Paylaş
Ancak maç başlayınca hevesim kırıldı. İlk 15 dakikada orta sahada her iki takım arasında amansız bir mücadele vardı. Dolayısı ile ne pozisyon, ne de gol vardı. Trabzonspor belki de Karabükspor’dan bu kadar bakı göreceğini hiç beklemiyordu. Ancak 15. dakikadan sonra Karabükspor’un direnci kırıldı.
Sahada yalnızca Trabzonspor vardı. Kanat oyuncuları ile birlikte sağ ve sol beklerin de hücuma katkısı ile maç Trabzonspor açısından tek kaleye döndü. Trabzonspor her şeyi yapıyor ama pozisyona giremiyordu. Yalnızca savunma yapmaya çalışan Karabükspor, 41. dakikada öyle bir pozisyon buldu ki inanılmaz. Seleznyov zor olanı yaparak topu auta attı. O dakikadan sonra Yusuf Yazıcı sahneye çıktı. Yusuf sanki yıllardır Trabzonspor’da oynuyormuş gibiydi.
44. dakikada Yusuf’u Dany durdurdu. 45. dakikada ise Yusuf’u Karabükspor’un kalede ki ihtiyar delikanlısı Ahmet’in mükemmel kurtarışı durdurdu. Ama artık şu bir gerçek ki ligin ikinci yarısı ile birlikte Trabzonspor’u izlemek büyük keyif vermeye başladı. İlk 45 dakikada yalnızca gol yoktu. Mücadele eden, gol kovalayan, iyi ve akıllı oynayan Trabzonspor vardı.
BİR ATTI ÜÇ ALDI
İkinci yarıda da ilk yarıda ki filmin devamını seyrediyoruz. Trabzonspor iyi ve istekli mücadelesinin karşılığını 55’de Okay’ın kafa vuruşu ile alıyor. Bu golle Trabzonspor eski hastalığından da kurtuluyor ve frene basmayarak ikinci golü arıyor. Karabükspor’da ara sıra dişini gösteriyor ama gücü yetmiyor. Trabzonspor belki ikinci golü bulup rahatlayamadı ama rakibine pozisyon vermeyerek Avrupa yürüyüşüne devam etti. Karabükspor’un son dakikalardaki şuursuz baskısı gol getirmedi ve savunmada açıklar vermesine neden oldu.
Trabzonspor ise net pozisyonları cömertçe harcayarak üç puanı tek golle aldı.
Aslında acım çok büyük. Canımın yarısı can arkadaşım Musa Gökbulut’u kaybettik. Ruhun şad, mekanın cennet melekler ise şahidin olsun.
Paylaş