Paylaş
Şampiyonlar Ligi’nde sürdürülebilir başarının anahtarı kadro genişliği ve derinliği kalitesidir. Leipzig deplasmanı, bu açıdan Beşiktaş’ın sadece ilk 11’i değil en azından ilk 14’ü ile bir dahaki turda gerekecek kadro derinliği kalitesini ölçmesi açısından bulunmaz fırsattı. Ne de olsa rakip geçen sezon ve bu sezonun Almanya 2.cisi!
Rotasyon aslında İstanbul’da Porto maçının son düdüğünde çoktan yapılmıştı bile. Birçok kişi Orkan’ı ilk 11’de beklerken sol önde Mustafa Pektemek başladı. Oyun tarzı olarak Babel ya da Orkan gibi gerçek sol forvet olmayan Pektemek daha çok Negredo’ya yaklaşarak 2. santrfor rolüne büründü. Lens en çarpıcı özelliği olan gol kilidi açan driplinglerinden birini penaltı pozisyonunda yaptı. İlk yarının sonlarına doğru da çizgiyi en iyi dönemindeki Overmars’ı hatırlatan bir hız, güç, bilek kıvraklığı senteziyle kullanan Lens yorulana kadar güçlü düzelme sinyalleri verdi.
Maçtan önce Mitroviç’i gördüğümde “Bir zahmet 4.2 milyonluk olmasa da en azından 2.5 milyonluk stoper kalitesi gösterir mi?” diye düşündüm. İlk 45’teki bazı müdahaleleri gerçekten de en azından 2.5 milyonluk bonservis fiyatında bir stoper kalitesindeydi.
MUHTEŞEM TOLGA
Dün gece Beşiktaş’ın en iyisi ise açık ara kaleci Tolga’ydı. Dün gece Inter maçındaki ne kadar iyi insansa o kadar iyi kaleci olan Tolga’nın tekrarını izledik. Fabri’nin yakaladığı muhteşem form grafiğine rağmen Tolga onun yedeğinden çok alternatifi olduğunu kanıtlayan bir performans sergiledi. Tosiç ise “Vida gelirse gelsin, ben her maç daha da iyi oynuyorum” mesajını daha da güçlü şekilde verdi. Oğuzhan, Talisca, Medel zaten her hocanın kadrosunu güçlendirecek çok kaliteli alternatifler. Orkan’ın 85’teki çalımı da gelecekte Beşiktaş’a verebileceği çok daha fazla dan bir tutam numune niteliğinde.
MAÇIN ADAMI: Tolga Zengin, tek kelimeyle muhteşemdi.
Paylaş