Bir manşetin gerçek hikayesi

İSTİHABARAT şefimiz Eray Görgülü, pazartesi günü Büyükşehir Belediyesi’ndeki mezarlık yolsuzluğuna ilişkin iki belgeyle geldi. Belgelere göre, "Mezarlıklar Müdürü İsmail Çalık hakkında belediyeyi 403 bin TL zarara uğrattığı gerekçesiyle soruşturma açılmış, Çalık da iki ay sonra emekliye ayrılmıştı."

Eray’dan belgelerle ilgili belediyenin de görüşünü almasını istedik.

Sağlık İşleri Daire Başkanı Fatih Hatipoğlu’nu aradı ancak ulaşamadı. Sekreterine arama gerekçesini de belirterek not bıraktı.

Sonra ne mi oldu?

Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi konuyla ilgili olarak "alelacele" bir bülten gönderdi.

Bültende "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, 2007 yılında kendisine gelen bir şikayeti değerlendirmesi için müfettişlere intikal ettirdiği, Müfettişlerin tuttuğu rapor sonucunda daha sonra emekli olan Eski Mezarlıklar Müdürü İsmail Çalık hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunularak, ağır ceza mahkemesinde dava açıldığı belirtildi" deniliyordu.

Biz haberde bu açıklamaya da yer verdik, ancak yukarıda anlatılan süreci de doğal olarak habere yansıttık.

Bu konu diğer gazetelerde de belediyenin açıklamasına dayanarak haberleştirildi.

Gökçek, çarşamba sabahı bir televizyon kanalında programa katıldı. Başkan, bu programda Çalık ile ilgili açtığı soruşturmayı ve gelişmeleri aktardıktan sonra sözü bizim gazetemize getirdi.

Ekranda önce bizim gazetemizi gösterdi ve "Mezardan bile yolsuzluk çıktı" manşetini okudu.

Gökçek’i televizyonda konuk eden Yılmaz Tunca girdi söze:

"Haberi ve olayın içeriğini ifade ediyor o başlık. Hakikaten mezarlıktan yolsuzluk çıkmış."

Gökçek itiraz etti. "Altını okuyun" dedi ve yüksek sesle okudu:

"Yaklaşık bir yıldır soruşturmayı kamuoyuyla paylaşmayan Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi, konunun Ankara Hürriyet tarafından sorulması üzerine anında bir açıklama yaptı. Açıklamada, soruşturma ve ardından gelişen yargılama süreciyle ilgili ayrıntılı bilgi verildi."

Gökçek bize seslenerek şöyle devam etti sözlerine:

"Bunu mahkemeden öğrendin. Bize de soruyorsun. Bize sorduğun işle ilgili bizim ayrıntılı bilgiyi vermemizden daha normal bir hadise olur mu?"

Olur.

Bu soruşturma dosyasını ilk bizim edindiğimizi, belediyenin de bizim sormamız üzerine tüm kurumlara açıklama gönderdiğini bilmeyince, olay çok farklı yorumlanır.

Nitekim bu detayı bilmeyen diğer gazeteler, haberi sadece o boyutuyla gördüler.

Soruşturma 2007 yılında açılıyor, belediye bu konuda herhangi bir açıklama yapmıyor. Pazartesi günü biz soruyoruz, hemen ardından "tüm gazete ve televizyonlara" konuyla ilgili açıklama gönderiliyor. Biz de bunu gazetemizde aynen bu açıklıkla yazıyoruz.

Bundan doğal ne olabilir?

Ama Gökçek televizyona çıkıp, "Bu gazetecilik değil. Bu etik değil, ahlaki değil" demekten çekinmiyor.

Herkese işini öğretmeyi çok seven, ancak kendisine yönelik bir toplu iğnenin ucu kadar eleştiri yöneltildiğinde sinirlerine hakim olamayan Gökçek bize "ahlaksız" diyor.

Sonra çarşamba günkü gazeteyi kaldırıyor ve "İhale patladı" haberini eleştiriyor ve bizi taraflılıkla suçluyor.

Sanıyorum ki Gökçek’i basın konusunda doğru bilgilendirmiyorlar.

Çünkü o gün Ankara Hürriyet’in manşetinde yer alan o haber, içinde de belirtildiği üzere, Referans Gazetesi’nin bir gün önceki manşeti. Ama Gökçek, sanıyorum o gün gazete okumadığı için konuyu sadece bize kızmak için kullanıyor.

Siyasilerin gazetecilere kızması yeni bir şey değil. Bunu sıkça yaşıyoruz. Miting meydanlarında hedef gösterilmeye de alışkınız.

