Başka türlü bir şey bu ne Saddam’ın devrilişine benziyor ne Kaddafi’nin

ŞU ana kadar gördüklerimize, işittiklerimize, izlediklerimize göre yazıyorum:

Haberin Devamı

- Koskoca rejim devrildi. Katliam fotoğrafı gelmiyor. Cinayet videosu gelmiyor. Bırakın katliamı, cinayeti falan... İşkence, kaba muamele fotoğrafı ve videosu bile yok.

*

- Türbeler havaya uçurulmuyor. Kafa kesme, damdan adam atma gibi kan dondurucu videolar gelmiyor. Alevi, Nusayri avına çıkılmış değil. Bir bağnazlık fotoğrafı yok ortada.

*

- Zafer kazananlar, her aşamada olumlu mesajlar verdiler, veriyorlar. Her şey gerçek olamayacak kadar olumlu gelişiyor gibi. O kadar ki... Esad’ın devrik başbakanı bile durumdan memnun görünüyor.

*

- Arap Baharı adı verilen olaylara da pek benzemiyor bu olay. Düşünün: Esad’ın sonu bile Saddam’ın ya da Kaddafi’nin sonu gibi olmadı. En azından uçağına atlayıp kaçma fırsatını bulabildi Esad.

*

- “Cihatçılar kazandı, çok kaygılıyız” demenin, eski bir ezberi tekrar etmenin dışında bir anlamı kalmadı artık. “Kaygılıyız” diyenlerin kaygılarını haklı çıkaracak bir şey yaşanmıyor şimdilik.

Haberin Devamı

- Ve hepsinden önemlisi Suriye halkı, öyle coşkun bir sevinç halinde ki... Bu topyekûn coşku, bu devasa sevinç karşısında kaygı ifade etmek fena halde çiğ kaçıyor.

*

- Yakın gelecekte ne olur ne biter? Bilmiyoruz. Çok zorlu bir süreç bekliyor Suriye’yi. Herkes bunun farkında. Ama ilk günlerde yaşananlar şunu gösterdi: Galiba Suriye halkı, en azından Esad’ı mumla aramayacak gibi.

*

- İyi ama HTŞ ne olacak? Kaynağında El Kaide olan bir örgüt öyle kolay değişir mi? Bu sorunun cevabı tabii ki belirsiz. Ama şöyle bir durum da var: HTŞ bile kendini feshetmeye hazır olduğundan falan söz ediyor.

*

- Can Yücel’in şiirinden ilham alarak söylüyorum: Başka türlü bir şey bu. Ne Saddam’a benziyor ne Kaddafi’ye. Ne Tunus’a benziyor ne Mısır’a. Devrimi ayrı devrim. Cihadisti ayrı cihadist. Coşkusu ayrı coşku.

Başka türlü bir şey bu ne Saddam’ın devrilişine benziyor ne Kaddafi’nin

TÜRKİYE’NİN TELEVİZYON EKRANINDA HÜSNÜ MAHALLİ’NİN YAKTIĞI AĞIT

YER: Türkiye’de yayın yapan bir televizyon kanalı.

ZAMAN: Esad’ın düşmesinden hemen sonra.

Haberin Devamı

AĞIDI YAKAN: Suriye ile ilgili tüm öngörüleri yanlış çıkmış gazeteci Hüsnü Mahalli.

*

Hüsnü Mahalli’nin ağıtı şöyle:

*

Türkiye yayıldıkça yayılıyor. Şu anda Libya’da, Somali’de, Irak’ta Türk ordusu var. Göreceksiniz, Erdoğan, Emevi Camisi’nde namaz da kılacak.”

*

Türkiye’de yayın yapan bir televizyon kanalında böyle bir ağıtın yakılabilmesi çok tuhaf!

Ama durun bir dakika!

Ondan daha tuhafı da var:

Ekrandaki diğer yorumculardan hiçbiri, Hüsnü Mahalli’ye şöyle bir söz söylemiyor:

ABD, dünyanın her yerinde. Rusya, dünyanın her yerinde. Fransa, dünyanın her yerinde. Sıra Türkiye’ye gelince mi zoruna gidiyor Hüsnü Mahalli?

