Anneler Günü hediyem

ANNELER Günü’nü ilk kez kutladığım sene Göztepe İstasyon Caddesi’ndeki iki metrekarelik tuhafiyeci dükkánından büyük boy bir Pereja kolonyası aldığımı hatırlıyorum.

Annem o sabah göğsünün üzerinde kocaman bir kolonya şişesinin ağırlığıyla uyandığını hiç unutmaz.

Anneler günleri birbirini kovaladı, hediyeler değişti. Köşkler yıkıldı, yerlerinde gökdelenler bitti. Bir ara, Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi diye de bilinen İstasyon Caddesi’nin adını Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Caddesi’ne çevirdiler. Caddeye tekrar eski adını vermeleri için mücadele etmek de bu satırların yazarına düştü. Tütüncü Mehmet Efendi’nin köşe başında tezgáh açıp cıgaralık tütün satan bir adam olmayıp Tekel’in ilk kurucusu olduğunu yazınca caddenin adı da kurtuldu. Göztepe’ye ve onun dut ağaçlarına, fıstık çamlarına, mimozaların açtığı tren yoluna, Abdülhamid’in haremağasının adını taşıyan pazaryeri Nadir Ağa bayırına, köşklerin demir kapılarından sarkan mor salkımlara olan borcumu bir hamlede böylelikle silmiştim o zaman.

Daha doğrusu sildiğimi düşünmüştüm.

Oysa Göztepe’deki çocukluk dekorunun içinde yer alan her şeyden ve herkesten o kadar çok şey almışım ki, bunların hiçbirinin silinmesi mümkün olmayan borçlar olduğunu anlamak için hayatın içinde uzunca bir yol almam gerekti.

Bütün bunların içinde annenin borcu ise öde öde bitecek gibi değil.

* * *

Keşke Göztepe yerine başka şeyler değişseydi. Bugün hálá sadece çok küçük bir azınlık, eğitimli bir anneyle büyüyor. 50’li yıllarda da bu böyleydi, bugün de değişmedi.

Kızlarını eğitememek Türkiye’nin büyük ayıbı. Kızlarımıza bakın, Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana topyekûn harekete geçme refleksini çalıştıramayan bir ülkede yaşadığınızı anlayın.

Bugün toplumda bir kıpırdanma var; ama yeterli mi? Kızların eğitimi, 21’inci yüzyılda ve ancak AB kapıya üç kere vurduktan sonra medya kampanyasına bırakılacak iş miydi?

Bugünün dünyasında rekabet gücünü belirleyecek olan birinci öğe eğitim. Bir ülkenin çocukları 5 yaşından itibaren internete bağlanıyor mu bağlanamıyor mu? Gelecekte ne olacağımız, dünyanın neresinde duracağımız buna bağlı.

Kız çocuklarını okula göndermeyen Türkiye, kendi gerçek gücünün kaçta kaçını devreye sokabildi? 600 bin kız hálá okulsuz.

Dünya kavramsal olarak ‘bilgisayar okur yazarlı’ devresine geçmişken biz hálá harfleri sökemedik. AB içinde bilgisayar ve internet kullanımında son sıradayız ama cep telefonunda ilk sıralardayız.

Demek ki sözlü toplum evresini aşamadık.

* * *

Sevgi paylaşarak çoğalırsa...

Ve bu ülkenin geçmiş ve gelecek annelerine bir şeyler borçlu isek...

Kız çocuklarının okutulması kampanyasına katkıda bulunalım. Hediyemiz bu olsun.

Böylelikle biraz da Kurtuluş Savaşı ruhunu çağırmış olalım.

Oğlum bunu anlayacak: Başka hediye istemiyorum.

Biliyorum, annem de istemeyecek.
Yazarın Tüm Yazıları