Biz yolunmaya alıştık ya yabancı ‘kazlar’?

KAZIKLANMAK kötü bir duygu. Üstelik kazığı atan devletse, daha da kötü. Söz konusu olan domates tezgáhında kazık yemekten farklı bir durum. Pazarcıyı değiştirebiliriz, ama devlet değiştirme imkánımız yok.

Ek gelir, ek kurumlar, ek emlak, ek taşıt, ek cep telefonu diye uzayıp giden bir ek vergiler listemiz var. Kuzu kuzu gidip bunları ödüyoruz. Bazen faka basıyoruz, ödediğimizle kalıyoruz.

Bu duruma biz alıştık, ama yabancılar alışamadı. Türkiye'deki büyük bir yabancı şirketin başındaki yabancı müdür yakınıyor: Yüzlerce aracımız için gidip ek vergi yatırdık. Şimdi ne olacak?

Bu gidişle ‘‘Yabancı sermaye neden gelmiyor?’’ diye hayıflanmaya devam edeceğe benzeriz. 2002'de koskoca Türkiye'ye gele gele 600 milyon dolar yabancı sermaye gelmesinin izahı ne olabilir?

* * *

Evet, Yabancı Sermaye Kanunu nihayet geçti, evet bir Yatırım Ajansı nihayet kuruluyor, ama uygulamaya bakın. Hangi Avrupa Birliği ülkesinde bizim taşıt vergisi komedisinde -rezaletinde de diyebiliriz- tanık olduğumuz türden olaylar yaşanabilir? Oralarda böyle bir şey olsa insanlar ayağa kalkar.

Bizim milletçe bir kuzu kuzuluk özelliğimiz var, ama asıl değinmek istediğim konu bu değil. Çin'e bakıyoruz, 105 milyar dolar yabancı sermaye çekmiş diye gıpta ediyoruz. Bize yılda gelen yabancı sermaye miktarının 1 milyar dolar civarında dolaşıp durmasını neyle açıklayacaksınız? 36 ile 40 milyar dolar arası yabancı sermayenin aktığı İspanya'ya öykünmeye devam edelim. Dönemsel bakarsak 1989 ile 2001 arasındaki 12 yılda Polonya'ya 41 milyar dolar yabancı sermaye gitti, bize gelen ise toplam 9.4 milyar dolar.

Yabancı sermayenin bir ülkeye gelmesi için ön şart güvendir. Bizde en başta devlet bu güven duygusunu vermiyor. Adli sistem için de benzer bir durum söz konusu. Eğer yabancı sermaye mahkemelerde haklılığını ispat edemiyorsa, vergi uygulamalarında devlet güven telkin etmiyorsa, bir dediği diğerini tutmayan bir bürokrasi varsa, adamlar ne yapsın?

* * *

Ödenen ek vergiler için çare bulunur, bütün bunlar geride kalır. Ancak mesele bu kadar basit değil. Çünkü kol kırılıyor ama bugünün dünyasında yen içinde kalmıyor. Yabancı sermaye için ek taşıt vergisi olayı önemli bir gösterge.

Önümüzdeki sonbaharda İstanbul'da Dünya Bankası'nın da ön ayak olduğu büyük bir Yatırımcı Konseyi toplanacak. Dünyanın önde gelen şirketlerinin CEO'larının beklendiği bu toplantı geçen yıla planlanmışken yapılamadı. Önümüzdeki günlerde olumlu birkaç mesaj veremezsek fiyaskoyla karşılaşabiliriz. Başbakan'ın çıkıp özellikle içeri dönük olarak ‘‘Yabancılara iyi davranın’’ mesajını vermesi havanın dönmesi için iyi bir başlangıç olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları