Paylaş
Şehirde yeni bir destinasyon
1220 yılında inşa edildiği düşünülen Obruk Kervansaray, makus talihinden sıyrılıp restore edilerek bugün dünyanın en eski otellerinden biri olarak karşımızda duruyor.
Konya’nın Karatay ilçesinde dev bir obruğun hemen yanı başındaki otel, turizm gurusu Cem Kınay ve ilçe belediye başkanı Hasan Kılca’nın girişimleriyle hayata geçmiş. İki isim de çılgın bir karar alarak 2.5 yıl süren bir yolculuğa çıkmış.
Tamamen harap durumdaki kervansarayı ayağa kaldırmak, Karadeniz’den topladıkları yıkık ahşap evlerin ahşap parçalarıyla restore etmek, tarihi bir alanda restorasyon izinleri almak, bir bozkırın ortasındaki bu alanda hem lojistik hem de tüm zorlu doğa şartlarının arasında inşaat ve tedarik sürecine girişmek sadece bir vizyon ve girişimcilik değil, çılgın bir ruh ve turizm ile tarih aşkı taşımayı da gerektiriyor.
Cem Kınay’ın yılların getirdiği derin turizm deneyimi, belediye başkanı Hasan Kılca’nın vizyonu ve bürokratik yetenekleriyle birleşmiş. İçinde kendi koku ve lezzet müzesi olan, Beyşehir’deki antikacılardan tasarımlar barındıran, ahşaptan dönüşümle gerçek anlamda sürdürülebilir olan, konaklayanlar dışında turistlerin de ziyaret edebileceği bir müze otel konsepti ortaya çıkmış.
Geçtiğimiz yaz 30 bin turist kervansarayı ziyaret etmiş. Adeta şehirde yeni bir destinasyon oluşmuş.
Tüm bu incelikler otelin mutfağına da yansımış.
Çinili sobası, tahta kaşıkları, ahşap antikaları ve bakır güğümleriyle nostaljik bir ortam sunan otelin restoranı, Mevlana’ya atıfta bulunarak Sev adını almış. Yerel tarifler dışında Anadolu’nun dört bir köşesinden lezzetler sunan mekânın tabakları dahi Mesnevi kültüründen çizgiler taşıyacak şekilde tasarlattırılmış.
Bozkırda bir amfitiyatro
Selçukluların ilk kervansarayı olduğuna inanılan Obruk Kervansaray’a ziyarete gitmişken, kazıları sadece 1 yıl önce başlayan ve büyük bir heyecanla devam eden Savatra Antik Kenti’ni ziyaret etmenizi öneririm.
İçinde 2 bin kişilik bir amfitiyatro alanının bulunduğu bu antik şehir daha çok Güney ve Batı Anadolu’da gördüğümüz Roma şehirlerinin Orta Anadolu’daki nadir görünen örneklerinden.
Savatra’da bulunan ve 5 bin yıl öncesine ait olan yer mozaiklerinden de bu değeri anlayabiliyorsunuz.
Bölgedeki bir diğer arkeolojik alan ise tabii ki ünlü Çatalhöyük yerleşkesi.
9 bin yıl öncesine ait bu bölge günümüzdeki ev yaşantısına en yakın olan ve şimdiye kadar bu anlamda bilinen en eski yerleşim yeri.
Karıştırılmasın, Göbeklitepe bilinen en eski ibadet alanı. Bölgede henüz bir yaşam alanı tespit edilemediği için Göbeklitepe en eski tapınak niteliğindeyken, Çatalhöyük ev yerleşimi adına dünyada bilinen en eski yer niteliğini halen koruyor.
Kelebek etkisi
Konya’da en ilgimi çeken turistik alanlardan biri de Tropikal Kelebek Bahçesi oldu.
Avrupa’nın en büyük kelebek bahçesi niteliğini taşıyan binanın dış cephesi de camdan dev bir kelebek formunda.
İçeri girdiğiniz saniye sizi hem tropikal bir sıcaklık hem de çok sayıda kelebek karşılıyor.
Açıkçası bu parkı duyduğumda kelebekleri bu kadar doğal bir yaşam alanında gözlemleyeceğimizi ve omzumuza, kafamıza konan kelebeklerle bu denli iç içe olabileceğimizi hiç sanmıyordum.
Parkı gezdiren rehberin bir veteriner olması ise ayrıca sevindirdi.
Güney Amerika’dan getirilen kelebeklere ve parktaki tropikal bitkilere nasıl incelikle bakıldığının, kelebeklerin nasıl beslenip üremelerinin sağlandığının detaylarını dinlemek hoştu.
Fikir ve emek sahiplerine tebrikler.
Paylaş