Yatağında yalnız mısın

Yaz. Güneş. Tatil. Sıcak. Çok sıcak!.. Kimse başka bir şeyden konuşmuyor! Şimdi ben de size, ‘yoga yaparken şöyle eğilin, böyle bükülün; içinizi ferah tutun’ yazıları yazarsam daha da bunalırsınız.

İyisi mi serin bir limonata eşliğinde, sizin için seçtiğim, eski Japon ozanlarından aşk ve özlem şiirlerini okuyun. Naifliği hissedin. Holistik tatil seçeneğime de bir göz atın.

‘Yatağında Yalnız Mısın?’ adıyla Okuyanus Yayınları’ndan çıkan ve eski Japon ozanlarından aşk ve özlem şiirlerini içeren kitabı, Celal Üster Türkçeleştirmiş. Önsözünden bir bölüm aldım: ‘7. yüzyılda yaşamış soylu bir kadın şairin, Prenses Yoza’nın şiirinin son dizesi, kitaba adını verdi... 7 yüzyıldan 19. yüzyıl sonlarına uzanan çok geniş bir zaman yelpazesinde, soyluların, Zen rahiplerinin, gizemcilerin, geyşaların ve adı sanı bilinmeyen ozanların şiirlerinden derleyip çevirdiğim bu güldeste aşka düşenlerin hüznü, özlemi ve yalnızlığıyla örülmüş dizeler okuyacaksınız...’

Prenses Yoza- Japon edebiyatının ilk şiir antolojisinde yer alan ilk şairlerden

Geceler ayaza çekiyor

Ciğerime işliyor soğuk.

Gittin gideli, perişanım.

Merak bu ya,

Yatağında yalnız mısın?

Otomo Sakanoe Hanım- 8. yüzyılda yaşamış. Antolojide 84 şiiri var.

Hep ‘Gelirim’ der,

Sonra da gelmezdin.

Bu kez ‘Gelmem’ dedin,

Oturdum bekliyorum.

Demek seni çözüyorum.

*

Önünden bulut geçen

Yeşil dağ gibi

Gülümseyip durma.

Aşkımızı ele vereceksin.

*

Saho ırmağının orada

Su kıyısında büyüyen

Çalıları kesme sakın;

Bırak göğerip boy atsın,

Bahar sökün ettiğinde

Gizlenecek bir yerimiz olsun.

Kasa İratsume- Şiirleri Japon şiirinin ilk büyük antolojisinde yer alan 8. yüzyıl ozanı.

Düşümde, bir kılıç

Saplandı etime.

Demek

Yakında kavuşuyoruz.

Sey Şonagon- 10. yüzyıl ozanı.

Terk edilmek

Alınyazım,

Anlıyorum.

Anlamayan,

Gözyaşlarım.

Adı sanı bilinmeyen ozanlardan

Aşkımı yanıtsız bırakan sen,

Sakın unutmayasın:

Dağ bile yankısıyla

Yanıt verdi

Gözlerimden akan yaşlara.

*

Neredeyse

Kanacağım

Güzel sözlerine,

Şu dünya

Yalan dünya

Olmasa.

*

Senle ben,

İki yaprağıyız çam ağacının;

Bir gün kuruyup dökülse de

Hiç ayrılmayan birbirinden.

Tatil... Ama holistik olanından lütfen

Tatil zamanı... Herkes kendine göre bir dinlenmeye çekilmiş durumda. Çekirge olarak ben de yazdıklarıma uygun, holistik bir tatil arayışına girdim. Çeşme’ye meditasyon kampına gittim, ancak sadece bir gece yaptığım Sufi Meditasyonu’yla yetinmek zorunda kaldım, çünkü henüz oturmamış bir kamptı. Önümüzdeki günlerde toparlanacaklarını umuyorum... Neyse ki Çeşme’nin berrak ve buz gibi denizi vardı! Ardından beni, Bodrum Karakaya’daki Kun Meditasyon Kampı’nın paklayacağına inandım. (Çünkü kışın İstanbul Asmalımescit’teki meditasyon gruplarına katılıyorum; bildiğim yer...) O halde siz de farklı bir tatil yapmak, ama deniz-güneş ikilisinden de ayrı kalmamak peşindeyseniz, hadi Bodrum’a gidelim! Bugün ve yarınki İlişki Sergisi programına yetişelim! İşte kampın bu haftaki programı:

KUN- KARAKAYA MEDİTASYON KAMPI

Her gün 07:00-08:00 Dinamik Meditasyonu

10:15-11:45 Yoga

19:00-20:00 Kundalini Meditasyonu

Pazartesi 21:30 Nefes Çalışması

Salı 21:30 Dans, Müzik Meditasyonu

Çarşamba 21:30 Şaman Yolculuğu

İLİŞKİ SERGİSİ 30 Temmuz-1 Ağustos

SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK 6-8 Ağustos

Diyafram nefesi yapın

Aman bu sıcaklarda nefes egzersizlerini ihmal etmeyin! Erkenden uyanın ve sabahı selamlayın. Çünkü güneş doğduğu sürece yaşadığımız mutsuzluklarla yüzleşebilme, mutluluklara şükretme ve yaşama şansınız var! Canınız sıkkınsa, mutsuzsanız, sabahları pencerenizi açın, dik durun ve derin bir diyafram nefesiyle (*) sıkıntınızı yutun! Hayatınızda her şey yolundaysa da yine derin bir nefes alın, mutluluk içinize dolsun!

(*) Diyafram nefesi: Diyafram göbek çukurunun üzerindedir. Diyafram nefesi, aldığımız nefesten farklı değil, sadece daha derin. Son derece rahat bir şekilde, yavaşça burundan nefes alıp verin. İsterseniz sol elinizi göbeğinizin üstüne koyun ve göbeğinizin nefes alırken şişmesini, verirken inmesini hissedin. Bunu yaparken deniz kıyısında yürüdüğünüzü düşünün. Dalgalar ayaklarınızı ıslatıyor ve geri dönüyor. Nefesinizle de aynısını yapın: Havanın nasıl geldiğini, göbeğinizin neresine kadar indiğini ve sonra vücudunuzu nasıl terk ettiğini hissedin. Rahatlayacaksınız!
Yazarın Tüm Yazıları