Kılık kıyafet üzerine

ERDOĞANLAR'ın düğünü, kılık kıyafet konusunu birinci sayfalara taşıdı. Haberleri tatilimi geçirdiğim kasabanın kumsalında okudum. Berlusconi gelinin elini öpmüş, derdi Avrupa basınına düşmüş! Erdoğan Ailesi bunu sorun etmiyor, Türk kamuoyu önemsemiyor, onlara ne?

Türkiye'nin Avrupa kıtasında algı ve imaj sorunu yeni değil. Ama değişiklik olsun derseniz, şezlong kitaplarım arasında Osmanlı'nın Alacakaranlığı da var. Abdülhamid'in maiyetinde Fransızca öğretmeni ve gazeteci Ronald Bareilles'in anılarını içeren bu kitap 1875-1933 yıllarını kapsıyor. İçerden bir bakış ve mükemmel bir kavrayış. Okudukça hayretlere düşüyorsunuz. O gün bugün çok fazla değişen bir şey yok. Örneğin, ‘‘Osmanlı görevlisi olmak güç iştir. Bazı yetkiler verilir verilmez çevresi, çıkar sağlamak için kendileri de işe karışmak isteyen yeni arkadaşlarla sarılıyordu. Görevli yüksek kademelere çıktıkça, çıkarlar daha belirgin, talepler de daha güçlü ve tehlikeli hale geliyordu’’ diye yazmış Ronald Bareilles.

* * *

Osmanlı bürokratı, yazarın gözünde yüksek çadırda ağsız gösteri yapan bir sirk akrobatıdır.

Mezopotamya petrollerinin paylaşımından Bakü'ye, Bağdat demiryoluna uzanan kitabın Kürtler ve Ermenilerle ilgili bölümleri kadar Atatürk reformlarına bakışı da ilginç:

Atatürk'ün reformları Batı'da şüpheyle karşılanmıştır. Çok eşliliği kaldırmak, Arap alfabesi yerine Latin harflerinin kabulü, Batılı giysilerde direnmesi. İsyanlar beklendiğini hatırlatan bir dostuna şöyle cevap verir Ronald Bareilles:

‘‘Sultan Mahmud da dirençle karşılaşmıştı ama reformlarını dayatarak bunlara son verdi. En güç olanı da memurlarına bol elbiseleri bıraktırtmaktı. Yaşlı bir Fener Rumu, Deniz Kuvvetleri'nde çevirmen olan babasının, sarayın gönderdiği pantolonu giymek istemediğini anlattı. İlk gördüğünde şaşkınlığından istavroz çıkarmış. Karısı onu yatıştırmaya çalışmış ama dinlememiş.
‘Olamaz, benim yaşımda bir adamı hokkabaz gibi gülünç bir kılığa zorlamak çılgınlık' diye tekrarlıyormuş. Alafranga giyinme zorunluluğu bu zavallı Rum'u utançtan titretiyormuş.’’

* * *

Sultan Mahmud dönemindeki reforma gösterilen tepkilerden örnekler veren Ronald Bareilles’in anılarından devamla:

‘‘Yunanlılar gibi birçok Ermeni de benzer tepki vermiş. Zabel Essayan'ın büyükbabası, Avrupalı gibi giyinmeyi asla kabul etmediği için üç yıl hapiste kalmış.’’ (Z. Essayan, Silidar Bahçeleri, Paris 1994).

Bugün bazı Müslüman kadınların başörtüsüne gelip takılan büyük reformun öyküsü, Osmanlı zamanında bir medeniyet projesi olarak başlatılmış. Bilmekte zarar yok.

Bir de Diana meselemiz var ki ona da değinmeden edemeyeceğim. Tayyip Erdoğan kral mı ki Reyyan Uzuner Prenses Diana'mız olsun? Başımı kaldırıp kumsalda güneşlenenlere bakıyorum. Siz buradaki genç kızlarla dalga mı geçiyorsunuz?
Yazarın Tüm Yazıları