Başka türlü bir şey bu ne Saddam’ın devrilişine benziyor ne Kaddafi’nin

ÇOK TUHAF BİR RUH HALİ

İKTİDAR karşıtlarının Suriye’de olup bitenler karşısında sergiledikleri tablo, gerçekten içler acısı.

Haberin Devamı

Karamsarlar, mutsuzlar, öfkeliler, korku salıyorlar, eski ezberleri dolaşıma sokuyorlar.

*

Durum aşağı yukarı şöyle:

*

- Bazıları, neredeyse hala “Esad’la temas kurulmalı” falan diyecek durumda.

*

- Adam ülkesini arkasına bile bakmadan bırakıp kaçmış, hâlâ “kan dökülmesin diye gitti” diye güzelleme yapanlar var.

*

- Suriye’de herkes bayram ederken “Ah Esad ah! sen ne de cici laik liderdin” diye ağlaşıyor bazıları.

- Daha düne kadar “PYD devleti”nden şikâyetçi olmayanlar, şimdi “PYD devleti tescillendi” diye sözüm ona kaygı belirtiyorlar.

*

- Bazıları “Her şeyi ABD ve İsrail planladı abi” diyerek Türkiye’nin rolünü sıfıra indirmekle meşgul.

*

- Bazıları bütün umudunu Suriye’de çıkacak bir iç çatışmaya bağlamış durumda. Buna dair bir şey çıkmayınca hırçınlaşıyorlar.

*

Haberin Devamı

- HTŞ’nin ilerleyişinin en başında... “HTŞ’nin arkasında Türkiye var” diyorlardı.

*

- Şam devrildi. Bu sefer de “Türkiye, HTŞ konusunda etkisiz eleman” demeye başladılar.

*

- Yıllardır “Sığınmacılar ülkelerine dönsün” dediler. Bunun yolu açıldı. Yine öfkeliler.

Kısacası...

Esad’dan daha fazla Esad’çılar... Türkiye kazançlı çıktı diye mutsuzlar... Karamsarlıkları hiç bitmiyor...

*

Korkarım aralarından biri...

Suriyeli sığınmacılar dönecek. Türk sanayisi zor durumda kalacak. Resmen batacağız” diyecek.

Başka türlü bir şey bu ne Saddam’ın devrilişine benziyor ne Kaddafi’nin

NİCE 50 YILLARA ALTIN KELEBEK

SON dönemde Altın Kelebek’i hırpalamak, önemsizleştirmek, değersizleştirmek için ellerinden geleni yapanlar oldu.

Yıkmak istediler, değersizleştirmek istediler.

Haberin Devamı

Altın Kelebek, işte bütün bu çabalara rağmen son üç yıldır ışığını daha da parlatarak yoluna devam ettiğini kanıtladı.

Başka türlü bir şey bu ne Saddam’ın devrilişine benziyor ne Kaddafi’nin

*

50 yıllık devasa bir öykü bu.

Geçmişle bağını hiç koparmadı Altın Kelebek. Ama geleceğin getirdiği farklılıklara da hep açık oldu.

*

Türkiye’nin sanat dünyasının ortak buluşma noktası haline geldi Altın Kelebek.

Her meşrepten, her görüşten, her yaklaşımdan, her sanat anlayışından sanatçılarımız, bu platformda bir araya geldiler.

Türkan Şoray, Bülent Ersoy, Ediz Hun, Erol Evgin, Demet Evgar, Hande Yener, Hazar Ergüçlü, Yılmaz Erdoğan... Hepsi orada.

İnci Taneleri, Kızıl Goncalar... Hepsi orada.

*

Altın Kelebek’te ödül kazanan sanatçılarımız, gündelik siyasi çekişmelerin parçası olmadılar ama insanlık ve ülke sorunlarını, gündelik siyasetin tarafı olmadan dile getirmekten de geri durmadılar.

İşin bu kısmı da harikaydı.

*

Nice 50 yıllara Altın Kelebek!

Yazarın Tüm Yazıları