Türk’ün sesi neden çıkmaz?

OĞLUMU iyi ki Fransız okuluna göndermemişim, yoksa kendimi suçlu hissederdim. Fransa parlamentosunun kararı karşısında ilk tepkim bu oldu. Annenin yaşadığı Fransa travmasına çocuğu ortak etmiş olmanın yükünü taşımayı istemezdim doğrusu.

Ardından Nobel’i Orhan Pamuk’un kazanması... İki olayın aynı güne rastlaması ne büyük talihsizlik. Şunu rahat rahat sevinebilelim diye iki gün sonra açıklayamazlar mıydı?

Ne zor bütün bunları yaşamak. Ve sadece bunlar mı? Bir psikiyatri kongresinde Türkiye’de ruh sağlığı bozulmuş 13 milyon kişi açıklanmış. Bu ortamda az bile.

* * *

Fransa’nın Türkiye-Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini engellemeye kalkıştığı dönemde, "Paris hükümeti bunu yaparsa Yaşar Kemal, Fransız şeref madalyası olan Legion d’Honneur’ünü geri versin" diye bir görüş ortaya atmıştım. Bugün ise bunu yapmaya değmez diye düşünüyorum. Parlamentosu bu kadar sersemce bir kararın altına imza atabilen Fransa, artık o kadar da ciddiye alınacak bir ülke değil çünkü. Madalyaları geriye vermeye kalkışmak, bu olayı fazla önemsemek olur.

Bugün ihtiyacımız olan şey vakardır. Bence verilecek en iyi cevap, her türlü tepkide vakur olmak. İnfial içinde gereksiz duygusal tepkilerde bulunmak aleyhimize işler.

* * *

Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde 4 milyona yakın Türk yaşıyor. Avrupa Türklerinin, bulundukları ülke vatandaşlığına geçip seçme ve seçilme hakkı elde etmeleri süreci de hızlanıyor. Buna rağmen Türkler, henüz seslerini duyurmaktan acizler. Neden?

Böyle olmasının çok basit bir sebebi var. Avrupa Türklerinin yaşadıkları ülkelerin etkin çevreleriyle temasları yok. Kamuoyunun can alıcı noktalarında değiller. Medyada entelektüel ağırlıkları hissedilmiyor.

Yurtdışındaki Türk örgütlenmeleri, camiler etrafında kapalı biçimde yürüyor. Sayıca çok olmak bir şey ifade etmiyor. Farklı ülkelerdeki Türklerin bir diğer defosu da ülkeden ülkeye birbirleri arasında iletişimlerinin olmayışı.

Bir sonraki dönemde Avrupa Parlamentosu, Türk kökenlileri buluşturma işlevini görebilir. Zira geçen haftaki Belçika yerel seçimlerinde görüldüğü gibi Türkler oy patlaması yaptılar ve temsilci sayısını üç kat artırdılar.

Bu gidişatı bizden daha iyi izleyenler olduğu içindir ki şimdi Avrupa ülkelerinde Türkiye’yi AB’den dışlamak isteyenler arasında Türklerin önünü nasıl keseriz telaşesi yaşanıyor. 2002’nin ağustos ayında kabul edilen ilk AB demokratikleşme paketinin ardından bu grubun ezberi bozuldu. Ne 301’den yargılananların beraat ettiklerinin, ne de Osmanlı arşivlerinin açık olduğunun henüz farkında değiller.

Fransız parlamentosunun kararı, gerçekte Ermenilere duyulan sempati nedeniyle değil, Türkleri AB sürecinde engellemek isteyenlerin sayesinde alınmıştır.
Yazarın Tüm Yazıları