Misafir kısmetiyle gelir

BERLİN ’de dünyanın en büyük turizm fuarına katıldım. Türkiye’nin bu fuarda 5 bin metrekareye yayılan varlığıyla gurur duydum. Karşılaştığım bir Alman turizm araştırmacısına göre, ‘Türkiye Markası’nın en önemli fark yaratanı ‘insani boyut ve misafirperverlik’ti.

Vatandaşlarımızın insancıllığı Alman turistler tarafından Türkiye’nin en önemli ayırt edici özelliği olarak görülüyor. Alman araştırmacı ‘Lütfen bunu koruyun’ dedi.

Öte yandan Harvard İşletme Fakültesi’nin misafirperverlik üzerine bir raporu yayınlandı. Rapor özetle şunu anlatıyor: Misafirperverlik ancak yüzde 20 oranında öğrenilebilir. Yüzde 80’inin ise genlerinizde hatta kanınızda olması gerekiyor.

Türkiye’nin el yordamı ile turizmde gösterdiği büyük başarının sırrı belki de bu.

* * *

İnsaniyet denince düşünmek gerek.

Hümanizm, Rönesans’ın temel kültürel akımı olarak karşımıza çıkar; insana ve insan değerlerine en büyük ağırlığı veren düşünsel yaklaşımdır. Hümanizmin şuurlu biçimde dinden ayrıldığı söylenir. Ancak en büyük Avrupalı hümanist Rotterdamlı Erasmus da bir din adamıdır.

Mevláná, Yunus Emre, ahilik geleneği. Türkler Rönesans’ı yaşamadılar, ama kendilerine özgü bir insaniyetçilikleri hep oldu. Türklerin insancıllığını, misafirperverliğini nasıl izah edeceksiniz? Bu özellik Kafkaslar’dan dalga dalga tüm Balkan Yarımadası’na yayılmıştır üstelik. Osmanlı dönemi tüm yabancı seyyahlarında bu milletin lütufkarlık ve insaniyetinden dem vurulur.

Örneğin Dr. A. Brayer adlı yazar, ‘Osmanlılarda öyle bir ruh vardır ki, bu sayede onlar, her misafire mukaddes bir nimet nazarıyla bakarlar. Ev sahibi, misafirine evinin en güzel odasını tahsis ederek her hizmetini canla başla yapar. Hatta misafiri hastalandığı zaman hekime götürür parasını dahi verir. Zira misafire masraf yaptırmayı ayıp saymaktadırlar’ diye yazmıştır.

Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum da geçenlerde Köln’deki bir toplantıda Türk misafirperverliği karşısında büyülendiğini anlatıyordu.

Kapkaça, hırsıza uğursuza, turiste sülük gibi yapışanlara ve açıkgöz hanutçulara rağmen imajımız bu.

* * *

Bazen misafirperverliği abartırız.

Allah aşkına bir tabak daha al, yaş deri çatlamaz.

Orada rahat edemedin buyur şuraya otur, arkana da yastık al.

Bugün 50’nci çayınsa da bir bardak da bizden olsun.

Bu gece yatıya kal.

Türkiye’nin fark yaratanı insaniyeti, misafirperverlik bunun göstergesi.

Bu anlayışı kaybetmemeliyiz.

Atalarımız ‘Vakitsiz gelen misafiri kovarlar’ demiş.

Şimdi ise misafirin ‘vakitsizi’ makbul. Rağbet off season gelen turiste. Türkiye otelleri kışın da dolu olmak istiyor.

Türkiye’ye turist yağıyor.

Biliyorsunuz, ‘misafir kısmetiyle gelir’.

Bu yıl 20 milyon turist bekliyoruz.

Haydi hayırlısı; ‘misafir evin bereketidir.’
Yazarın Tüm Yazıları