Güncelleme Tarihi:
İşte Türk sinemasına damgasını vuran yıldız da onlardan biriydi... Üstelik yaşadıkları gerçekten de hayal gücünün sınırlarını zorlayacak türdendi.
İstenmeyen bir bebek olarak bir mahzende dünyaya gözlerini açtı. Daha küçücükken annesini kaybetti, bir cami avlusunda ölüme terk edildi. Sonunda da çocuğu olmayan bir kadına satıldı.
Adı bile sabit kalmadı. Doğduğunda verilen ismi değiştirildi. Hatta bunun da ötesinde Türkiye'de milyonlarca kişi onu bambaşka bir isimle tanıdı ve ona kalplerinin kapısını açtı.
Hayatına trajik bir şekilde başlayan bu ünlünün adı önce Olga'ydı, sonra Aysel Kısa... Böyle söyleyince belki onu tanımadınız ama kısacık zamanda Yeşilçam'ın en güzel, en ünlü yıldızlarından birine dönüştü. Hatta bu arada eşine az rastlanır bir aşk öyküsünün de kahramanı oldu.
O BEBEĞE BİR İSİM VERMEYİ BİLE KİMSE İSTEMEDİ
Buraya kadar anlattığımız, Muhterem Nur'un hayat öyküsüydü...
1932 yılında bugünkü Makedonya'da dünyaya gözlerini açtı Muhterem Nur. Oa bir isim vermeyi bile kimse istemedi ilk başta.
Zor hayatı o daha dünyaya gelmeden başlamıştı. Annesi henüz öğrenciyken evli olduğunu bilmediği bir öğretmeniyle romantik bir ilişki yaşadı. Hamile kaldı ancak ona sahip çıkan kimse olmadı.
Annesi Şira'nın hamile olduğunu öğrenince babası onu bir mahzene kilitledi. Muhterem Nur, penceresi bile olmayan bir mahzende dünyaya gözlerini açtı. Zaten doğumunun öyküsü de öylesine trajik ki!
HAYATININ ÖZETİ KİTABIN ADINDA GİZLİYDİ: ÖMRÜMCE AĞLADIM
Onun benzerine az rastlanan yaşam öyküsü sonradan bir kitaba da konu oldu. Kitabın adı da onun hayatının kilometre taşlarını özetler gibiydi: Ömrümce Ağladım.
Annesinin durumu da trajikti. Evlilik dışı bebek doğurduğu için onu cezalandıran babası, yeni doğum yapmış olmasına rağmen kızına yemek vermiyordu.
Genç kadının tek gıdası kız kardeşlerinin gizlice getirdiği yiyeceklerdi. Zaten annesi bu koşullara dayanamadı ve henüz 16 yaşındayken hayata veda etti.
DEDESİ ONUN CAMİ AVLUSUNA BIRAKILMASINI İSTEDİ
Kendisi dünyaya geldikten sonra annesine doğumda yardımcı olan ebeyi çağırdı Muhterem Nur'un dedesi. O küçücük bebeği alıp götürmesini ve bir cami avlusuna bırakmasını söyledi.
Remziye adlı ebe bebeği aldı ve gerçekten de bir cami avlusunda ölüme terk etti. Fakat sonra yaptığından pişman olup onu çocuk isteyen bir dul kadına sattı. Ne trajik ki Muhterem Nur henüz iki yaşındayken onu alan kadın öldü. Ondan sonra onu teyzesi yanına aldı.
Ama bu bile onun sıcak bir yuvaya sığınmasını sağlamadı.
Diğer yandan Muhterem Nur, babasını hiç tanımadı, fotoğrafını bile hiç görmedi. Hatta sonradan söylediğine göre onunla tanışmak bile istemedi.
Türkiye'ye geldiğinde Muhterem Kısa adıyla nüfusa kaydettirildi. Okul hayatı da zorlu geçti, dışlandı. Teyzesinin arkadaşına gittiği bir gün sokakta saklambaç oynarken tecavüze uğradı.
O sırada düşüp bayıldığı için hastaneye kaldırıldı. O kadar utandı ki okula bile gidemedi.
HENÜZ 14 YAŞINDAYKEN EVLENDİ
Muhterem Nur, Eyüp'te ilkokulu bitirdikten sonra 14 yaşında yine aynı semtte bir dokuma fabrikasında çalışmaya başladı. Bu sırada bir subay ile evlendi ve bir çocuk sabihi oldu. Yeşilçam serüveni ise daha sonra başladı.
