Paylaş
Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle “Antalya'nın Kooperatifçileri Buluşması” paneline katıldım.
ASAT Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte açılış konuşmasını yapan Başkan Muhittin Böcek, tarım sektörünün içinden biri olarak, göreve geldiği ilk günden beri üreticilerin yanında olduklarını söyledi, ne tür destekler verdiklerini tek tek anlattı.
Antalya’nın coğrafi konumu, iklimi ve köklü tarihi geçmişiyle çok önemli zenginliklere sahip olduğunu belirten Başkan Böcek, özetle…
“Büyükşehir’in tüm birimleri olarak üreticilerin sesine kulak verdik.
Onlarla bir araya gelerek taleplerini dinledik.
Üretici ve tarımsal kuruluşlarımızın el ele vermesiyle yerelden kalkınma ve kooperatifçilik konusunda başarı hikayesine hep birlikte imza attık” dedi.
Meliha Okur'un moderatörlüğünde düzenlenen panelde konuşan Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İbrahim Yılmaz, Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Simav, Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp gibi sektörün duayen isimleri de görüşlerini paylaştı.
Zirvede dikkatimi çeken şeylerden biri de konuşmacıların İzmir’e yaptığı atıflar oldu.
Adı o kadar çok anıldı ki eminim Büyükşehir eski Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kulakları çınlamıştır.
Öyle ki…
1990-2003 dönemini kapsayan 14 yılda sadece binde 9 düzeyinde büyüyen İzmir tarımının Kocaoğlu’nun görev yaptığı 2004-2017’de yüzde 7.5’lik büyüme oranı yakaladığı hatırlatıldı.
Büyükşehir tarafından desteklenen İzmir tarımının Türkiye ortalamasından 2.4 kat daha fazla büyüdüğüne dikkat çekildi.
Aziz Kocaoğlu döneminde kooperatif desteklemeleriyle İzmir çiftçisinin gerek üretim gerek örgütlenme ve gerek kazanç anlamında aldığı yol ve yarattığı fark vurgulandı.
Tire Süt Kooperatifi mucizesi ve arkasındaki ‘Okul Sütü’, ‘Süt Kuzusu’ projeleri de konuşuldu.
Türkiye’de ilk kez bir belediye bünyesinde kurulan Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nı yaşama geçiren İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yine Türkiye’de sözleşmeli üretim modelini uygulayan ilk yerel yönetim olduğuna da dikkat çekildi.
Sonuçta…
Son dönemde, İzmir’deki tarımda yerel kalkınma modelinin benzerini en iyi uygulayan kentin Antalya olduğu gerçeği üzerinde uzlaşıldı.
Görünen o ki İzmir modeli (Kocaoğlu sonrasında sürdürülemediğinden olsa gerek) günümüzde yerini Antalya modeline bırakmış durumda.
Zira, Muhittin Böcek başkan da tıpkı Aziz Kocaoğlu gibi kooperatifçiliğin gelişmesini tarımın kurtuluşu olarak görüyor.
Tüm gücüyle tarım sektörünü büyütmek için çabalıyor.
Bunu da aklı ve bilimi kullanarak, iyi ve organik tarımı destekleyerek yapıyor.
Unutulmasın ki tarım varsa hayat var.
Tarım sektörü ülkelerin bugünü ve yarınlarını ilgilendiren stratejik bir sektör.
Dolayısıyla siyaset üstü bir konu.
Ülke olarak tarımda günün koşullarına, gelişen teknolojiye uygun olarak ya yeni modeller geliştirmeli ya da tıpkı İzmir ve Antalya gibi başarılı modelleri alıp yaygınlaştırmalıyız.
Bu vesileyle bize bu organizasyonda ev sahipliği yapan Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Dairesi Başkanı Seda Özel’e de teşekkürlerimi iletiyorum.
///
Ayırmadan, ayrıştırmadan
31 Mart seçimlerinde İzmir’de sonucu en çok merak edilen yerlerden biri de hiç kuşkusuz Çeşme…
CHP, başkanlığı elinde tuttuğu ilçede değişime gitti ve Ekrem Oran’ın yerine Lal Denizli’yi aday gösterdi.
Cumhur İttifakı ise MHP’li Esat Tanık’ta karar kıldı.
Lal Denizli ile ilgili bugüne kadar ben de dahil birçok kişi tarafından çok şey yazılıp çizildi.
O nedenle bugün radarıma Esat Tanık’ı aldım.
Esat Tanık, 1980 doğumlu.
Genç yaşlarda tenise ilgi duymaya başlamış, Romanya’ya giderek bu alanda eğitim almış.
1991’de ‘genç milli tenis oyuncusu’ unvanını kazanmış.
12-14 ve 16-18 yaş gruplarında katıldığı yarışmalarda Türkiye şampiyonu olmuş, Avrupa’da ferdi ve takım şampiyonalarında ülkemizi başarıyla temsil etmiş.
1998’de profesyonel tenis kariyerine adım atmış, kısa sürede uluslararası arenada tanınan bir sporcu haline gelmiş.
26 yaşında profesyonel tenis kariyerini sonlandırdıktan sonra ABD’deki Texas Tech Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden mezun olmuş.
Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra kendi tenis akademisini kurmuş.
O günden günümüze bir yandan gençlere tenis eğitimi verirken bir yandan da siyasetçi kimliğiyle ‘dünyanın en güzel yeri’ dediği Çeşme’nin yönetmek için kapı kapı dolaşıp kendisini tanıtıyor, oy istiyor.
Esat Tanık, ilçenin öz kaynaklarının ve insan kaynağının Çeşme’yi yönetmeye yeterli olduğu görüşünde.
Bu nedenle ilçenin geleceğini siyasi çekişmelerin ve sermayelerin kurbanı etmeyeceğini söylüyor.
“Çeşme’yi beraber yöneteceğiz.
Ayırmadan, ayrıştırmadan…
Bizim bizden başkasına ihtiyacımız yok.
Çeşme halkının, orta direğin başkanı olacağım.
Kronik sorunları 7/24 demeden çalışarak çözüme kavuşturacağım” diyor.
Bir iddialı çıkışı daha var:
“Turizm cenneti Çeşme’yi sadece turistler için değil, ilçe halkı için de yaşanabilir bir yer haline dönüştüreceğim.
Çeşme’nin ve Alaçatı’nın marka değerini koruyarak yükseltirken, yerli halkı ve onların refahını görmezden gelmeyeceğim.”
Çeşme’de sandıktan ne çıkacak inanın ben de çok merak ediyorum.
Paylaş