Paylaş
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
İRADE KOYDU, TANIMLADI VE ALAN AÇTI
DAHA önce birkaç kez süreç başlatan isimdir kendisi.
O süreçler başarıyla sonuçlanmamıştı.
“Ben artık bu işlere girmem” demedi.
Risk aldı.
Devlet Bahçeli’nin başlattığı sürece tam destek oldu.
*
Siyasi iradesini ortaya koydu.
“Terörsüz Türkiye” diyerek bu sürecin hedefini tanımladı.
Örgütün feshedilmemesi durumunda operasyonlara devam edileceğini net biçimde söyledi.
*
Söyledikleriyle toplumu rahatlattı.
Mesajlarıyla şehit ailelerinin gönlünü hoşnut etti.
Barış ve kardeşlik vurgularıyla tüm Türkiye’nin iyimserliğini arttırdı.
DEVLET BAHÇELİ
İNATLA, ISRARLA YÜRÜDÜ BU YOLDA
İLK çıkışıyla hem herkesi şaşırttı hem de çok büyük tepki aldı.
Tepkilerin ardından herkes, “bu geçici bir hevestir, vazgeçer, tek başına kalır, bırakır peşini” dedi.
Fakat o, asla geri adım atmadı. İnatla, ısrarla yürüdü doğru bildiği yolda.
*
Hepimize şunu öğretti:
Gerçek milliyetçilik, hakiki vatanseverlik, yarım asırdır milletin başına bela olmuş bir sorunu çözme fırsatını değerlendirmekten geçer.
Bu millete yapılacak en büyük hizmet, bu milletin kardeşliğini pekiştirecek tarihi adımı atmaktır.
*
Bütün riskleri aldı. Kendisine yönelen bütün tepkileri göğüsledi. İstismarcılardan zerre kadar etkilenmedi.
Süreci büyük bir ağırbaşlılıkla yürüttü.
Sağlığı elvermediği için muazzam bir telefon diplomasisi gerçekleştirdi. DEM Parti’ye cesaret aşıladı.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
ŞEFFAF, SAMİMİ VE İKNA EDİCİ
SON sürecin en önemli kahramanlarından biridir kendisi.
*
Habertürk’te yaptığı açıklamalarla...
Soru işaretlerini giderdi. Kuşkuları ortadan kaldırdı. Tedirginliklere son verdi.
Fitne fesat girişimlerinin önünü kesti.
Suyu bulandıranların tekerine çomak soktu.
Yaptığı az buz iş değildi.
*
Kişisel çevresinden tepki alacağını tabii ki biliyordu.
Kendisine yönelik bir saldırı dalgasının geleceğinin tabii ki farkındaydı.
Bütün bunları barış için, kardeşlik için, kanın durması için göze aldı.
*
Samimiyetiyle etkili.
Şeffaflığıyla inandırıcı.
Üslubuyla ikna edici.
İyi ki bu süreçte Sırrı Süreyya Önder var.
AHMET TÜRK
AĞIRBAŞLI, CİDDİ VE VAKUR BİR DESTEK
AĞIRBAŞLILIKTAN hiçbir zaman uzaklaşmadı.
Ciddiyetini hiçbir zaman kaybetmedi.
Vakarını hiçbir zaman terk etmedi.
*
Sürecin kazasız belasız atlatılması için kritik roller üstlendi.
Her zaman yapıcı bir tutum takındı.
*
Taaa 70’lerden beri barışın egemen olmasını dileyen isimlerin başında gelir kendisi.
Bu açıdan büyük bir içtenlikle bu son olaya dört elle sarıldı.
*
Devlet Bahçeli’nin kendisiyle ilgili topluma yaptığı olumlu açıklamaların da etkisiyle bu son sürecin en güvenilir ismi haline geldi.
PİYASA DİZİSİNİN KARNESİNİ ÇIKARDIM
Kanal D’de bizim piyasayı, yani medya piyasasını anlatan bir dizi yayına başlayınca... “Dur, şunu oturup bir izleyeyim” dedim. Böylece daldım dizinin ilk iki bölümüne. Kaptırıp gitmişim kendimi. Devamını öyle merak ettim ki üçüncü bölümün yayınlanacağı akşam için kimselere randevu vermemeye karar verdim. İşte Piyasa’nın ilk iki bölümü için çıkardığım sübjektif bir karne:
İLAYDA’NIN OYUNCULUĞU
İlayda Alişan, dizide taşralı muhafazakâr bir muhitten ultra beyaz Türk bir çevrenin içine düşen bir kadını canlandırıyor. Ama ne canlandırma! Mahcubiyeti abartısız, şaşkınlığı dengeli, afallaması makul düzeyde. Ancak iyi oyunculuk kumaşı olan bir oyuncunun başarabileceği şeylerdir bunlar.