Nur, hayatını değiştiren olayların başlangıcını ise yine o röportajda şöyle anlatmıştı: " Gazetede ‘artist aranıyor’ ilanını görmüştüm. Otobüse bindik, gittik. Ağa Cami önünde bir adamla karşılaştık. Bir sağıma bir soluma baktı, “Çok güzel burnunuz var” dedi. Korktum. Eyvah beni kaçıracaklar diye düşündüm. Adam dedi ki, “Ben sanatçıyım, senaryom var”. Ertesi gün giyinip tek başına film şirketine gittim. Ve filmlerde oynamaya başladım."
Bu yolda da elbette önüne pek çok engel çıktı.
Ünlü yapımcı, yönetmen ve senarist Memduh Ün'le yaşadığı aşk onu bir çıkmaza sürükledi. “Ayrılırsan şöhretin biter” diyen Memduh Ün'ün kendisini Ahmet Mekin’den, Kenan Pars’tan, Fikret Hakan'dan kıskanarak hırpaladığını anlatan Muhterem Nur, film kadrosuna alınmadığında gerçeklerle karşılaştı.
Kadroya Fatma Girik alınmıştı ancak Muhterem Nur hiç üzülmemişti, çünkü ayrılmayı başarmıştı.
YILDIZLAR REVÜSÜ'NDE FİGÜRAN OLARAK KARİYERİNE BAŞLADI
İlk film teklifini 1950'lerin başında Muharrem Gürses'ten aldı. Yıldızlar Revüsü filminde figüran olarak sinema hayatına 1951'de başladı. İkinci filmi ise 1952 yılında Osman Seden'in yönettiği "Kanun Namına"ydı.
Bu filmlerdeki adı Aysel Utku'ydu. Daha sonra Ümit Utku'nun önerisiyle Muhterem Nur ismini kullanmaya başladı. Boş Beşik, başrol oynadığı ilk film oldu.
1958 yapımı "Üç Arkadaş", Muhterem Nur'u "yıldız" haline getirdi. Fikret Hakan, Salih Tozan ve Semih Sezerli gibi üç "dev" oyuncu ile başrolü paylaştı. Nur daha sonra sinemada umduğunu bulamayınca dansöz ve şarkıcı olarak sahne almaya başladı. Nur 1970’li yıllarda küçük gazinolarda ve turne ekipleriyle çalıştı.
FİLMLERİNİ İZLEYİP ONA AŞIK OLMUŞTU
Muhterem Nur ikinci evliliğini gazeteci-aktör Işın Kaan ile yaptı ve 1963 yılında ayrıldı. 1986 yılında Müslüm Gürses ile evlendi.
Muhterem Nur, rol aldığı filmlerin yanı sıra Müslüm Gürses ile yaşadığı dillere destan aşkla da hep konuşuldu. Aslında Gürses henüz tanışmadan kendisi de şöhrete erişmeden Nur'un filmlerini izlemişti hatta ona uzaktan uzağa da aşık olmuştu.
Muhterem Nur'un parlak zamanları sona ererken Gürses'in yükselişi başlamıştı. Nur, Gürses'in 'Ben İnsan Değil miyim' adlı şarkısını dinleyip dinleyip ağlıyor ama bu şarkıyı kimin söylediğini bile bilmiyordu.
Yolları 1982'de kesişti. İkisi de Malatya'daki bir gazinoda sahne alacaktı. Aslında bu teklifi Gürses kabul etmeyecekti ama Muhterem Nur ismini görünce kabul etti.
AŞKLARI KAVGA İLE BAŞLADI
Öte yandan Muhterem Nur ise kendisinin Gürses'ten önce sahne olacağını öğrenince çok bozuldu. Ona inat repertuarından bir şarkı söyledi. Bunun üzerine sahnede münakaşa ettiler ve Gürses, Nur'a bir tokat attı.
Bu yaşananlar üzerine ertesi gün Malatya'dan ayrılmaya karar veren Nur, otelde Gürses'in odasının önünden geçerken onu yatağın üzerinde bağlama çalarken gördü.
Yanına gitti. Gürses, Nur'dan attığı tokat için özür diledi ve o an arkadaşlıkları başladı. İkisi de ailelerini erken yaşta kaybetmişlerdi, ikisi de çok yoksulluk çekmişti. Birbirleri ile tanıştıkları dönemde Muhterem Nur sinemadaki yıldızlığını kaybetmiş, Gürses de alkol sorunu ile uğraşıyordu.
Birbirlerinin yaralarını sardılar. Müslüm Gürses'in 3 Mart 2013'teki ölümüne kadar ayrılmadılar. Onun hayata veda etmesiyle Muhterem Nur da "eksildi." Sonunda o da 2020 yılının mart ayında, 87 yaşında geride eşsiz bir yaşam öyküsü ve filmlerini bırakarak bu dünyaya veda etti.