Ama gazete okumayıp kızan belediye başkanını yeni görüyoruz.

Gökçek’in tasarruf anlayışı

"ONLARIN
projesi suyu 500-600 metre yukarıya pompayla basarak dağın üstünden geçirmekti. Bunda sadece enerji maliyeti yıllık 30 milyon dolardı. Bizim yapacağımız proje ile tünel açarak suyu bu şekilde getirmek. Böylece yıllık 30 milyon dolar tasarruf yapmış olacağız."

Yukarıdaki sözler, 8-14 Ağustos 2007 tarihli 141 sayılı Belediyenin Ankara Bülteni’nde yayınlandı.

Bültendeki haberde Gökçek, Japonların Gerede projesini reddetme gerekçesini açıklıyor.

Ama aşağıdaki Kızılırmak suyunu kesme gerekçesiyle ilgili sözler de Gökçek’e ait. Önceki gece Ali Kırca’ya anlatıyor:

"Büyük bir enerji gidiyor. 485 metreye çıkarıyoruz. Enerjiden tasarruf edeceğiz."

MHP Ankara Milletvekili Cihan Paçacı 30 Ekim 2007’de TBMM Genel Kurulu’nda konuşuyor:

"Melih Gökçek, Gerede suyunun ihale aşamasından geri dönmesine gerekçe olarak pompaları gösteriyordu. Gökçek, yılda 30 milyon dolar elektrik maliyeti olacağını söylüyordu. Oysa pompa istasyonunun elektrik ihtiyacı sisteme yerleştirilecek bir hidroelektrik santralinden sağlanacaktı. Pompalarla terfi ettirilen su düşüşe bırakıldığında kendi elektriğini üretecekti. Alternatif Kesikköprü Projesi’nin, yani Kızılırmak suyunu içeren projenin elektrik maliyeti Gerede sisteminin en az iki katıdır. Yani, Melih Gökçek pompadan kaçarken pompaya yakalanmış."

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, 5 Şubat’ta İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veriyor. Önergeden:

"Kızılırmak suyunun sadece Kesikköprü barajından Ankara’ya ulaşması için aylık ortalama 8 milyon TL elektrik gideri ödendiği iddia edilmektedir."

Melih Gökçek, geride bıraktığımız hafta içinde Ankara’ya artık Kızılırmak suyunu vermeyeceklerini "müjdeledi."

Bu "müjde"nin gerekçelerinden birini de elektrik tasarrufuna dayandırıyor.

Ateş’in iddiası doğruysa Kızılırmak suyunun enerji maliyeti yıllık 96 milyon TL. Gökçek’in "tasarruf ettik" dediği Gerede’nin ise 30 milyon dolar, yani yaklaşık 50 milyon TL.

Eğer Ateş’in iddiası doğruysa Gökçek’in tasarruf anlayışını gözden geçirmesini salık veriyorum.

Ama tabi bu soruları yanıtladıktan sonra.

Şakacı belediyeye "ciddiyet" daveti

MELİH
Gökçek’in "asfalt görevlisi" eski Genel Koordinatörü, sağ yumruğuyla meşhur olan Burhan Yazar, Kızılırmak suyu ilk olarak Mogan’a verilince gazete bürolarına "yazılı" bir açıklama geçerek "Sazanlar ishal oldu" demişti.

Bu açıklamasını telefonda kendisine sormuş, o da açıklamayı doğrulamıştı.

Diğer bir çok gazete gibi biz de bu açıklamayı o dönemde gazeteye taşımıştık. Aslında orada haber balıkların ishal olması değil, bir Genel Koordinatörün "sazanlar ishal oldu" açıklamasını yapmasıydı.

Ama ardından Gökçek, "asfalt görevlisi eski Genel Koordinatörü, sağ yumruğuyla meşhur Burhan Yazar"ın "şaka yaptığını", bizleri "sazan durumuna düşürmek için" bu açıklamayı yaptığını söyledi. Gökçek bunu söylerken hep kendisini işin dışında tutmuş, "Arkadaşlar yapmış işte" diyerek tebessüm etmişti.

Balçiçek Pamir’e şaka organizasyonunun başında kendisinin olduğunu itiraf etti.

"Haber uçurduk sazanlar ishal oldu diye" dedi.

Uçurduğu haber, Büyükşehir’den yapılan resmi yazılı açıklama.

Ciddiye alıp haber yaptılar dediği de, Belediye’yi ciddiye alan tüm Türk basını.

Evet, biraz ciddiyet lütfen.
Yazarın Tüm Yazıları