Güncelleme Tarihi:
Birbirinden zarif kadın yıldızların, Arnavut kaldırımlı sokaklarda yüksek ökçeli ayakkabılarıyla yürüdüğü, ince bıyıklı ve yakışıklı delikanlılarla bazen imkansız aşklara düştüğü, genellikle de sonu mutlu biten o filmler akla düşüyor ilk anda..
Her dönemde olduğu gibi o yıllarda da Yeşilçam sineması kendi yıldızlarını yaratmıştı.
Her biri, çoğu siyah- beyaz o filmlerde eski zamanların hatıralarını bırakıp geçip gittiler... Elbette hafızalarda hiç silinmeyen hatıraları kaldı.
TÜRK SİNEMASININ İLK KADIN YILDIZI
Peki Yeşilçam'a adını yazdıran "ilk kadın yıldız" kimdi, hatırlıyor musunuz? Adının geçeceği her seferinde hemen öncesinde "Yeşilçam'ın ilk kadın yıldızı" ibaresinin yer aldığı artık hayatta olmasa da hiç unutulmayan o oyuncu?
Cahide Sonku elbette... Türk sinemasının bir dönemine damgasını vuran en parlak yıldız... Aynı zamanda beklenmedik bir yangınla kül olup giden bir hayat öyküsünün kahramanı.
Ölümünün üzerinden uzun yıllar geçmiş olsa da hayatı filmlere, kitaplara, tiyatro oyunlarına konu olan bu unutulmaz yıldızı bir kez daha hatırlayalım istedik.
Çünkü Cahide Sonku'nun hayatı, yükselişi ve sonra da trajik bir şekilde düşüşü öyle örneğine her an rastlanabilecek türden değildi.
HAYATINI DEĞİŞTİREN GAZETE İLANI
Büyük olasılıkla yeni kuşaklara bir tarih kadar uzak gelecek bir dönemde 1919 yılında dünyaya gözlerini açtı Cahide Sonku. Hem de Türkiye'den uzakta Yemen'de. Sonra İstanbul'a uzandı ailenin yolu.
Ailesi erkek çocukları daha çok sevdiği için ablasına Necdet adını verdikleri gibi ona da Mücahit adını vermişlerdi. Aslına bakılırsa hayatı gerçekten de hep bir mücadele içinde geçti.
İstanbul'a geldikten sonra babası aileyi terk etti. Geride kalan annesi ve kardeşleriyle birlikte büyük bir yoksulluğun içine düştüler.
İşte o sırada imdada bir gazete ilanı yetişti. Takvimler 1932 yılını gösteriyordu. Gazete ilanına göre İstanbul Şehir Tiyatroları, konservatuar için öğrenci arıyordu.
Seçilecek olanlar hem okuyup hem çalışacaktı. Seçmelere katıldı Cahide. Türk tiyatrosunun duayenlerinden Muhsin Ertuğrul sonraları aşık olup defalarca evlenme teklif edeceği ve hep geri çevrileceği bu siyah önlüklü yeniyetmenin yeteneğinden ekilendi.
135 KURUŞ ÜCRET İLE OYUNCULUĞA BAŞLADI
Kendisi için servet niteliğinde olan 135 kuruş yevmiye ile oyunculuğa başladı Sonku.
Yedi Köyün Zeynebi adlı oyunla sahneye çıktı. Bir yıl onra Ertuğrul'un yönettiği Söz Bir Allah Bir filmiyle beyazperdeye geçti. 1935 tarihli Bataklı Damın Kızı Aysel ise ona Türk sinemamının ilk kadın yıldızı unvanını kazandırdı. O artık Türkiye'nin Marlerne Dietrich'iydi.
Paraya para demeyen, inşaatını yaptıracağı apartmanın temeline hiç çekinmeden pırlantalar serpen bir kadındı artık o.
Sadece Muhsin Ertuğrul'un gözdesi değil o dönemin ünlü iş insanlarından İhsan Doruk'un da karısıydı aynı zamanda.
OYUNCULUKLA YETİNMEDİ YÖNETMENLİK DE YAPTI
Bir süre sonra sadece oyunculuk ona yeterli gelmedi. Yapımcı ve yönetmen olarak da görev üstlenmeye başladı.
Kaderi Beklenmeyen Şarkı adlı filmle döndü.
Sonku'nun bu filmde birlikte kamera karşısına geçtiği Zeki Müren şöhret basamaklarını tırmanmaya başladı ancak Beklenmeyen Şarkı Sonku için sonun başlangıcı oldu.
Sonku Film bir iddiaya göre kundaklama sonucu çıkan yangında kül oldu.
Elindeki mal varlığının çoğunu yangında yitiren Sonku alkole sığındı. Bu korkunç olayın ardından Dormen Tiyatrosu'nda sahneye denemeleri yaptı.
SADECE 64 YAŞINDA HAYATA VEDA ETTİ
Ama alkol bağımlılığı yüzünden bundan da beklediği sonucu alamadı.
Artık tamamen alkolün esiriydi Cahide Sondu. Türk sinemasının bir dönemine damga vuran yönetmen Ülkü Erakalın; Sonku'nun alkolizmin karanlık labirentlerinde nasıl kaybolduğunu şöyle anlatmıştı:
Erakalın, Sonku'yla bir röportaj yapmak ister. Bunu kabul eder Sonku ama bir şartı vardır: Röportaj karşılığı bir içki masası. Alkole bu kadar bağımlıydı Sonku.
Sonku tedavi de görmesine rağmen alkol alışkanlığından bir türlü kurtulamadı. 1981 yılında öldüğünde 64 yaşındaydı.