AVRUPA Birliği farkında değil, ama Türk halkı nezdindeki itibar kaybının bir bölümünü vize uygulamalarına borçlu.
İçinden bazen nefrete varan kötü duygular geçirmeden herhangi bir AB ülkesinden vize alan kimse yok!
Üstelik duyduğumuza göre bugünlerde İstanbul’daki AB ülkeleri konsoloslukları, özel kabinlerde vize başvurusu yapanların parmak izini alma hazırlıkları içinde. Ayrıca vize işlemlerini özel şirketlere devredip her başvuru için asgari ücretin altıda biri tutarında makbuz kesen de var.
Vizenin ticareti yapılıyor ve vize uygulamaları basitleşeceğine ağırlaşıyor. O zaman da Türkler haklı olarak şu soruyu soruyorlar kendilerine: Hani biz AB’ye yaklaşıyorduk? Aday ülke olmanın mükáfatı bu mu?..
İşte böyle bir ortamda İngiltere’de iş kurma başvurusu olan iki Türk, Lüksemburg’daki Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nda açtıkları davayı kazandılar. Kısaca ATAD diye bilinen bu mahkeme, Avrupa Birliği’nin Adalet Divanı. Bunu Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile karıştırmamak lazım. Strasbourg’daki mahkeme Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin bir organı.
ATAD daha önce de benzer kararlar almıştı. Sonuncusu ise özetle şöyle diyor: İş kurmak isteyen Türk vatandaşlarına uygulanan vize kuralları 1973 tarihli uygulamaların gerisine düşemez. Yani Türklere 1973’e kadarki uygulamalardan daha kötü koşullar dayatılması mevcut hukuki metinlere aykırıdır.
Bundan ne sonuç çıkarıyoruz? Bazı hukukçulara göre iki uçak dolusu işadamı yarın bir Avrupa Birliği ülkesine inse içeri alınmaları gerekir.
Bu iyi bir şov olabilir, ama çektiğiniz fitilin bombaya bağlı olduğunu düşünmeniz koşuluyla... Konu teknik olduğu için ne olduğunu tam anlamayan sokaktaki vatandaşta vize kalktı algısının oluşması tehlikeli. Nitekim böyle bir şey ne var, ne de olacağı var. Orası Avrupa diye üye başkentlerin Avrupa Adalet Divanı üzerinde siyasal baskısının olmayacağını da sanmayalım. Haklı olduğumuz noktada bindiğimiz dalı kesmeyelim.
Bu arada İngiltere’den gelen bir açıklama durumu netleştirdi. İngilizler şunu söylüyor: Mahkeme kararını hemen uygulamamız söz konusu değil. Önce 1973 koşullarına dönmek için geçmiş hukuki kararları inceleyeceğiz, ondan sonra bir karara varacağız.
Aynı şekilde AB üyesi diğer 26 ülkenin de yasalarını gözden geçirip karar vermesi gerekiyor mu? 1973 öncesi üyeler için evet, ama ya 73 sonrası üye olanlar?
* * *
ATAD kararlarına baktığımızda Türkler açısından hep olumlu adımlar atıldığını görüyoruz. Çünkü hukuki açıdan haklıyız. Bu noktada adım adım bir strateji ve plan içinde ilerlenmesi önemli. Vize kuyruğundakilerin duygularını bizzat yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim: Bu aşamada gökleri gürletmek yerine sessiz bir ırmak gibi akmak daha iyi netice verebilir.