Paylaş
Sosyal medyada dolaşırken rastladığım bazı paylaşımlar insanı oturduğu yerden düşürüyor. Zaten komik bir paylaşımı kendi arkadaşlarına göstermek ya da içinde olduğu gruba yollamak hepimizin hayatının bir parçası oldu artık.
Biz, mizahla eleştiriyor, eleştirilerle eğleniyoruz.
Başka ülkelerin insanları komik değil mi? Tabi ki her ülkede çok komik bir çok insan vardır. Ben, bizim ülkedeki komik insan sayısından bahsediyorum!
Bunda, ülkenin içinde bulunduğu şartların rolü büyük elbette fakat yaşadığı şartları eleştirmek için mizah yolunu tercih etmek de büyük zeka istiyor.
Espri yapmak için yola çıkmayan ama gol yoluna pas atan bazı haberciler de önemli mizah kaynaklarımızdan. Bu hafta da bunlardan biri gündemdeydi.
Bir gazete, gitmiş bir balıkçıyla röportaj yapmış. Balıkçının söyledikleri aslında normal, sadece biraz satış - pazarlama cümleleri içeriyor. Diyor ki adamcağız kurban bayramı sonrası, ‘Vatandaşlar birkaç gündür yediği ete doydu, balığa olan ilgi artış gösterdi’. Sonra da başlıyor pazarlamaya, ‘Palamutlarımız, mezgitlerimiz, barbunlarımız taze, balıklarımız ucuz...’ Şu balık şu kadar, bu balık bu kadar diye de devam ediyor.
Gazete de başlığı çakıyor, ‘Ete doyan vatandaşlar balığa yöneldi!’
Sonra oku artık sosyal medyada dönen mavrayı!
Balığa da doyan vatandaşların havyara sardığını söyleyenler, balığa yönelen vatandaşların bu kriz ortamında ancak balık krakere yönelebileceğini yazanlar, balıkla da doyan vatandaşların soda stoklarını tükettiğini paylaşanlar...
Habercilik yapacağım derken, Zaytung’un ekmeğiyle oynamak denir buna!
Dolandırıcılarımız da yaratıcı. Sonuçları trajik ama buldukları yollar da trajikomik.
Çankırı’da bir dolandırıcılık şebekesi, mağaralardaki yarasaların kozalarının(!) ilaç sanayisinde kullanıldığı ile ilgili haberler yayıyor. Sonra da mağaralara sahte kozalar yerleştiriyor. Kozalarla ilgili sahte uzmanlara açıklamalar yaptırıyor. Bu son derece kıymetli(!) işe yatırım yapmak isteyen vatandaşları da ‘memeli hayvan yarasanın, olmayan kozası’ işiyle dolandırıyorlar.
Buna da senaristin ekmeğiyle oynamak denir! Hatta bir senarist bu işe girişse, mutlaka filmin yapımcısı daha gerçekçi bir dolandırıcılık konusu bulmasını söyler. ‘Yarasa memeli hayvan kardeşim, ne kozası, kim inanır buna!’ diye evine yollar.
Bir daha da ortaokulda, lisede kurbağaların sindirim, yarasaların üreme sistemi gibi konular işlenirken ‘bu ne işimize yarayacak hocam?’ diye atarlanmayın sevgili gençler. Bak ilerleyen yıllarda dolandırılmamanıza yarıyormuş en azından!
Yeni nesil çok komik, çok.
Bu işi, iş olarak yapan herkesten daha komikler.
Kaynamış mısır satan kardeşimizin, tezgahında taze mısır koçanlarından piramit yapıp adına ‘Mısır Piramidi’ demesi çok yaratıcı değil mi?
Defne Samyeli ve kızının magazin fotoğrafları üzerine, sosyal medyadan Defne Samyeli ve genlerinin milli miras olarak koruma altına alınmasının teklif edilmesi çok müthiş bir yaklaşım.
Mesele, bir otelin açık büfesinden bir resim çekmişler. Haşlanmış yumurta kasesinin önünde ‘Haşlanmış yumurta 3dk – Boiled Eggs 5min’ yazmışlar oteldekiler.
Affetme yok, ‘tercüme yaparken bile kur farkı yiyoruz!’ deyip geçiveriyor sosyal medyadan bir kullanıcı.
Çok iyiler, çok yaratıcılar, çok komikler.
Bir gün gelecek, bu gençler memleketi yönetecekler.
Umarım zekalarını Çankırı’daki gibi yarasa kozası satmak yerine; iyisini yaratmak, daha iyisini yapmak ve kötü yapılanı mizahla eleştirmek yolunda kullanırlar.
Kıvrak ve yaratıcı zekayla yapılan işler daha iyi oluyor ve mizahla yapılan haklı ve ince eleştiriye cevap verilemiyor çünkü...
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş