PKK’yı bile terör örgütü görmeyen Rusya’ya bir çift lafımız da mı olmasın? ‘Ayıp oluyor ama birader’ de mi demeyelim?
Sınırımızı geçen bir Rus uçağını istemeden düşürdük diye Putin ne dertler açtı başımıza, hepsini çektik.
Rus jetleri El Bab’da yanlışlıkla askerlerimizi vurdu, iki gün asık suratımızı da mı çekmesin, bir özür de mi dilemesin?
Hepi topu buydu söylediğim...
NE DEDİM DE DARILDIN KOMŞU
Kolbaşının küheylanı gibi yine de şahlanalım, gününü gösterelim, kabadayılık taslayalım da hele bir Türkiye’nin gücü neymiş görsün Ruslar filana vardırmadım.
Kulaklarını değil ama az dikkatlerini çekelim... Had bildirmeyelim ama kendimizi de hiçe saydırmayalım... Karizmalarını çizmeyelim ama façamızı bozmalarına da müsaade etmeyelim... Boy ölçüşmeyelim ama Suriye’de kırmızı çizgilerimizi paspasa da çevirtmeyelim demekle kaldım.
Öyle ya; meydanı tümden boşaltırsak kim tepemize çıkmamazlık eder ki?
“Fırat’ın doğusundaki Kürt kantonlarını Ankara’nın tolere edebileceğini ima etti” diyor gazete.
Ya orada kalmazsa, ya arkalarına Putin’i almışken Ankara’nın tahammülünü Fırat’ın batısında da zorlarlarsa...
PYD SIRTINI BAKIN KİME DAYIYOR?
Dün Moskova’da PKK’nın Otonomi Konferansı başlayacaktı.
Allah korkusu var demektir sizde.
Allah’tan korkan ‘Evet’çilerle Allah’tan korkan ‘Hayır’cılar kardeştir, alın size kavga etmemek için esaslı bir neden.
DİNİ YA DA LAİKLİĞİ OYLAMIYORUZ
Siyasi saflarınızı sıklaştırmak için kampanyanızı cami içine ya da karşısına taşırsanız... Namaz saflarını bile böleceğinizi, cemaati camilere ayrıştıracağınızı görüyor musunuz?
NATO’su, BM’si, ABD’si, AB’si hep bizi haklı buldu. Radar izleri, sınırın bu tarafında vurulduğunu doğruladı.
Yine de ne işler açtı başımıza Rusya, kök söktürmedi mi, hatırlayın.
Bir de şu hale bakın...
El Bab’da, askerlerimizin orada olduğunu bilmeden ateş ettiklerini kanıtlayabiliyor mu peki Ruslar?
YALANLARINI YAKALADI TSK, AÇIĞA DÜŞTÜLER
Neydi savunmaları güya?
TSK’dan aldıkları koordinatlara göre askerlerimizin hedef bölgesinde olmaması gerekiyordu...
Hatalı koordinatlar Rus Hava Kuvvetleri’ni yanıltmıştı, kazayla vurmuşlardı...
Madem trajik bir kazaydı, madem istemeden oldu, madem üzüntüsünü tüm kalbiyle yaşıyor...
Askeri işbirliğimizi dondurmayalım, ilişkilerimizi askıya almayalım, ticaretimizi bitirmeyelim, ambargo da koymayalım...
Fakat yarım özür yerine geçecek bir ‘izvinite’ sözcüğünü de mi beklemeyelim, onu da mı çok gördü?
ÜZÜNTÜ NİYETİNE BİLE KULLANABİLİRLERDİ
Özür kelimesi için sözlüklerde şu anlam veriliyor:
“Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret...”
Putin taziye için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı, Rus muadili Gerasimov da Genelkurmay Başkanı Akar’ı...
Özür bildirdiler; yanlışlıkla oldu, kazayla vurduk dediler. Üzüntülerini ilettiler.
“Evet’çiler arasında da kafası karışık, soru işaretleri olan, karar vermekte zorlanan bir kesim var, taklaya gelmesek, yol yakınken şu referandumdan vaz mı geçsek” türünden şeyler...
Orwell’in Big Brother’ı tarafından yönetilen bir baskı toplumunda yaşadığımızı zannedenler yok mu?
Hani kendilerini de bu kara ütopyanın düşünce polisi zannedenler...
Hani zihinleri denetleyeceklerine, düşünceyi kontrol edebileceklerine, evet oylarını disipline ve tek kalıba sokabileceklerine inananlar...
Hani muhalefete göz açtırmamaya özgürlük, eleştiriye nefes aldırmamaya demokrasi süsü verenler...
‘Söyle bakalım kim o Trump sevdalıları...’
‘La havle’ çekip görmezden gelince de gücüne gidiyor.
Bozulmaca, darılmaca yok oysa bunda.
Trump’a güzelleme yapıyor diye kimseye ilişmedim.
Önde vulgar bir alaycılık, kaba bir güldürü, bir avam mizahı akıyor.
Arkada ise örtü altından işleyen bir siyasi hiciv, sembolizme sığınan ağır bir taşlama, sarılıp saklandığı yerden hınzırca kafa çıkaran muhalif bir ironi.....
Yakaladığı tiplemeler manidar, faydalandığı absürtlükler boş güldürmeceden ibaret değil, yaptığı göndermeler adrese teslim, sokuşturduğu laflar fena, dayandığı komiklikler iğnelemeden fazlası, müzikal sahneler için seçilen parçalar bile güncel çağrışımlarla dolu.
Derdi sadece muziplik yapmak, sadece kafa boşaltmak mı? Yalnızca toplumsal riyakârlık, gülünçlük ve maskaralıkları mı teşhir etmek?
Apolitik demeye bin şahit ister.
Bu sembolizm, bu katmanlı dil Mahsun’u aşar mı?
Ne derseniz deyin, Mahsun’un kendini aştığı kesin.
Işığı, makyajı, kostümü ve kadrajıyla görseli parlak.