Paylaş
Derhal uzaklaşın yanlarından.
Arkadaş olarak da, dost olarak da, muhabbet olarak da hayır gelmez onlardan.
Vallahi böyle bir adam tanıdığımı itiraf etmeliyim.
Kalabalık masamıza her yalnız geldiğinde gecenin kahramanı olur, yükselir, bütün kadınlarla ilgilenir, iltifatlar eder.
Bazen de karısıyla birlikte gelir aramıza.
Aaa o da ne? Şen şakrak adam gitmiş, flörtöz haller yok olmuş, enerjisi düşmüş, masanın bir köşesinde karısının dizi dibinde sessizce oturur gece boyu.
İyi de bir önceki adam kim, bu adam kim?
Hangisi gerçek?
Süt dökmüş kediye dönen mi, şahin olan mı?
Bu kişilik bölünmüşlüğü arkadaşımızı her seferinde masanın en çok konuşulan konusu haline getiriyor.
Kendisine de söylediğimiz için, “Örnek olarak yazacağım seni” dedim.
Kadınlar böyle adamları tanısın diye...
Tanısınlar ki bir şey zannetmesinler.
Onlar kağıttan kaplandır.
Dekolteyi seviyorum
Beğenilmek, baktırmak, ilgi görmek kadının ruhunda vardır.
Abartmadan yakışan bir dekolte de kadın ruhuna hizmet eden en güzel şeydir.
Kadın kendini kadın gibi hissetmeli.
Duruşuyla, bakışıyla, hareketiyle, giydiğiyle, dekoltesiyle.
Ben dekolteyi seviyorum.
Sevmeye de devam edeceğim.
Dekoltenin en çok yakıştığı kadınlardan biri de Ivana Sert.
Ben çok seviyorum Ivana’da dekolteyi, çok güzel taşıyor çünkü.
Ama duydum ki erkek arkadaşı kaldıramamış bu güzelliği.
Kaybedenin Ivana olmayacağını hepimiz biliyoruz değil mi?
Hiç takma kafana Ivana’cım.
Dekoltemizle yola devam edelim biz...
Elinde cetvel bağıran yönetmen
Sinema, dizi demek yönetmen demek.
Şimdiki yönetmenler sette oynculara karşı yelkenleri suya indirmiş gibi geliyor bana.
Oysa eskiden yönetmenler sette sert ve kuralcıydı.
Onların istediği dışında hiçbir şey olmazdı.
Yönetmen dedin mi akan sular dururdu.
1960’lı yılların başında usta yönetmen Osman F. Seden’le çektiğimiz bir filmi hatırlıyorum mesela...
Elinde cetvelle sağa sola vurarak bağırırdı istediği olmadığı zaman.
Ama sette ne kadar despotsa set dışında o kadar yumuşak kalpliydi...
Türk sinemasına kıymetli filmler çekmiş çok önemli bir yönetmendi.
Nur içinde yatsın...
Bugünkü yönetmenler de Osman F. Seden’in filmlerine baksın.
Yumuşatıcıya yatırılmış hislerim
* Köpeklerin kulaklarını kesenlere, yol kenarına atıp ölmesini bekleyenlere, hayvanlara eziyet edenlere “Allah sizi bildiği gibi yapsın” diyorum.
* Yerlere tükürenler, çöp atanlar; yeter artık pisliğinizi sağa sola saçmayın, hâlâ bir şehirde yaşadığınızın farkında değil misiniz?
* Dizileri yayından kaldıranlar; neden en temiz duygularımızla oynuyorsunuz?
* Moto kuryeler; farkında mısınız bu trafik kuralları sizin için de geçerli! Ters yollara girmeyi, slalom yapmayı, hem kendi hem başkalarının hayatını tehlikeye atmayı bıraksanız artık.
Çok daha ağır kelimeler kulanmamak için hafta boyunca yumuşatıcıya yatırdığım hislerim bunlar.
Yoksa... Anladınız siz onu...
Kırılan kalp
Üstada sormuşlar, “Kırılan kalp yine sever mi?”
Üstat “Evet” demiş...
Adam “Peki” demiş, “Üstadım siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?”
Üstat da cevap vermiş, “Peki sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?”
Necip Fazıl Kısakürek
Yılbaşı partisine beklerim
Bu yılbaşı adresim belli oldu; İstanbul WOW Otel’de yeni yıla gireceğim.
Elbette sahnede...
Biz şarkıcılar için yılbaşı, bayram demek iş demektir.
Mesai saati demektir!
Bu yılbaşında da mesaideyiz. Yeni şarkılar, eğlenceli bir gece ve sürpriz bir partiyle...
Bir maniniz yoksa partimize beklerim efendim.
Paylaş