Erkek kotası: Yüzde 96

ELMADAĞ'daki Divan Oteli'nde bir akşam. 20 yıl önce, mevsim kış. Giriş katındaki bir salonda iş dünyasının kapalı bir yemeği var.

Davetin onur konuğu Claude Cheysson. Bu Fransız siyaset adamı, o sırada Avrupa Birliği'nin ikinci adamı konumunda.

Bu satırların yazarı o sırada Milliyet Gazetesi'nin dış haberler servisinde muhabir. Ve Divan'daki yemeği izleyen tek gazeteci. Cheysson'un Türkiye ziyareti o gün Türk medyası nezdinde o kadar önemsiz ki zaten oraya yazı işlerinden talimat almadan kendim gitmişim. Nitekim yazdığım haber ertesi gün gündeme bile alınmayacaktı. Avrupa Birliği'nde uzmanlaşmaya çalışan gazeteciye uçuk gözüyle bakıldığı günlerdeydik henüz.

Şimdi düşünüyorum da 20 yıl önce gazetecilik diliyle ‘‘arşive manşet olan’’, yani çöpü boylayan haberim bugünleri öngören bir kehanet metniymiş. Çünkü yaşını başını almış Cheysson bana aynen şunu söylemişti:

‘‘Bir sürü toplantıya girip çıkıyorum. Sanki burası kadınsız bir toplum. Kadını toplumda görünür kılmadan Avrupa Birliği'nde yer alamazsınız! Bu açıdan çok önemli bir kültürel fark görüyorum.’’

* * *

Aradan 20 yıl geçmiş, Avrupa Birliği bugün de karşımıza kültürel fark diye dikiliyor. Din farkı dememeye özen gösteriyorlar. En önemli gerekçeleri de Türkiye'deki kadın erkek eşitsizliği.

Hemen pek çoğumuzun itirazını duyar gibi oluyorum: ‘‘Türk kadınına hakları Avrupalılardan bile önce verilmiş, ama kadınlarımız bu haklarını yeterince kullanamamış.’’

Suç kadınlarda, öyle mi?

Ne var ki buradaki itirazınız, eşitliğin geçen yüzyılın derinliklerinde kalmış köhne bir tanımı üzerine kurulu. Günümüzün eşitlik anlayışı ise bundan biraz farklı. Bugün artık eşit hak tanımak demokratik bir toplum oluşturmada yeterli sayılmıyor. Tersine, eşitliğe ulaşmada kadınların farklı haklardan yararlanmaları gerektiği savunuluyor.

* * *

Tam da bu noktada siyasetteki ürkütücü kadın eksikliği meselesine geliyoruz. Türk parlamentosundaki erkek ‘‘kota’’sı yüzde 96! Kadın milletvekili oranı ise sadece yüzde 4.

526 erkeğe karşılık 24 kadın!..

Bütün dünya bu eksikliği demokrasi adına kadınları siyasette destekleyici sistemler getirerek düzeltiyor. Bu işi kotasız başarmış ülke yok. Türkiye'nin erkekleri ise bu yaklaşımı eşitlik ilkesine aykırı buluyorlar, bazı kadınlarımız da bu erkek söylemine çanak tutuyorlar.

Türkiye'de okuma yazma bilmeyen 5 milyon 700 bin kadın var. Meclis'te yüzde 96 erkek kotası var. Yerel seçimler de benzer sonuç verecek.

Siz hangi eşitlikten söz ediyorsunuz?
Yazarın Tüm Yazıları