KALEDE EZAN VE İFTAR

İngiltere’de bu ramazan yine tarihi bir an yaşandı. Ramazan başlangıcında bir derneğin iftar yardımı hazırlıklarına destek olan İngiltere kralı Charles bu sefer tarihi Windsor kalesinin kapılarını ilk kez bir iftar yemeği için açtı. İşte kalede ilk kez ezan sesinin de duyulduğu tarihi akşamdan anekdotlar...

Haberin Devamı

KALEDE EZAN VE İFTAR

TARİHİ SALONDA YER SOFRASI

Kral Charles tahta oturduğundan bu yana çeşitliliği teşvik etme ve kraliyet saraylarına erişimini herkese sağlama konularını öncelikleri arasına almıştı. Bunun yansımalarını iki senedir görüyoruz. Ramazan ayı başlangıcında ihtiyaç sahiplerine iftar yemeği hazırlayan bir restorandaki hazırlıklara destek olan Kral Charles ve eşi Kraliçe Camilla bu sefer daha da büyük bir olaya imza attı.
1070 yılında inşa edilmeye başlanan tarihi kale dünyanın hususi ikametgâha tahsis edilmiş ve tarihin en uzun süreli ikamet halinde bulunan sarayı unvanına sahip. Vefatından önce kraliçe Elizabeth’in özellikle hafta sonlarını geçirdiği sarayın bu derin tarihinde ilk kez bir iftar yemeğine kapılarını açmış olması anlamlı.
İngiltere’deki Müslüman derneklerinin organizasyonuyla 350 kişinin geldiği kalede iftar zamanı ezan da okundu.
Devlet başkanlarını ağırlamak ve özel yemekler için kullanılan kalenin en görkemli salonu olan St George’s Hall’daki iftar davetinde yemek masası yerine yer sofrası kuruldu.
Büyük bir ihtimal kalenin bin yıla yaklaşan tarihinde yer sofrasında yenen ilk yemek, bu anlamlı iftar daveti olmuş olabilir.

Haberin Devamı

DİŞ KİRASI GELENEĞİ NEDİR?

Yeni keşfettiğim ve ramazan ruhuna oldukça yakıştığını düşündüğüm restoran Asude ve Bahadır Boğatır şef çiftinin işlettiği İstinye’deki Herise oldu. Mekân adını keşkek yemeğinin Anadolu’daki isimlerinin birinden almış.
Restoranın mimarisi, son zamanlarda trend haline gelen Japandi dedikleri İskandinav işlevselliği ile Japon rustik minimalizminin birleşimi niteliğinde.
Michelin rehberine giren, 12 tabaklık tadım menüsünü 2 bin 750 TL’lik ekonomik bir fiyatla sunan mekân alkolsüz içecekleriyle de iddialı. Sirkencübin isimli çam balıyla elma sirkeli karışım tarifi Anadolu’dan gelen bu zamana kadar içtiğim en farklı içeceklerden biri oldu.
Kerem Alsan’ın Urla’daki seramik atölyesinde tasarladığı tabakların yanında tereyağın sunulduğu ahşap bıçak ve tabak seti ise cidden fark yaratmış. Mekândaki lezzetlerden önerim ise kerevizli ayva, söke yuvarlama ve pastırmalı balkabağı.
Eski İstanbul sokaklarını anımsatan şekerlemeci tepsisinin mekâna hoşluk kattığını düşünürken diş kirası geleneğini yaşatan bir şeker kutusunun masamıza geldiğini görmek ise oldukça mutlu etti.
Diş kirası geleneği Osmanlı dönemine dayanıyor. Geçmişte iftarlarda misafirlere yemekten sonra diş kirası adıyla para ve çeşitli hediyeler dağıtılırmış.
Hatta yine diş kirası geleneği kapsamında iftar zamanı kapıya kim gelirse gelsin geri çevrilmezmiş. Bu gelenekteki diş kelimesinin ne anlamı var diyeceksiniz. Onun cevabı da şu...
Ev sahibi hediye verdiği kişiye “Misafirim oldunuz, zahmet edip yol yürüdünüz, yemek yerken dişlerinizi yordunuz, bu da sizin dişinizin kirası olsun” mesajını vermek için bu hediyeye bu isim konulmuş.
Açıkçası Michelin rehberine girecek kadar başarılı mekânları işleten Türk şeflerin, sadece tariflerde değil, ritüellerde de geleneğimiz sahip çıkmasına bayılıyorum. İki şefe de tebrikler.

Yazarın Tüm Yazıları