Paylaş
İlk cinayetini 1986’da işlese de ona lakabını kazandıran cinayet serisinin yılı 1994.
Antalya’da komiser Nuri Keskin’i öldürdükten sonra 4.5 yılda tedavi gördüğü hastaneden salınan Aktaş, memleketine, Denizli’nin Çambaşı köyüne döndü. İşte hem köyü hem de Aktaş’ı Türkiye gündemine taşıyan cinayetler bundan sona başladı. 24 Temmuz 1994’te köyde üç vahşi cinayet işlendi. Ramazan ve Rukiye Kocatepe çifti ile Yıldırım Kılıç öldürülüp kafalarına ve gözlerine çiviler çakıldı.
Köylülerin ifadeleri alınınca Aktaş cinayetleri itiraf etti. Bu itirafın ardından bir ay önce 24 Haziran’da aynı köyde öldürülen Ayşe ve İsmail Güneş çiftinin mezarları açıldı. Onların da kafalarında çivi izi vardı.
Güneş çiftini de Aktaş’ın katlettiği ortaya çıktı.
Köyde ve tüm Türkiye’de büyük infial oluştu.
21 NİSAN 1995
İşte “Çivici Katil” lakabı da bundan sonra takıldı. Gazeteler günlerce onu konuştu.
ÇAMBAŞI’NDAKİ KORKU
İlk cinayetinden 4.5 yıl sonra serbest kalmış olması, Çambaşı Köyü’nde de korkuya neden oluyordu. Köylüler, “çivici”nin geri döneceğinden endişe ediyordu.
Aslında haksız da değillerdi. Manisa Akıl Hastanesi’nde tedavi altındaki “Çivici Katil” Nisan 1995’te koğuşunun pencerelerindeki demirleri testereyle kesip kaçtı.
Çambaşı Köyü’ne gitmek için otobüse bindi. Otobüs şoförünün dikkati sayesinde son anda yakalandı. “Kaçma provası yaptım. Denedik ama başaramadık” dedi. Aslında kaçmayı başarmıştı.
Köylülerin bu korkusu bir süre sonra yerini “dışlanma”ya bıraktı. Adı “Çivici’nin köyü”ne çıkan Çambaşı’na kimse uğramıyordu. Eskiden insanların piknik yapmaya geldiği köy, vebalı muamelesi görüyordu.
Çivici ile ilgili gariplikler bununla da bitmiyordu.
15 HAZİRAN 1997
‘YENERSEN İYİLEŞMİŞSİN’
Dönemin Sağlık Bakanı İsmail Karakuyu, Manisa’da hastaneleri geziyordu.
Azılı katillerin tutulduğu koğuşa gelince Aktaş ile tanıştı.
Çivici, Bakanı görünce hemen, “Artık iyileştim. Beni boşuna tutuyorlar. Söyleyin salsınlar beni” dedi.
Karakuyu da masadaki tavlayı gösterip, “Geç bakalım. Eğer beni yenersen demek ki iyileşmişsin” diyerek katille iddiaya girdi. Aktaş iyileşmemişti ama Bakan Karakuyu’yu mars etmeyi becerdi. Karakuyu verdiği sözle karşı karşıyaydı. Çivici, “Bana söz verdiniz. Sözünüzü unutmayın” diye tembihledi. Hesapsızca söz veren Bakan ise topu hemen başhekime attı:
“Benden sınıfı geçtin. Son karar başhekimde.”
Allah’tan son karar Bakan’da değildi.
Bu sayede “Çivici Katil” hâlâ hastanede.
PET’R OİL HÜZNÜ
BİR zamanlar Türkiye’de hemen herkes Eurovision Şarkı Yarışması’nı izlemek için ekran karşısındaki yerini alırdı.
1980 yılında da böyle oldu. O yıl yarışma Hollanda’nın Lahey kentindeydi. Türkiye’nin umutları her zamanki gibi yüksekti. Ülkemizi “Pet’r Oil” şarkısıyla Ajda Pekkan temsil ediyordu. Hürriyet’in haberine göre şarkı, yarışma öncesinde müzik eleştirmenleri ve basın mensupları tarafından büyük beğeni kazanmıştı.
Ama beklendiği gibi olmadı.
Türkiye, aldığı 23 puanla 19 ülke arasında 15’inciliği elde etti. Sadece 3 ülke puan vermişti Türkiye’ye. Fas 12, Avusturya 8 ve İtalya da 3 puan.
O yıl da oylamada siyasi hesapların öne çıktığı ve Türkiye’nin hakkının yenildiği yazıldı.
Ajda çok üzgündü. “Ben birincilik beklemiyordum. Ama herhalde on beşincilik gibi bir sonuç da beklemiyordum. Avrupalıların bu kıyımına rağmen ülkemi en iyi şekilde temsil ettiğime inanıyorum” diyordu.
Yarışmayı İrlanda temsilcisi Johnny Logan “What’s Another Year” şarkısıyla kazandı. Bu birinciliğin ardından da meşhur oldu.
21 NİSAN 1980
Türkiye’de de yakından tanınan bir isim Logan. Burçin Orhon ile bir kız çocuğu bulunuyor. O yılki yarışmada en çok eleştirilen konulardan biri ise Türkiye’deki elektrik kesintisi oldu. İsviçre, Finlandiya ve Norveç’in performansları izlenemedi.
Elektriklerden sorumlu dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Esat Kıratlıoğlu ise “Bizim evde de elektrikler kesildi ben de seyredemiyorum” diyordu.
ÇOCUKLAR DUYMASIN...
1962 yılının 29 Aralık günü, TBMM Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyordu. Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv, toplumda “ahlak çöküntüsü” olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
“Artist Göksel Arsoy’un sokaklarda kızlar tarafından çevrilerek öpüldüğü bir memlekette ancak ahlaki çöküntüden bahsedilebilir.”
30 ARALIK 1962
Ataöv, polisin vazifesini yapmadığı görüşündeydi.
Bu sözler Meclis’te büyük tartışma yarattı. Sesler yükseldi.
İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata söz aldı:
“Kızılay’da çocukların, hatta kendi kız kardeşlerine rahat vermediklerini biliyoruz. Ama bunlar kimin çocukları? Sizin çocuklarınız. Benim için iş kolay. Ankara Emniyet Müdürü’ne emrederim, hepsini iki günde toplar. Sonra sizler de benim çocuğum yanlış yere tutuldu diye karakolları doldurursunuz. Çocuğu ailesi, evinde dövmelidir.”
Paylaş