Paylaş
Yol kenarında, mesire yerinde, şehirlerde sabah kahvaltısında, köy toplaşmalarında, manzaraya karşı çardaklarda ve daha pek çok ortamda bir teyzenin önünde sehpası, elinde oklavası gözleme hazırladığına şahit olmuşsunuzdur. İç malzemesi yöreye göre değişse de en yaygınları herhalde peynirli, otlu peynirli, kıymalı, patatesli, patlıcanlı gözleme…
Evet, hazırlaması görece kolay, evet Türk damak tadına çok uygun olduğundan sevmeyenini bulmak gerçekten zor… Ancak gözlemenin varlığı pek çok açıdan bir kolaycılığa da yol açmamış mı?
Pek çok ilçe ve köyde yöresel lezzet adı altında gözlemenin varyasyonlarıyla karşılaşıyoruz. İç malzemesindeki ufak tefek değişiklikler dışında gözlemelerde önemli bir farklılık görüldüğünü iddia etmek güç. “Bizim yöremizin peyniriyle yapılıyor” adı altında lor peyniriyle hazırlanan birbirine benzer gözlemeler, bu alanda bir ilerleme ya da deneme yapmaya mahal bırakmaksızın sac üstündeki yerlerini alıyorlar… Bu üzerinde fazla kafa yorulmayan lezzeti, en azından iç malzemeleri açısından farklı bir noktaya taşıma isteği çok mu bu topraklardan kopuk?
Ege’nin ve Batı Akdeniz’in kimi yörelerinde deniz ürünlü gözleme yeme hayalim çok mu uçuk? Goa’da plajda sabah kahvaltısında karidesli tost yemiş biri olarak, Urla’da karidesli ya da midyeli bir gözleme yiyebilme ihtimalini açıkçası ilgi çekici buluyorum. Söğüt’te ahtapotlu gözleme, Trabzon’da hamsi gözlemesi, Anadolu’da tavuklu gözleme, buğday gözlemesi ve bir çırpıda sayılabilecek farklı gözlemelerle lor peynirinin saltanatına son verme isteğim çok mu tuhaf?
Belki ilk kez duyduğunuzda yabancıladınız, ancak ben yine de sormak istiyorum: Neden olmasın?
Umarım bir gün bu satırları Egeli bir teyzenin elinden midyeli, karidesli bir gözleme yerken yeniden okuma fırsatı bulurum.
Paylaş