Paylaş
Muhaliflerin ilerleyişi karşısında...
Sükûnetini korudu. “Suriye’nin istikrarı” dışında vurgusu olmadı. Az konuştu. Konuya girmeye pek hevesli olmadı.
*
Ancak iki gün önce farklı bir tutumu oldu Erdoğan’ın.
- Şam’ın düşüp düşmeyeceği henüz belli değilken...
- Yorumcular Şam rejiminin düşmesine pek şans tanımazken...
- Esad’ın son anda anlaşma masasına oturacağı beklentisi sürerken...
Temkini elden bırakan Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:
*
“İdlib, Hama ve Humus. Hedef tabii Şam. Muhaliflerin bu yürüyüşü şu an itibariyle devam ediyor. Temennimiz kazasız belasız bir şekilde bu yürüyüş devam etsin.”
*
Bugün bu açıklamaya baktığımda kendi kendime şunu söylüyorum:
*
Demek ki Erdoğan, Şam’ın düşeceğini öngörüyormuş.
SADDAM’DAN DERS ALINMIŞ GİBİ
Şam’da rejim çöktü ama Esad’ın Başbakanı El-Celali, geçiş döneminde görevinin başında.
*
HTŞ Lideri Colani’nin ilk açıklaması şöyle:
*
“Kamu kurumları resmen devredilene kadar eski Başbakan El-Celali’nin gözetimi altında kalacaktır.”
*
Irak’ta Saddam’ın devrilişi, ülkeyi muazzam bir kaosa sürüklemişti.
Bu öyle bir kaostu ki...
Ortada kamu düzeni, kamu kurumu, kamu otoritesi diye bir şey kalmamıştı.
Irak’ın yıllarca belini doğrultamamasında bu kaosun rolü büyüktür.
*
Bir yorum yapmak, bir öngörüde bulunmak, bir gelecek perspektifi çizmek için tabii ki henüz erken ama şu sapmayı rahatlıkla yapabiliriz:
*
Suriye muhaliflerinde Saddam’ın devrilişinin ardından Irak’ta olup bitenlerden ders alınmış gibi bir hava var.
Sanki benzer bir kaos ortamının doğmaması isteniyor gibi bir şey.
GADDAR AMA SEKÜLER
Esad’ın başında olduğu rejim...
- Gaddardı.
- İstihbarat rejimiydi.
- Küçük bir azınlığa dayanıyordu.
- Halkını gözünü kırpmadan öldürüyordu.
*
Ülkemizde bu rejime şöyle yaklaşanlar var:
*
Gaddardı maddardı ama sekülerdi.
SIĞINMACI SORUNU BİTER Mİ
Bu sorunun cevabını aramak için henüz erken.
*
Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
*
Eğer Suriye’de yeni bir düzen tesis edilirse... Eğer muhalif gruplar kendi aralarında uzlaşıp ülkede istikrarı sağlarsa... Eğer bir iç çatışma sürecine girilmezse... Eğer ülkede huzur ve güven ortamı tesis edilirse...
Türkiye’de bulunan Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümü ülkelerine dönecektir.
*
Tabii ki Türkiye’de kalanlar da olacak.
Ne kadarı kalabilir?
Sanırım sığınmacılar üzerinden siyaset yapmayı anlamsız kılacak kadarı kalabilir.
CHP’NİN SURİYE POLİTİKASI LİME LİME DÖKÜLDÜ
Esad’ın düşmesinden bir gün önce CHP Lideri Özgür Özel, hükümete şunu söylüyordu:
*
“Bir an önce Esad’la gerekli temaslar sağlanmalı.”
*
Şu uzak görüşlülüğe bakar mısınız?
Uluslararası ilişkiler birinci sınıf öğrencisinin bile “Esad artık dikiş tutmaz” diye yorum yaptığı, muhaliflerin Şam’a girmeye başladığı, Esad rejiminin çöktüğünün anlaşıldığı bir günde...
Memleketin ana muhalefet lideri, çözüm yolu olarak Esad’la temas kurmayı öneriyor.
*
Bugün hükümet yetkilileri çıkıp da...
“Tamam Özgür Bey. Esad’la temas kuralım ama kendisini Şam’da bulamıyoruz. Nerede olduğunu siz biliyorsanız söyler misiniz?” falan diye kafa bulsa yeridir.
*
CHP’nin Suriye konusunda suskun kalmasından şikâyet ediyordum.
Meğer asıl konuşması sorunmuş.
ŞERİF GÖREN VEFET EDİNCE
80 yaşında kaybettik yönetmen Şerif Gören’i.
İki uyarıda bulunacağım:
*
- BİR: Eski Türk aydınlarının pek sevdikleri bir tartışma vardır: ‘Yol’ filmi Yılmaz Güney’in mi, Şerif Gören’in mi diye bir tartışma. Şerif Bey’in vefatıyla bu eski tartışma ne olur alevlenmesin. ‘Yol’ filminin yönetmeni Şerif Gören’di ama babası, atası, anası da Yılmaz Güney’di falan denilerek geçiştirilsin bu konu.
*
- İKİ: İlerlemiş yaşlarda en büyük tehlike: Düşmek. Genellikle ölümle sonuçlanıyor bu tür kazalar. Şerif Gören’in de başına maalesef bu geldi. Merdivenlerden kayarak düştü, başını yere çarptı ve hastaneye kaldırıldı. Durumu iyi değildi. Entübe edilmişti. Ve sonuçta hayatını kaybetti. Gören’e Allah’tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Paylaş