Hande Fırat’ın Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’dan aldığı özel demeç, bu nedenle Türk medyasına ilaç gibi geldi.
*
Lavrov’un Hande Fırat’a yaptığı açıklamalara dünyanın bütün saygın medya organları yer verdi.
Hemen bütün yayın organlarında “Rusya’nın ikinci adamı Hürriyet’e dedi ki” üst başlığıyla yayınlanan haberlerde Hürriyet referans gazetesi oldu.
*
Lavrov’un Hürriyet’e yaptığı açıklamalara Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yanıt verdi.
Hakan Fidan bu yanıtı verirken de yine Hürriyet’i ve yine Hande Fırat’ı seçti.
*
ARACISIZ ÇÖZÜM
BÜTÜN tartışmaların ardından şöyle bir pozisyon almış oldu:
Hem Bahçeli’ye tam destek verdi, hem de teröre karşı ödünsüz bir çizgide durdu.
Çözüm için bulduğu yöntem ise şu:
Hiçbir aracı kabul etmeden, doğrudan Kürt vatandaşlarımıza seslenmek.
BAHÇELİ
GÜNAH
12 Eylül’ün ağır havası, azıcık dağılmaya başlamış durumda.
Bu gevşemeden yararlanılarak memleketin dört bir yanında paneller düzenleniyor.
*
“Panel” dedikleri şöyle bir şey:
Bir grup yazar, bir masa etrafında toplanıyor. Bu yazarların mutlaka biri solcu, biri İslamcı, biri de liberal oluyor.
Ve tartışma başlıyor.
*
Nasıl da merakla, ilgiyle izlerdim bu tartışmaları.
İşte Erdoğan’ın her vurgusu çok önemli Cumhuriyet manifestosunun başlıkları:
*
- KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL: Cumhuriyet, belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, belli bir etnik kökenin Cumhuriyeti değildir.
*
- KÜRT / TÜRK, ALEVİ / SÜNNİ: Bu Cumhuriyet, Alevi’nin de Sünni’nin de Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, Türk’ün de Cumhuriyetidir. Türk’ün olduğu kadar Kürt’ün de Cumhuriyetidir.
*
- HEPİMİZİN CUMHURİYETİ: Bu Cumhuriyet, ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşıyım’ diyen herkesin Cumhuriyetidir. Vatan topraklarında yaşayan herkesin Cumhuriyetidir.
*
- Demokrasiye inanan biriydi.
- İfade özgürlüğünü savunuyordu.
- Aklı bilgide ve ahenkteydi.
- 15 Temmuz’la alakası yoktu.
- İktidarda gözü yoktu.
- Türkiye’nin Mesîh’i olabilirdi.
- Karanlığı değil ışığı getirdi.
- Alimdi, öğretmendi, aktivistti.
Sonra da uzun, upuzun bir bildiri yayınlamışlar.
*
Bildiriyi okudum.
Okurken şöyle düşündüm:
*
Acaba ben Türkiye’de demokratik siyaset yapmaya hevesli bir partinin bildirisini mi okuyorum? Yoksa PKK’nın elebaşlarından birinin konuşmasını mı dinliyorum?
*
Neler var bildiride?
Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışına itiraz ediyor Mansur Yavaş. “Terörist başı muhatap alınamaz” falan diyor.
*
Mansur Yavaş, gerçekten Öcalan’ın muhatap alınmasını çok büyük dert etmiş, kafaya takmış mıdır?
Yoksa tutum almasının asıl nedeni başka bir şey midir?
*
Mesela şöyle bir şey:
*
Savunma Sanayi Fuarı’nda yaptığı konuşmada şunları söylemiş:
*
- Askerimizin üzerine US (Birleşik Devletler) yazan battaniyeleri örttük. US yazan tabaktan, US yazan kaşıkla yemek yedirdik.
- Kolunda Alman bayrağı olan eğitim elbiseleri dağıtıp ‘bunları giyin’ dedik.
- Şimdi bakıyorum: (Savunma sanayisi ürünleriyle) 5 buçuk, 6 milyar dolar ihracat yapılıyor.
- Bizim yaşadıklarımızı yaşamamışsanız bu tablonun ne anlama geldiğini takdir etmeniz biraz zor.
- Kıbrıs Barış Harekatı’nda roketlerinizi başka bir ülkeden almak zorunda kalmamışsanız, Roketsan’ın ürettiği balistik füzelerin kıymetini takdir etmeyebilirsiniz.
- Temmuz sıcağında Kıbrıs’ta elinizde tek kanallı Amerikan telsiziyle kan ter içinde irtibat kurmaya uğraşmadıysanız, bugün Aselsan’ın yaptığı 40 kanallı kriptolu telsizlerin sizin için bir önemi olmayabilir.