Paylaş
DEM Parti’nin temasları.
15 Şubat beklentisi.
Suriye’de içlerinde terörist PKK/YPG’nin de bulunduğu SDG’nin Şam’dan gelen “silah bırak” çağrısına karşı sessizliği.
Ne oluyor?
Bu sessizliğin anlamı nedir?
Ne bekleniyor?
Bu sorulara cevap vermeden önce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu cümlesinin altını çiziyorum:
“Öyle ya da böyle terörsüz Türkiye olacak...”
Daha ne desin?
Daha ne kadar açık söylensin?
“Öyle ya da böyle”nin anlamı belli değil mi?
Öyle; “silahların bırakılması”dır. Suriye’nin kuzeyinde SDG içindeki PKK/YPG’nin ayrıştırılmasıdır.
Böyle ise “sınır ötesine de uzanabilecek müthiş bir terörle mücadele dönemi”dir.
Burada anlaşılmayan bir şey var mı?
Bir tarafta iktidar ortağı Devlet Bahçeli’nin “çözüme götürmek” için gösterdiği tarihi fedakârlık.
Ezeli karşıtlığın ötesine geçip yaptığı görüşmeler, el sıkmalar.
Diğer tarafta devletin başı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kıymetini bilin” anlamına gelecek “öyle ya da böyle terörsüz Türkiye” uyarısı.
İşte tam bu aradayız.
15 Şubat beklentisini yükselten aralık da budur.
Ancak geçen yazımda söz etmiştim.
Başka faktörler de boş durmuyor.
ABD’Lİ KOMUTANLAR SDG İLE
İşte örneği:
SDG silah bırakma kararını neden öteliyor?
Gerçeği sorgulamak için şu haberi okumamız yetiyor:
“17 Ocak 2025 günü ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Michael Erik Kurilla, SDG’yi ziyaret etti.”
Sizce ne konuşulmuş olabilir?
Cevabı CENTCOM’un resmi açıklamasında buluyoruz:
“General Kurilla, ABD askeri komutanları ve personeli ile DEAŞ karşıtı ortaklarımız olan SDG ile bir araya geldi. Bu ziyarette devam eden DEAŞ ile mücadele operasyonları ve Suriye’deki değişen durum ele alındı.”
Burada CENTCOM’un SDG için “ortaklarımız” ifadesini kullanması elbette gözlerden kaçmıyor.
İşte bu öteleme için bir cevap olabilir.
Beklentiler var.
ABD ne yapacak? Trump desteği çekecek mi?
Acaba bu beklentiler İmralı için de geçerli mi?
İmralı ile SDG arasındaki bu öteleme takvimi örtüşüyor mu?
Doğrusu bu sorular bendeki şüphe damarlarını daha da tutuşturuyor.
Umarım öyle değildir.
Ancak dahası var.
NETANYAHU VE YENİ ORTADOĞU HARİTASI
Bu gelişmelere bir yenisi daha ekleniyor.
İşte son haber.
Netanyahu’nun Başkan Trump’la görüşmeye giderken gazetecilere söylediği şu sözler:
“Savaşta aldığımız kararlar Ortadoğu’nun yüzünü şimdiden değiştirdi. Askerlerimizin cesareti haritayı yeniden şekillendirdi. Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak bunu daha da ileri taşıyabileceğimize ve daha iyi bir hale getirebileceğimize inanıyorum.”
Ne demek bu?
Netanyahu elinde yeni bir Ortadoğu haritasıyla mı gidiyor Washington’a?
Bunca katliamı yapan bir narsist elbette bunu yapabilir. Elbette bu hayali kurabilir.
Önemli olan Trump’ın vereceği cevaptır.
Ama uluslararası kurullarda insanlık suçuyla yargılanması istenen Netanyahu’nun elini kolunu sallayarak böyle bir hayalle Washington’a gidiyor olabilmesi bile az önce sözünü ettiğim “silah bırakma kararı için” ötelemeye gidenleri cesaretlendirebilir.
Dedim ya...
Birden fazla faktörle ilerleyen bir Ortadoğu ve Suriye gerçeği ile “terörsüz Türkiye” talebimiz; aynı takvimsel denkleme oturuyor gibi.
DEM içinde iyi niyetle barışı ve demokrasiyi isteyenler olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle;
MHP Lideri Bahçeli’nin uzattığı “çözüm ve silah bırakma” elinin daha fazla boş kalmaması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “öyle ya da böyle” vurgusu giderek daha da sert bir tonla yükseliyor.
Umarım Erdoğan’ın bu “akıllı olun” uyarısı dikkate alınır.
Özellikle de Başkan Trump tarafından...
Paylaş