hayatta verdiğim en iyi kararlardan biri sektör değiştirmek oldu. Mesleğime tutkuyla bağlıyım.
Nesi seni baştan çıkarıyor?
- Daha iyi bir dünya için, bu kadar kapsamlı çalışmalar yapabileceğimiz başka bir sektör yok. Kendimi daha çok geliştirebileceğim, daha fazla sektöre dokunabileceğim başka bir meslek de düşünemiyorum. Finanstan perakendeye, havacılıktan modaya, inşaattan enerjiye kadar içinde olmadığımız bir alan neredeyse yok. Bir gün Global Economic Symposium, ertesi gün Cannes Film Festivali ya da Moda Haftası’nda olabilmek, aynı anda farklı dünyalarda yaşamak kadar keyifli bir his benim için! Hayatımız hep dinamik, hep enerjik, monotonluğa hiç yer yok. Benim kişiliğime de çok uyuyor.
KADININ GÜÇLENDİRİLMESİ ÇALIŞMA GRUBUNDA YER ALIYORUZ
TÜHİD’i kurulma amacı neydi?
-Halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak, meslek içi dayanışma sağlamak, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolunda çalışmalar yapmak için kuruldu. 47 yıldır da ülkemizdeki iletişim profesyonellerini, akademisyenleri, gençleri bir araya toplayan ve Türkiye genelinde yaygınlığı olan ilk meslek örgütlerinden biri olarak faaliyetlerini sürdürüyor. 2008’de UNDP Global Compact’ın imzacısı olan TÜHİD, aynı zamanda TOBB, SEDEFED-TÜRKONFED, KalDer ve Global Alliance, İLAD-İLEDAK, YEKON gibi önemli örgütlerle de çalışmalar yürüten bir sivil toplum örgütü. 250 üyemizle sektörü geliştirmek adına faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. TÜHİD’in Global Compact’i imzalayan ilk STK’lardan biri olduğunu da söylemek istedim. “Kadının Güçlendirilmesi Çalışma Grubu”nda yer alıyoruz. Bu arada iletişimci isteyen gençlere destek olmak, iletişim ağlarını genişletmek ve kendilerine mesleki fırsatlar sunabilmek adına 30 yaş altı iletişimcilerin derneğe katılımlarını ücretsiz hale getirdik…
HALKLA İLİŞKİLERİN OSCAR’I
Gelelim “Altın Pusulu”ya…
-20 yıldır iş dünyasının büyük bir heyecanla beklediği bir platform. “Altın Pusula”, bir nevi Halkla İlişkiler sektörünün Oscar’ı. Tüm iletişimcilerin katılımına açık bir yarışma. Genç iletişimciler, özel sektör, iletişim ajansları, STK’lar, kamu sektörü, yerel yönetimler… Her sene bir öncekinden daha çok ilgi ve etki yaratıyor. Ve sektörünün büyümesine katkı sağlıyor. Sayılı günler var şu anda Altın Pusula’ya, heyecan dorukta ve projeler değerlendiriliyor. Meslek Duayenlerimiz Betûl Mardin ve kurucumuz Prof. Dr. Alâeddin Asna adına da ödüller veriyoruz. Altın Pusula’yı ve TÜHİD’i çok özel kıldığına inandığım bir diğer ödül UNDP Özel Ödülü. TÜHİD UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) ile 2011 yılından bu yana süren işbirliğimiz kapsamında sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri en iyi ele alan, sürdürülebilirlik kriterlerini en iyi karşılayan projeyi ödüllendiriyoruz. UNDP, TÜHİD’e güvendi ve dünyada tek ortak ödül programını başlattı. Bir de KAGİDER işbirliğinde 2017’de hayata geçirdiğimiz “TÜHİD-KAGİDER 1e1 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü”müz var.
Paylaş