İbretlik bir FETÖ dersi daha

HACMİ küçük ama gösterge değeri büyük bir haber.

Haberin Devamı

Denizli Emniyet Müdürlüğü açıkladı. FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan bir BTK çalışanının evinden ayakkabı kutusu ve valiz içinde paralar çıkmış.

Gösterdiği şeye gelince...

FETÖ’nün en sinsi özelliği, kendi karanlık yöntemlerini, kimi hedefe koyduysa ona mal etmesiydi.

Son olayla bunu doğrulayan bir örnek daha ortaya çıkmış oldu.

Adına FETÖ denilen yapı, ayakkabı kutularına para mı stokluyor, valizlerle zula mı transfer ediyor...

Mutlaka yapacağı operasyonun bir tarafında ayakkabı kutusu ve valiz unsuru bulunsun isterdi.

Sonra o resimlere büyüteç tutup kafalara, başkasının marifeti olarak yerleştirmeye uğraşırdı.

Aynı yapı, himmet paralarıyla havuz mu kuruyor, o havuzu doldurmak için yargı ve polisteki gücünü mü kullanıyor...

Mutlaka siyasi operasyonunun merkezine bir havuz anlatısı sıkıştırırdı. Kendisi baştan sona bir havuzdan ibaret değilmiş gibi.

Her ne halt karıştırıyorsa onu bir başkasının boynuna tabela gibi asmadan rahat etmezdi. Kendi gerçeğini örtbas edercesine.

Sahte delil mi üretiyor, düzmece ihbarla ayak kaydırıp orduda kendi kadrolarının önünü mü açıyor...

Mutlaka kurbanlarını sahte delil üretmek ve düzmece ihbarlarla kendisine kumpas kurmaya çalışmakla suçlardı.

Hem yapacağını yapar hem de yöntemlerini karşı tarafın üstüne yıkacak algı operasyonları çekerdi.

Bunun tipik bir örneği daha ele geldi şimdi.

Bilişim uzmanı Mesut Tekkoyun, annesinin Pamukkale ilçesindeki evinde gözaltına alınmış.

Evde yapılan aramada, valiz ve ayakkabı kutusuna saklanmış halde 990 bin dolar ve 50 bin 550 Avro ele geçirilmiş.

Denizli Valisi Ahmet Altıparmak da olaya ilişkin fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaşmış.

O paralar onda ne arıyordu?...

İddia edildiği gibi hayır amacıyla toplanmış yardım paraları mıydı?...

İşin içinde bir suistimal var mı?...

Hepsi yargılama sonucunda cevaba kavuşacak.

Kesinleşmiş yargı kararını beklemeden bir hüküm vermeyelim o paraların bir memurda ne aradığında. Doğrusu bu.

Fakat şunu peşin peşin söylemekte hiçbir sakınca görünmüyor.

Atma çalım, ayağına dolanır.

Kurma kumpas, içine düşersin.

Çekme algı operasyonu, eline yapışır.

Gerçekle oynama, oyunun deşifre olunca altında kalırsın.

İnanmıyorsan dön FETÖ’nün akıbetine bak.


GÖSTERİ YASAĞI HANGİ KORKUDAN
ANKARA’da gösteri ve yürüyüşlere 30 Kasım’a dek yasak getirildi.

Gerekçe, terör korkusu...

Fakat bu, herkesi ikna etmişe benzemiyor.

İktidara karşı güvensizlik besleyenler, kaç gündür hop oturup hop kalkıyor.

Onlara göre, asıl neden 29 Ekim ve 10 Kasım’ı yasaklamak.

Deniyor ki, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e sevgi gösterilerinden duyulan korku var arkasında, terör korkusu bahane.

Sanki Türkiye’yi karıştıracak katliamların planlandığı öngörüsü gerçek değil...
Sanki IŞİD’i, PKK’sı ortalığı kana bulamak için fırsat kollamıyor...
Sanki canlı bomba tehdidi yalan, istihbarat alındığı palavra...
Sanki Allah korusun bir kalabalıkta bomba patlasa, yetkililer önlem almamakla suçlanmayacak...
Sanki gösteri ve yürüyüş yasak diye devlet erkanı Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamayacak, Anıtkabir’e gidip Atatürk’ü anmayacak...
Sanki terör eylemi korkusu, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü unutturmak için kullanılan bir uydurmaca...

Hepsine rağmen güven bunalımı yaşanıyorsa sorun, psikolojik kopuştur.

Buna da bir tedbir şart.

Yazarın Tüm Yazıları