*
DİZİDEKİ BAŞÖRTÜSÜ
Başörtüsünü normalleştiriyor bu dizi. Başörtülü bir kadın, hiçbir çevrede yadırganmıyor, garipsenmiyor, tuhaf bulunmuyor. Azınlıktaki bazı marjinal çevreler hariç Türk toplumunda da genel durum budur. Dizinin, bu durumun altını zarifçe çizmesi şahane.
*
NAMAZ SAHNESİ OLMAMIŞ
Dizideki namaz kılma sahnelerinde namazın kurallara tam uygun biçimde kılınması beklenirdi. Gözlerin sağa sola kayması, yoga yapar gibi secdeye varılması falan... Her türlü inceliğe aşırı dikkat eden bir diziye hiç yakıştıramadım. Bundan sonra dizide namaz olacaksa doğru düzgün olmalı.
*
SÜPER DOLAYLI MESAJLAR
Bu dizide işlenen toplumsal meseleler var: Mesela kadının “hayır” deme hakkı... Mesela taciz / tecavüz olaylarında kadınlara karşı sergilenen farklı tutumlar... Fakat bu meseleler dizide öyle güzel işlenmiş ki... Didaktikliğe zerre kadar kayılmıyor. Hiçbir mesajın altı kalın çizilmiyor.
*
OYUNCULUKLAR ŞAHANE
Şöhretten başı dönmüş ama vicdanını da kaybetmemiş tanınmış oyuncu rolünde Alp Navruz, on numara beş yıldız. Zuhal Olcay, deneyimini konuşturmuş. Muhteşem oyunculuğuyla kötü adam mı iyi adam mı olduğuna bir türlü karar veremediğimiz Fırat Altunmeşe... Hepsi ama hepsi çok iyi oyuncuların.
*
ENTRİKALAR, TRAJEDİLER
Dizide sosyolojik gözlemler yapacak çok sahne var. Onlar benim açımdan çok kıymetliydi. İki unsura ise hiç önem vermedim: BİR: Dizideki entrikalı olaylar. İKİ: Dizide acayip abartılan trajediler. Türk izleyicisi genelde entrika ve trajedi olmayan diziye pek yüz vermiyor. O yüzden anlayışla karşıladım entrikayı da trajediyi de.
EVLERDE İFTAR YAPMAK BİR ERDOĞAN KLASİĞİDİR
İSTANBUL Belediye Başkanlığı döneminde başladı bu geleneğe Erdoğan.
En yoksul evlerde açtı iftarını.
Başbakanlık döneminde de sürdürdü bunu.
Peki ya Cumhurbaşkanlığı dönemi? Fırsat buldukça buna devam ediyor.
*
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Ben bu işi Erdoğan’da gördüm. Bu işin başlangıç noktası Erdoğan’dır.
YILMAZ ERDOĞAN SÜPER BİR İNSAN OLABİLİRDİ
YILMAZ Erdoğan, Devlet Bahçeli yerine Ekrem İmamoğlu’nu telefonla arasaydı.
Bugün Yılmaz Erdoğan’a laf sokanların tümü...
Yılmaz Erdoğan’ın ne yüce bir insan olduğunu anlatacaklardı.
*
Bizim memlekette “süper insan olmak” ile “kötü insan olmak” arasında...
İşte bu kadarcık bir fark vardır.
ZELENSKİ’DEN KAHRAMAN ÇIKMAZ
- Çünkü Rusya ile Batı arasında bir tercih yaptı.
- Çünkü savaşa milletine dayanarak girmedi, Amerika’ya dayanarak girdi.
- Çünkü Putin’le mücadeleyi ülkesine güvenerek başlatmadı.
- Çünkü Trump’a “ben kendi savaşımı veririm, sana muhtaç değilim” diyecek durumda değil.
- Çünkü Trump’a posta koyacak ulusal bir gururu yok.
- Çünkü Trump kovunca milletine koşmak yerine Avrupa’ya koştu.
- Çünkü sonuçta “ağamsın sen paşamsın sen Trump” demek zorunda kaldı.
Paylaş