Altın Kelebek ödül töreni bitti, eve geldim, izlenimlerimi yazdım. Dün Ahmet Hakan’ın yazısı yayınlandı, baktım "pişti" olmuşuz. Magazin dünyasına bulaşınca olacağı bu...
İki yanımda İbrahim Tatlıses, hemen yanında Yıldız Tilbe, sağımda Okan Bayülgen, hemen yanında Hakkı Devrim, köşede Petek Dinçöz, solumda İsmail YK, onun yanında Keremcem...
Elini sallasan ünlü... Yazdığım yazılar son nefes film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Selim Akçin’insuçu bu ama.
Ne var kardeşim bu kadar ünlüyü bir araya toplayacak. Görmüyor musun Kral TV’nin ödül törenini, görmüyor musun Star’ın Miss World törenini.
Ünlü sayısı en fazla üç bilemedin beş. İnsan rahat rahat "bakalım kim sağ kroşe çıkaracak" duygusu yaşamadan oturuyor. Altın Kelebek’te ise her köşe stres kaynağı.
İbrahim Tatlıses’le bakışıyoruz. Asayiş gayet normal. Hafif bir barış çubuğu havası alıyorum. Elini uzatıyor, hafiften sıkışıyoruz. Dizlerime eğilip bakıyorum, her şey normal, delik yok, kanama yok.
Yıldız Tilbe ile bakışıyoruz. Bir ara tanıyacak gibi oluyor, sonra yeniden titreyip kendine dönüyor.
Okan’la konuşuyoruz. "Beni artık sevsene yahu" diyor. Ağzımdan ister istemez "Seni seviyorum Okan" cümlesi dökülüyor. Biraz daha ileri gitsek ayaküstü bir aşk bile doğabilir.
Tören haddinden fazla iyi gidiyor. Salon ferah, oturma yerleri ferah. Ödül dağıtımı oldukça planlı. Çevremdekilere soruyorum. Bugüne kadar yapılmış en iyi Altın Kelebek töreni olduğu konusunda çoğunluk benimle aynı fikirde..
Cem Davran ve Gül Gölge ikilisi sunuşu tadında götürüyorlar. Daha doğrusu Cem Davran çok iyi götürüyor. Gül Gölge salonu "Acaba göğüsleri silikon mu?" tartışmalarıyla ikiye bölecek bir halde yazılı metne sadık kalmaya çalışıyor.
Hadi Gül Gölge neyse de geceye katılan ünlü olma sevdasındaki ünsüzlerimize ne demeli! Evden çıkarken biri "şu asma yaprağını kapat, ayıp olmasın!" demese nerdeyse geceye çıplak katılanlar bile olabilirmiş!
Ünlü olmak isteyen açılıp saçılma konusunda sınır tanımıyor.
Gecenin dokunaklı anları Osman Yağmurdereli’nin ödülünü alırken "inadına yaşayacağım!" dediği anlar.
"Erol Günaydın’ın "Bu yaşta hálá bir kelebeğin peşinde koşuyorsam..." diye başlayıp nasıl hálá işini büyük bir tutku ile yaptığını anlatması gecenin bir diğer dokunaklı anı...
Cem Davran bir ara baktı ödül alan "rock" grupları salonda bulunan Erkin Baba’ya selam çakıyorlar o da kalktı salondaki Halit Kıvanç’la Erkan Yolaç’a selam çaktı. İki dakika sonra Halit Kıvanç ve Erkan Yolaç sahnede...
Halit Ağabey başladı teşekkür konuşması yapmaya. "Eyvah" dedim içimden, "Ödül aldığını sandı, ona teşekkür ediyor".
Konuşmasını "Bizi bu ödüle layık görenler sağ olsunlar" diye bitirdi. Sonra Kıvanç ve Yolaç ödül almadan el sıkışıp yerlerine oturdular. Cem Davran da "Efendim bu olayı ben çıkardım, özür dilerim" deyip konuyu geçiştirdi. Bir şeyler oldu ama galiba ben kaçırdım...
Gecenin en ilginç ödül konuşmasını "sinema" dalında ödül alan Kurtlar Vadisi yapımcıları yaptı. "Dünya kamuoyuna Türkiye’yi zorla izlettirecek filmler yapmaya devam edeceğiz" gibi bir cümle kurdular. Kendilerini kurdukları bu özlü ve güzel sözden ötürü kutluyorum.
Törenin zamanlaması mükemmeldi. Rahmetli anneannemin sıkça söylediği gibi "vakitlice" bitti. Peşinden alt salondaki ikram kısmına geçildi. Altın Kelebek’in ikramı da sıkıydı. Yemekler yenilirken geceye katılan sanatçılar birer şarkı ile geceyi renklendirdiler.
Bir ara Cem Davran, Seray Sever’i sahneye çıkarmak için çok çaba sarfetti ama her zamanki gibi Seray "Nuh" dedi, "Peygamber" demedi. Prensipli kadın, öyle olur olmaz sahne almıyor!
Davran yerinde bir şey yaptı, sahneye Seray’ın yerine Banu Zorlu’yu davet etmedi. Etseydi, bu son sunuculuğu olabilirdi!
İzlenimlerimi de güzel duygular içinde bitireyim. Dolaşırken Ertuğrul Özkök’ü ilk kez canlı canlı görenlerden bazılarının konuşmalarına kulak misafiri oldum. Aynen şöyle diyorlardı "Çok hoş adammış canım..." Bilin diye yazdım ve geceyi bitirdim.
Gecenin arka plan savaşçısı Fikret Ercan ve Selim Akçin’e kocaman alkış.